Gözleri uzaktan bile belirgin olacak kadar güzeldi, atının üzerinde şaha kalkarak arkasından toz dumanı bırakıp gittiğinde yüzümdeki gülümseme büyüdü. Parmaklarım kapı tokmağını kavramışlardı ancak şimdi geri dönmeyi düşünse onunla seve seve giderdim.
Halen tokmağı kavrayan elimle metali çekiştirip bırakarak kapıdan tok bir ses çıkmasını sağladım, eğer evde birileri varsa muhakkak bana kapıyı açacaklardı. Onunla gitmiş olmam hala aileden biri olmama engel değildi. Ağır ağır açılan kapının arkasından bakan bir çift gözü görünce heyecanıma yenilerek kollarımla onu sardım, kız kardeşim kadar sevdiğim amcamın kızı Herriet açmıştı kapıyı. Aynı şekilde, sanki hiçbir şey olmamış gibi bana sarıldığında sevinç çığlıklarımız büyüdü. "Mona!" Amcamın bana seslendiği gibi sesleniyordu, Ramona olan diğer adımı kısaltıp Mona demeye alışmıştı. İçimdeki küçük bir yan Hera'yı ararken Mona içimi ısıtıyordu. "Geri döndün.." Herriet inanamıyor gibi konuştuğunda yüzümdeki gülümseme yavaş yavaş solmaya başladı, içimdeki kötü hisler sanki gün yüzüne çıkıyor gibiydi. Kendimi bir anda yapayalnız hissettim, Maske'nin burada olmasını istedim, ona ihtiyaç duymaya bile başlamıştım. Bir açıklama yapmak için aralanan dudaklarıma bakan Herriet'a gülümseyerek cevapladım. "Aslına bakarsan ben-"
"Mona!" Amcam üst kata çıkan merdivenlerin başında durmuş, neşeyle şakırken cümlem yarıda kalmıştı, devam edebilmek isterdim ancak bunu anlamayacaklarını şimdiden hissediyordum. Her şeye rağmen buradan gitmeyi bir şekilde başarmak zorundaydım, ona söz vermiştim ve onunla olmak istiyordum. "Amca.." Soluklaşan sesimle ona zoraki bir gülümseme verip sarılırken söylenenin aksine hasta olmadığı dikkatimden kaçmamıştı. Bedeninden uzaklaşırken kaşlarımı çatarak dikkatle sordum. "Hasta olduğunuzu duymuştum amca?"
"Ancak görüyorsun ki bir şeyim yok, sevgili kızım." Hala iki yana açtığı ellerini neşeyle sallamayı sürdürürken içimdeki korku büyümeye başladı, geri dönemeyecek gibi hissetmenin normal bir şey olmadığını, sadece zihnimin bana oyun oynadığını söylemek isterdim ancak korkularım her şeyin önüne geçiyordu.
"Eve döndüğünü görmek çok güzel." Başımı kaldırıp yukarıya baktığımda basamaklarda durarak kolona yaslanan kuzenim Derrick ilgimi çekti, bana daha önceleri de bu şekilde bakardı ancak buna hiçbir anlam veremezdim fakat şimdi anlıyordum, bu aşık olan bir adamın gözleriydi. Bu benim Maske'ye attığım bakışlardan biriydi ve şimdi aynısını bana Derrick atıyordu. "Dönmedim," dedim sırf bu ihtimali yok edebilmek için. Ben Maske'den başka kimseyle hayat kurmak istemiyordum. "Ondan izin alarak buraya geldim, sevgili kuzenim."
Aynı anda kahkaha atmaya başlayan amcam, Herriet ve Derrick'e bakarken kalbimi sıkıştıran ne varsa geri döndü, bu tıpkı ona sevdiğimi söylemeden önce bana kötü davranan Maske'nin önceki halinden korktuğum kadar korkutuyordu beni. Buraya hiç gelmemeliydim belki de. Belki de o haklıydı, bana izin vermemekteki kararlılığını bozan tek şeyin ısrarlarım olduğunu bilmek beni bitiren tek şeydi o an. Keşke, dedim içimden. Keşke gelmeme hiç izin vermeseydi.
"Hiçbir yere gitmiyorsun Mona," amcam arkasındaki kapının kilidini indirip yüzünü yeniden bana döndüğünde boğazımdaki yumruyu göndermek için yutkundum. "Burada kalacak ve en kısa zamanda Derrick ile evleneceksin."
Kalbim öylesine çok sıkışıyordu ki, onun bunu hissetmesini diliyordum. Eğer hissederse gelip beni alacağını, ne pahasına olursa olsun kurtaracağını biliyordum çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the mask | zm
FanfictionHerkes yüzündeki Maske'ye binlerce efsane uyduruyordu ancak kimse gerçeği bilmiyordu. Benim dışımda.