Bölüm-29

224 24 0
                                    

Akif gece gördüğü rüyadan fazlasıyla etkilenmişti. Aklından bir türlü Devrim'in başörtülü, Kur'an okuduğu anı çıkaramıyordu. Gerçek gibi bir rüyanın,gerçekten uzak olması ne kadar acıydı.

Mutfağa girdi birşeyler hazırlamak için buzdolabını açtı. Bir saklama kabının üzerinde not vardı.
"Hayırlı sabahlar Akif! Biz okula geçiyoruz. Sarmalar Fatıma teyzeden geldi. Bizim için sarmış. Afiyet olsun."

Akif büyük bir iştahla kabı alıp sarmaları ikişer üçer yemeye başladı. Fatıma teyze bir alt katta oturan çok mütedeyyin bir yaşam süren yaşlı bir teyzeydi. Eşiyle 80lerde Almanya'ya gelmişti. Çocukları yoktu. Eşini 10 yıl sonra kanserden kaybedince yalnız kalmıştı. Burası bir Türk mahallesiydi. Fatıma teyze yalnızlığını komşuları sayesinde hissetmiyordu. Ayrıca yoğun bir hayatı vardı. Bir Kur'an kursunun yıllarca müdüreliğini yapmış, çok fazla kişiye Kuran okumasını öğretmişti. Eşinin yokluğunu elbette hissediyordu ancak onu buraya getirdiği için eşine karşı büyük bir vefa ve saygı içerisindeydi.

Akif sarmaları bitirdikten sonra Fatıma teyzenin evine indi. Akif Fatıma teyzesini çok severdi. Fatıma teyze de onu çok severdi. Akif'in Almanya'dayken ikinci annesi oluvermişti.

Akif zile bastı. Bir iki dakika bekledikten sonra kapı açıldı.

-Selamünaleyküm Fatıma teyze hayırlı sabahlar. Yaptığın sarmaları afiyetle yedim. Kendimi memleketimde gibi hissettim. Allah senden razı olsun. Senin sayende gurbette olduğumu unutuyorum.

-Aleykümselam hoşgeldin oğlum. Afiyet olsun. İşin yoksa gel içeri, peynirli börek var, yeni yaptım sıcak..Akşama size çıkaracaktım. Senin gelmen iyi oldu. Çay demler beraber yeriz. Sonra ev arkadaşlarına da götürürsün.

Bu teklifi geri çevirmek olmazdı. Hem Fatıma teyzenin sohbetine doyum olmuyordu hem de yemeklerini çok severdi.

Memnuniyetle kabul etti. Fatıma teyze 80 yaşını geçmişti. Ama yaşıtlarından 30 yaş daha genç görünüyordu. Ömrünü cihatla harcadığı için tüm hastalıklarını da nimet olarak görüyordu. Bu da onu daha dinç ve zinde yapıyordu.

Fatıma teyze ocağa bir çay koyup, Akif'in yanına geldi:
-Anlat bakalım evladım, nasılsın? Halin vaktin nasıl? Bir sıkıntın, bir derdin var mı?

-Çok şükür Fatıma teyze iyiyim Elhamdülillah.
Akif hala dünkü rüyasının etkisindeydi. Ama Fatıma teyzeye bu derdini nasıl anlatacaktı bilmiyordu.

-Sanki bir derdin var evladım. Dernek mi kötü gidiyor? Burası Almanya... hemen insanları İslam'a davet edemezsin. Sabretmen gerekir.

Fatıma teyze ferasetli bir insandı. Biraz daha kalsa yanında, içindekileri bir bir çözüp nasihat vermeye başlayacaktı sanki.

-Doğru bildin aslında Fatıma teyze. Ama durum biraz farklı. Sınıftan bir arkadaşım var..şey ama..erkek değil. İslam'ı bilmiyor. Ben ona yardımcı olmak için Müslüman hanımlara yönlendirdim. Onlar da biraz kötü davranmışlar. Bayanlarla arası pek iyi değildi zaten. Hepten soğudu.

-Kötü olmuş üzüldüm kızcağıza..onunla ben tanışsam evladım. Dışarı pek çıkamıyorum dizlerimden dolayı ama buralarda bir yerde  buluşsak hatta isterse bizim eve gelebilir mi?

Tabi ya!! Akif bunu neden düşünmemişti. Fatıma teyze ona İslam'a en güzel şekilde anlatabilirdi. Ne incitirdi kızı ne de soğuturdu.

-Bu benim aklıma hiç gelmemişti ..Allah senden razı olsun. Beni kocaman bir yükün altından aldın Fatıma teyze.

Akif ağzı kulaklarında heyecanla ayağa kalktı. Devrim'i bir an evvel Fatıma teyzenin yanına getirmek istiyordu.

-Akif oğlum bu kadar sevineceğini bilseydim ben baştan ilgilenirdim kızla.

DEVRİM!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin