Bölüm-27

206 26 2
                                    

Devrim eve girdiğinde ortam karanlık ve sessiz; Çahan ise daha eve gelmemişti. Kanepeye oturup bir sigara yaktı. İçine çektiği zehiri kendine vereceği zararı umursamayıp, son zamanlarda yaşadığı olayları düşünmeye başladı.
Müslümanları daha yakından tanımak istiyordu. Kaybedeceği ne olabilirdi ki? En azından net fikri olsun istiyordu. Akif ona yardımcı olabilirdi. Kitap okumak bile bilgi sahibi olmasını sağlıyordu. Akif'ten kitap ismi alır, kafası karıştığı noktalarda da ona danışabilirdi.

Güzel bir kitabevi keşfetmişti. Risale-i Nur Sözler kitabını bulmak için gittiği kitabevinde tüm rafları gezmişti. Orada ki çeşitlilik de oldukça zengindi. Yarın sabah tekrar kitabevine gidip yeni kitaplar almaya karar verdi.

••••
Akif Devrim'in içeriye girdiğini görünce yaşadığı semte, kendi evine gitti. Aslında bugün arkadaşlarıyla beraber hazırladığı güzel bir programları olacaktı. Ama Akif programa katılmayıp Devrim'in yanında kalmıştı.

Eve girip mahcup bir halde ev arkadaşlarına selam verdi. İbrahim ile Hüseyin Akif'in selamını alıp akşam nerede olduğunu sordular.
Bugünkü program Akif'in büyük bir emek verdiği programdı. Sanatın İslam'da yerini konuşacaklardı. Ardından şiir dinletisi olacaktı. Tüm bunları kaçırmıştı. Akif katılamama sebebini; Devrim'in bugünkü yaşadıklarını, gittiği yeri, İslam'dan uzaklaşmasını arkadaşlarıyla paylaştı.

Ev arkadaşı aynı zamanda yoldaşı olan Hüseyin dinleyip:

-Sen böyle bir hata yapmazdın. Okuduğumuz kitapları bile ince eledikten sonra yaşantımıza geçirmişken daha İslam'ı tanımayan, öğrenmeye yeni karar vermiş birisini nasıl hiç bilmediğin yere emanet edersin? diye çıkıştı.

Akif'in yine gözleri doldu. Kocaman bir hatası vardı. Kendine yakıştıramadığı..
Yutkundu ve:

-Bilmiyorum. O an sağlıklı düşünemeden ani karar aldım. Şimdiye kadar hep erkeklere Hak yolu anlatmaya çalıştık. Bir hanıma nasıl yardımcı olabileceğimi bilemedim.

Akif cümlesini bitirirken İbrahim söze girdi:

-Kardeşim en baştan aslında sen onu bir hanım Müslümana yönlendirecektin. Risale-i nur'u merak edip satın aldığında "sen Müslümanları mı merak ediyorsun sana müslüman hem de bayan birisini buldum" diyecektin. Ama işleri bu hale getirdin. Bundan sonrası senin için çok daha zor olacak.

Akif iki dostunu da dikkatlice dinledi. Onlar tamamen haklıydılar. Namahrem olan bir kadınla fazlasıyla konuşuyordu.
Kafasını kaşıdıktan sonra:

-İslam'a çok önyargılı biriydi. Öğrenmek istediğini Hiç bir zaman kabul etmedi. Fikir sahibi olacağım deyip geçiştirdi. Ben de kendini hep uzak tutacak diye düşünmüştüm. Bir anda merak duyduğunu, öğrenmek istediğini söyleyince; okuldan bir kız arkadaşının ona daha yardımcı olabileceğini düşünmüştüm. Hem böylece okuldaki müslüman hanımlardan bir çevresi olur sanmıştım.

Duraksadı..tekrar yutkundu ve devam etti;

- yanılmışım..bugün o kadar çok ağladı ki ben onun merakını, isteğini, açtığı penceresini yok ettim bilmeden.

İbrahim Akif'in omzuna elini koyarak;

-Yaptığın doğru birşey değil. Ama bundan sonra çok daha dikkatli ol. Biliyorsun taviz tavizi doğurur. Başta sana yanlış gelen şeylere tepkin azalırsa o yanlışın içinde kendini bulabilirsin. Hep dikkatli olman lazım. Rabbim bizi nefsimizin şerrinden daima korusun.

Hüseyin ve Akif İbrahim'in duasına birlikte "Amin" dedikten sonra, Hüseyin;

- Filistin için okuduğumuz hatimler ne durumda? Okul, ders derken aksatmadınız değil mi?

İbrahim:
-Bitirdik çok şükür kardeşim. Okuma grubumla beraber 5 hatim yaptık Elhamdülillah.

Akif:
-Bizim çocuklar da çok hevesli bir şekilde bitirdi. 5 hatimde benim okuma grubumdan var. Hatta bu bitirdiğimiz hatimlerin duasını bir programda mı yapsak diyorlar. Bir Kudüs gecesi yakışmaz mı?

- Ne güzel düşünmüşsünüz diye atladı İbrahim.
Gözleri parlıyordu. Kudüs'ün ismini duyması heyecanlanmasına yeterliydi.

-Hatta Nuri Pakdil,Sezai Karakoç'tan şiirler de okuruz.

Üçünün de gözleri heyecandan parlıyordu. İlk kez Kudüs'le ilgili büyük bir programa kalkışıyorlardı. İnşaallah Kudüs'ün ağırlığı altında ezilmezler, insanlarda  bir farkındalık oluşturabilirlerdi.

İbrahim saatine bakarak:
- Saat çok geç olmuş..haydi kalkalım. Sonra sabah kalkarken zorlanıyoruz.

Üç ev arkadaşı birbirlerine hayırlı bir gece diledikten sonra Akif odasına çekildi.

Yatsı namazından sonra seccadeden kalkamadı. Devrim'e hidayet nasip olması için uzun uzun dua etti. Sonra kendisi için koca bir af diledi. Hatalıydı, doğru değildi yaptıkları...Tevbe istiğfar ile bir kaç saat daha seccadede vakit geçirdi. Çok üzülüyordu. Allah'ın rızasını kazanma amaçlı yaptığı şeylerden Allah'ın haram kıldıklarını ayırmak istiyordu. Tüm çabası bu yüzden olmasına rağmen  bazen çizgisinden sapıyordu. Özellikle söz konusu Devrim iken...

Tekrar onun için uzun bir dua ettikten sonra yatağına yattı. Çok yorgundu. Hemen uykuya daldı.

Rüyasında Devrim'i gördü. Büyük kocaman bir başörtüsü vardı başında. Yüzü temiz ve nurluydu. Önünde bir Kur'an..tane tane okuyordu. Sevinçle yanına gitti.

-Hidayet nasip olmuş sonunda nasıl mutluyum! 
İslamiyeti seçeceğinizi biliyordum.

Devrim Akif'e anlamsızca bakıp:

-Dediklerinizden birşey
anlamadım. Ben zaten Elhamdülillah müslümanım. Başka birisiyle karıştırıyorsunuz.

Akif sorusunu yenileyerek tekrar sordu;

- Devrim hanım sizsiniz değil mi?Siz Müslüman değildiniz. tesettürde de değildiniz. Nasıl oldu da İslamiyeti seçip müslüman oldunuz?

Devrim tebessümle;
- Allah hidayete erenlere karşı çok merhametlidir, dedi.

Akif Devrim'in cevabından sonra uyandı. Yarım saat bile sürmeyen uykusunda  gördüğü bu rüya ruhuna kadar işlemeye yetmişti. Ne kadar gerçekti. Gerçeklikten ne kadar uzaktı peki? Gerçekleşme ihtimali bile Akif'i heyecanlandırdı. Devrim'in hidayete ermesini ne de çok isterdi...

DEVRİM!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin