Bölüm-19

237 30 0
                                    

Elindeki kitapları sıkı sıkı tutuyordu Devrim. Kapaklarına dokundu. Her biri çok güzel kokuyordu. Odasına geçti, yeni dostlarını kitaplığında en güzel rafına yerleştirdi. Tek tek göz gezdirdi.

"Allah'a inanmak- Said Havva"
"İslam'a Giriş- Mevdudi"
"Gelin Müslüman olalım- Mevdudi"
"O ve Ben- Necip Fazıl Kısakürek"
"Yoldaki İşaretler- Seyyid Kutup"
"Kur'an'ı Kerim meali"

Kitapların isimleri daha önce hiç fikri olmadığı kelimelerden oluşuyordu. Peki neden bu kadar ruhuna işliyordu bu isimler? Sahi ruhun gıdası dedikleri şeyler gerçekte de var mıydı?

Evet, bedeni için gerekli olan ihtiyaçlarını bu zamana kadar sağlamıştı. Ya ruhu?
Bir dine inanması mı gerekiyordu ruhunu beslemesi için? Müzik de ruhun gıdası değil miydi?

Küçüklüğünden beri keman dersi alıyordu Devrim. Keman çalarken ruhu gerçekten dinleniyordu. Ama dinlenmesi ile açlığının giderilmesi galiba farklı şeylerdi. Bir dinin ibadetleriyle mi ruhu doyacaktı? Emin değildi...Annesiyle küçükken kiliseye gitmişti birkaç kez. Ruhuna dokunacak pek birşey hissedememişti orada. Hatta kemanıyla daha mutlu oluyordu.

Peki ya müslümanlık? Akif'le gittiği camide de ruhuna dokunan hiç mi birşey olmamıştı? Ne kadar İslam gerici, teröristlerin dini olsa da biraz fikir edinmesinin ona zarar vermeyeceğini düşünüyordu. Kitaplara baktıkça tarifini edemediği duygular vardı içinde.  kitaplar neyden bahsediyordu bilmek istiyordu,kelimelerin içinde kaybolmak istiyordu. Meraktan öte onları okuması, ruhuna başka dalgalar yaratacak gibiydi. Bu filozofun dinine izin mi verecekti yani hayatına dokunması için? Ne kaybedebilirdi? İslam hakkında başkalarından değil, kendi araştırarak fikir sahibi olacaktı sadece.

Madem İslam'ı öğrenecekti,İlk olarak İslam'a Giriş kitabını okuyarak başlayabilirdi. Kitaplığından ince olan bu kitabı aldı. Masasına geçerek ürkek bir halde sayfalarını çevirmeye başladı.

Akıcı, anlaşılır bir dili vardı. Roman, olay örgüsünden ziyade gerçekten İslam hakkında temel bilinmesi gereken terimlerin kısa, net bilgiler vardı.
Artık İslam'ın ne demek olduğunu biliyordu. Küfürün ne olduğundan, İslam'ın insanlara olan yararlarından bahsediyordu. Devrim daha önce hiç bilmediği şeylerle karşılaşsa da kitapta çok hızlı ilerlemişti.
Çok sistematik, düzenli bir din olacağını beklemediğinden İslam'a karşı oluşturduğu önyargılarının ne kadar yanlış bir şey olduğunu kabul etti.  Hz. İsa hakkında az çok bilgisi vardı yaşadığı çevreden dolayı ama burada önderlerden yani peygamberlerden İslam çok farklı bahsediyordu. Hristiyanlara göre tanrının oğlu olduğuna inanılan İsa peygamber de Hakkı anlatmak için yeryüzüne gönderilmiş sadece bir peygamber olduğundan bahsediyordu. İslamiyete göre Yaratıcı hiç bir yaratılana benzemeyen eşsiz, güç sahibiydi.
iki din biraz benzerlik gösterse de İslam, daha net sınırları, bilgileri olan bir dindi. Çok fazla kuralı, yasakları olan bir dindi. Hristiyanlıkta yasak olmayan çok şey İslam'da haram olarak nitelendirilmişti. Aslında katı bir dinmiş gibi gözükse de okuduğu kitap çok güzel cevaplıyordu. İslam'ın kuralları herşeyin yaratıcısı olan Allah tarafından oluşturulduğu için kuralları daha insanın fıtratına göre düzenlenmişti. Ona neler zararlı olacaksa onlar yasak edilmişti.

Kitabı okurken aklına alkol geldi. Evet İslam'da alkol yasaktı. Babası bu kurala da uymasa da alkol zararlı bir içecekti. Allah da insanlara zararlı olan bu içeceği yasak etmişti. Hristiyanlıkta ise böyle bir şey yoktu. İslam daha insan sosyolojisine uygundu sanki.

Bir an kitabı kapattı. Devrim neler düşünmeye başlamıştı böyle?Sadece İslam hakkında fikir edinecekti. Nasıl bir anda iki dini karşılaştırıp içinde İslam'a yöneliş başlamıştı?

Korkuyordu. Sandığından kendini daha farklı yerlere götürmüştü bu kitap. Hristiyanlıktan etkilenmemişti daha önce, içinde sürekli çelişkili aklına yatmayan şeyler buluyordu. niye İslam onu bu kadar hızlı etkiliyordu peki?anlam veremiyordu. Bu kadar mantıklı bir dine inananlara neden gerici diyorlardı peki?

Babasını da çözemiyordu. O, bu dine inanıyordu sözde ama müslüman gibi yaşamıyordu. İnsan inandığı değerlere nasıl değersiz gibi davranabilirdi?

Farkında olmadan garip bir girdap içine girmişti. İslam, ruhunu karmakarışık yapmıştı. Bunca zaman boyunca bildiği, inandığı şeyleri sanki birbirinin içine geçmiş anlamlarını yitirmişti. Yaşadığı 22 yılı ne kadar da boş geçirmiş, onca zaman üzerinde durması gereken meselelerin nasıl üstünde durmamıştı.

Birisiyle dertleşmek istiyordu. İçindeki karışıklığı en azından dillendirerek sakinleştirmek istiyordu. Kime anlatabilirdi ki? İslam kelimesini duyunca hemen öcü bir şeyden bahsediliyormuş gibi insanların tepkileri sertleşiyordu. Bir müslümanla konuşsa ona ne kadar da iyi gelecekti. Akif'le paylaşsa keşke.. Onu dinleyip yardımcı olsa ne güzel olurdu.

Bilgisayarını açtı. Mail kutusuna girdi. Ona mail atacaktı. En azından mail atmasına kızmaz diye düşündü. Mailini yazmaya başladı:

"Merhaba Akif bey iyi akşamlar. Ben bahsettiğiniz kitapları bugün aldım. Birisini okumaya başladım bile. Okuduğum her sayfa ruhumda farklı bir dalga yarattı. Beni bu kadar etkileyeceğini düşünmemiştim aslında. Hristiyanlık hakkında da birkaç şey okumuştum. Aklıma yatmayan şeyler olmuştu. Ama İslam dininde okuduğum kurallar daha mantıklı geldi. En azından sizinle şöyle bir şey paylaşmak istiyorum. Artık bana zarar veren alkolü kullanmayacağım. Ben de müslümanlar gibi alkolü kendime yasaklayacağım.
Size teşekkür ederim İslam denince aklıma kan, savaş kelimeleri gelirken şuan hayatı düzenleyen mantıklı kurallarla şekillendiren bir inanış tarzı geliyor."

DEVRİM!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin