Bölüm-26

223 24 2
                                    

Grup arkadaşı olduğu Akif'i, son günlerde en yakını olan hatta kardeşi gibi gördüğü Albert'tan daha yakın hissediyordu. Akif çok farklı biriydi ama bu farklılığı değildi ona karşı merakını artıran.. herşeye mantıklı bir açıklaması olması, fikirlerini ideallerini ne şartlarda olursa olsun savunabilmesi..
O tanıdığı en güçlü insanlardan birisiydi.

Devrim oturduğu bankta Akif'i düşünürken, karnından garip sesler gelmeye başlamıştı. Sahi bugün hiç bir şey yememişti. Karnının açlığını yaşadığı üzüntüden dolayı farketmemişti bile..

Akif de sesi duymuş olacak ki:
-Devrim hanım bugün hiç birşey yemediniz değil mi? diye sordu.

Devrim biraz çekinerek:
-Aklıma bile gelmedi.

-Ben size yiyecek birşeyler bulayım. Böyle aç kalmanız da iyi değil.

Akif oturduğu yerden kalkıp parkın çevresindeki daha önceden yediği pakistanlı müslümanlara ait olan bir restauranta gitti. İki dürüm alarak Devrim'in bulunduğu banka tekrar geldi.

Devrim büyük bir minnettarlıkla Akif'in getirdiği dürümü aldı. Teşekkürlerini sunarak yemeye başladı.

Devrim'in iştahla yemesi Akif'in yüzünde tebessüm oluşturdu. O da Devrim'le birlikte dürümünü yemeye başladı.

Ne kadar tuhaf geliyordu. Birkaç yıldır aynı sınıfta olduğu, hakkında hiç bir şey bilmediği bir kızla ödev için ortak olmuşlardı. Kendince araya resmiyet koymuştu ama şu anki durum o sınırı zedelemişti sanki. Ama onu bu durumda bırakmak da istemiyordu. Hatta önümüzdeki günlerde de Devrim'le mesafesinin eskisi gibi olmayacağı aşikardı.

Son zamanlarda yaptıklarını sağlam kafayla yorumlayamıyordu. Doğru yapmadığını biliyordu. Ama yanlışlarını nasıl düzeltebileceği konusunda fikri yoktu. Her kararı Devrim'e zarar veriyordu sanki.

Devrim dürümün yarısını bitirdikten sonra biraz kendine gelmiş olacak ki sohbet etmeye başlamıştı.

-Akif bey merakımı mazur görün. Siz ilk kez bir kadınla yemek yiyorsunuz değil mi?

- Benim Türkiye'de bir kız kardeşim var. İsmi Elif. Onunla beraber büyüdük. Ama onun haricinde yabancı bir hanıma mesafeli durdum. Bu benim inancımdan dolayı oluşan bir tercihimdir.

-Anlıyorum.. ben sizi inançlarınızdan dolayı zor durumda bırakmak istemiyorum. Allah'ın rızasını kazanma amaçlı  yaptığınız herşey dilerim dininizde kabul görür.

-inşaAllah Devrim hanım.

Devrim gün içinde yaşadığı gerilimi atlatmıştı. Ya Akif çok güzel bir insandı ya da inandığı din .. ikisinden biri mükemmeldi ve Devrim Akif'le İslam'ı birbirine özdeşleştirmişti.

-Devrim hanım saat epey geç oldu. Kalkalım isterseniz.

Devrim tüm gün boyunca birşey yemediğini farketmediği gibi saatin de kaç olduğunun farkında değildi.

- Haklısınız. Baya geç olmuş. Kalkalım.

Akif ayağa kalkarak:

-Devrim hanım Bugün yaşadıklarınızdan ötürü ben tekrar özür dilerim. Selametle..

Devrim Akif'e doğru gülümseyerek:

-Siz çok iyi birisiniz. Yanımda olmanızdan ve desteğinizden dolayı asıl ben çok teşekkür ederim. İyi akşamlar.

Devrim ile Akif vedalaşıp ayrıldılar. Akif durağa ilerlerken etrafın sakinliği ve tekin olmayışı dikkatini çekti. Bu vakitte onun tek başına evine gitmesi tehlikeli olabilirdi. Sokaklarda nelerle karşılaşacağını kestirmek zordu. Başına bir şey gelmesinden tedirgin oldu. Onu yalnız bırakıp ayrılması Akif'i rahatsız etti.
İçinde bu tereddütleri yaşarken adımları ister istemez yavaşladı. "Ya başına bir şey gelirse?" dedi içinden.. sonra durdu. Arkasına baktı. Devrim yolun sonuna doğru yürüyordu.

Geri dönse onu evine kadar götürse, eve kadar yanında olsa mıydı? Emin değildi. Ama tek başına sokaklarda yürümesine içi razı gelmiyordu.

Biraz karmaşıklık yaşasa da Devrim'i eve kadar götürmeye karar verdi. Yanında olmayacaktı fakat sağ salim eve girdiğini görmüş olacaktı.

Devrim'in biraz gerisinde, girdiği sokaklarda onu takip etmeye başladı. Çok fazla yaklaşmadan ama onu uzaktan izleyerek ilerledi. Kendisini farketmesini istemiyordu. Farkettiğinde Devrim'in kendisi hakkında büyük bir önyargı oluşturacağına emindi. Ya onun saplantılı biri olarak düşünürdü ya da kendisine karşı duygular besleyen bir adam olarak.. bu durumu ona asla açıklayamazdı. Ama ne tek başına bu geç vakitte sokakta olmasına gönlü razı değildi ne de Devrim'in yanına gidip eve kadar beraber yürümelerine...

Akif biraz çekingen adımlarla Devrim'in arkasından yürürken Devrim de günün yorgunluğunu üzerine çekerek gün boyunca yaşadıklarını kafasında özetlemeye çalışıyordu.

İslam kavramı zihninde hala boşlukta gibiydi. Akif'i düşününce ne kadar mükemmel bir din olduğuna karar verse de bugünkü kızların yaptıkları hatta medyada okuduğu vahşet dolu haberler İslam'dan tekrar uzaklaşmasına sebep oluyordu. Sahi hangisi doğruydu? Bu adam bu kadar temiz bir hayata sahipken elinde silah, cihat yaptığını söyleyenler nasıl Akif'in dinine inandığını iddia edebiliyorlardı?

Tüm bu karmaşayı çözümlemeye çalışırken Akif'in bugünkü tavırları aklına geldi tekrar. Yüzünde yine istemsiz bir tebessüm oluştu. Maille zar zor iletişime geçtiği adam bugün onu telefondan aramış, hatta saatlerce onunla birlikte bankta oturmuştu.
Proje alan çalışmasında yemek yeme teklifini çok aç olmasına rağmen reddetmişti, bugün kendisi ona yemesi için birşeyler getirip, beraber yemek yemişlerdi.

Aslında gün içinde hayatının en kötü anlarını yaşasa da bugünün sonu Devrim'i çok mutlu etmişti. Akif'le birşeyler paylaşmak ona mutluluk veriyordu. Onun bu mesafeli ama sıcak tavırları çok güzeldi.

Bu adam ona gerçekten değerli olduğunu , korunması gereken bir varlık olduğunu hissettiriyordu.
Ve şimdiye kadar erkek arkadaşlarının hissettirmediği duygulardı bunlar...

DEVRİM!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin