Bölüm-21

246 26 1
                                    

"Kitaplar insanın en iyi dostudur" sözünü hiç bu kadar kendi derinliklerinde hissetmemişti Devrim. Dost insanı iyiye yaklaştırır, düşünmeyi öğretirdi. Elindeki kitaplar da ona bambaşka bir pencere açmış, kendini huzur dolu hissetmişti. Kişisel gelişim kitaplarından bunlar daha iyi gelmişti.

Okulu astığı pek nadirdi bugüne kadar. İlk kez kitaplarından ayrılamadığı için evden dışarı da çıkamamıştı.

Kitabın biri bitince diğerine başlıyordu. Şimdi ise Necip Fazıl'dan O ve Ben kitabını okumaya başlamıştı. Edebi eserleri çok severdi. Necip Fazıl'ın da şair olduğunu biliyordu. Ama daha önce hiç eserlerini okumamıştı. Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Sabahattin Ali, Attila İlhan gibi şairleri okumuştu.

Necip Fazıl'dan okuduğu bu kitapta kendisini bulmuştu. Yazarın boşluğu, arayışları ve Rabbiyle tanışması, gerçeklerle yüzleşmesi ne kadar  kendisine tanıdık geliyordu?

Diz üstü bilgisayarını açtı. Biraz internette bu yazarın eserlerini karıştıracaktı. İlk önce mail kutusuna göz attı. Akif'ten yeni bir maili vardı kutusunda. Kitaplara dalınca gelen maili fark edememişti bu sefer. Dün dernekte bir konferansı olduğu için müslüman ahlakı ile ilgili araştırmalar yaptığını söylüyordu. yoğunluktan dolayı da geç cevap verdiği için özür dilemiş ve kararından çok mutluluk duyduğunu belirtmişti. Çok kısa bir cevap yazmıştı. Keşke biraz daha  bir şeyler söyleseydi. Onunla konuşmak kendisine çok iyi geliyordu.

Mail kutusunu kapatıp, yazarını internette araştırmaya başladı. Şiirleri çıkmıştı karşısına. Bir edebiyat aşığı olarak nasıl bu şiirleri fark edememişti daha önce?

"Tam otuz yıl saatim işlemiş, ben durmuşum;
Gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum..."
            Necip Fazıl Kısakürek

Bu dizeler kendini anlatıyordu sanki. 22 yılı onun da aynı şekilde akıp geçmemiş miydi? Özgür olduğunu, mutlu olduğunu düşünürken kendini bilmeden büyük bir boşluğun içine hapsetmemiş miydi?

Bu büyük şaire kocaman bir hayranlık duymaya başladı. Bu sefer daha bir iştahla kitabını okumaya devam etti. Ancak sayfaların içine tam giremeden odaya Çahan'ın girdiği farketti. Okuduğu kitaplar hakkında onunla bir tek kelime bile etmek istemiyordu. İçindeki hevesi Çahan bakışlarıyla bile zedeleyebilecekti.

Hemen kitapları toplayarak rafına kaldırdı. Ama Çahan çoktan görmüştü raftaki kitapları...

Çahan ise şoklar içerisindeydi. İslami kitapları bu kız nasıl eline almış okuyor olabilirdi? Yemekte bahsettiği o müslüman arkadaşı Akif, fazla ileri gitmişti bu sefer. Devrim'e hissettirmeden bu arkadaşlığı bitirmesi gerekiyordu.

-Napıyosun burda dünden beri? İki gündür okula da gitmiyorsun. Gitmemezlik yapmazdın. Noldu hasta mısın sevgilim? dedi Çahan, sanki kitapları görmemiş gibi yaparak.

-Biraz evde dinlenmek istedim. Bir şeyim yok iyiyim canım.

Çahan duygularını ele vermekten korkarak konuşmayı yarıda kesti. Devrim'i odada yalnız bırakıp aceleyle çıktı. Akif'i bulup haddini bildirmesi gerekiyordu. Sevgilisini o saçma sapan fikirleriyle beynini yıkamasına elbette izin vermeyecekti.

Devrim'in okuluna gitti. Dün Albert, Akif'i sorarken bu sefer de Çahan  çıka gelmişti. Devrim'i bu kadar etkileyen birisini merak ediyordu o da. Sınıfa bir göz attı; arka sırada oturan biri vardı, kitaplara gömülmüş bu kişi Akif'ten başkası olamazdı.

Yanına giderek, sert bir sesle:
-Akif denilen herif sen misin? dedi iğrenerek.

Akif başını kaldırdı. Karşısında uzun saçlı, kızıl sakallı, bir kulağında küpesi bulunan, kollarında değişik değişik dövmeler olan garip bir insan duruyordu.

- Siz kimsiniz? Ne yapacaksınız beni?

Çahan pis bir gülümsemeyle cevap verdi:
-Böyle bir tip elbette geri kafalı, yobaza ait olmalıydı. Seni bulmam ne kadar da kolaymış.

- Ben müslümanım. Kılık kıyafetim, kullandığım sözler elbette ki dini inançlarımı gösterecektir. Bunda ne diye bir gizlemeye ihtiyaç duyayım? Ayrıca siz kimsiniz hala açıklamadınız?

- Ben o kafasını karıştırmaya çalıştığın kızın sevgilisiyim. Buraya da seni ilk ve son kez uyarmak için geldim. O kızdan uzak dur yoksa sana yapacaklarımı tahmin bile edemezsin.

Akif duyduklarını beyninde idrak etmeye çalışıyordu. Devrim'in sevgilisi miydi yani karşısındaki adamdan bir hayli uzak duran bu kişi?
Galiba daha önce bir sevgilisinden bahsetmişti Devrim. Hatırlayamadı. Hatırlayamadığı şey, onu neden bu kadar sarsmıştı peki? Gerçekten buz kesmişti şu an. Toparlanması gerekiyordu. Devrim'den uzaklaşmasını istemek için neden gelmişti? Ne olmuştu da karşısına bu hışımla dikilmişti?

Her ne olursa olsun onun dediklerine göre elbette hareket edecek değildi:

- Eğer Devrim hanım benimle konuşmak istemezse konuşmam. Bu sadece onunla benim bileceğimiz iştir. Buraya gelerek saçma sapan tehditler savurman benim zerre kadar umrumda değil. Elinden gelen bir şey varsa gel buyur.

Çahan elini masaya vurarak:
- Burada bitmedi bu ! pekala tekrar görüşeceğiz. Pis gerikafalı! diyerek hışımla dışarı çıktı.

DEVRİM!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin