28

1K 104 8
                                    

Karanlıktı. Her şey düşüncelerim kadar karanlık ve belirsizdi, bizim için bir gelecek var mıydı yoksa her şey hayalden mi ibaretti, bilemiyordum. Umutlarım kalbimin içinden çekilip alınmış gibi hissediyordum. Amcamın iyi bir insan olduğu düşüncesi her daim zihnimde yer edinmişti ancak son olanlar ortadaydı. Bugüne dek, bana ölen ailemin son hatırası olarak baktığını düşünüyordum ancak durum bambaşkaydı. O benim ailemin katiliydi dahası, sevdiğim adamın henüz haberinin olmadığı babasıydı. Bu sırrı ömrümün sonuna dek nasıl saklayacağımı bilmiyordum ancak içimde büyümekte olan öfkeyi durduramayacağımı biliyordum. O benim hiç görmediğim anne ve babamı öldürdüğü için bile ölüme mahkumdu ancak daha kötüsü, Ajax'e tüm bunları yaşattığı için kendi sonunu hazırlamıştı. Düşüncelerim zihnimi esir alıp kıskaçlarında boğarken sağlıklı düşünemiyordum. Aklımı daha da çok bulandıran şey ise, ondan alacağım yeni kötü haber olmuştu.

Dereye gittiklerinde içimde hiç kötü bir his yoktu, sadece temizlenecek biraz eğlenecek ve geri döneceklerdi. Hiçbir zaman onun neredeyse ölmek üzere olan bedenini taşıyacağım gelmemişti aklıma. Bunu ilk duyduğumda kendimi kaybederek kimseyi dinlememiş, dereye doğru koşmuştum. Adımlarım çamurlu zeminde kayarak beni zorlarken kalbim ağzımda ve beynimde atıyor, titreyen bacaklarımı güçsüz kılıyor ve gözyaşlarımı sabırsızca akıtıyordu. Dere yatağındaydılar, üzerine çıkıp onu yumruklarına maruz bırakan adama karşı pes etmiş gibi görünüyordu. Arkamdan koşan adamların içindeki zayıf adım sesleri istediklerinin de beraberimizde olduğu sinyallerini verirken o korkuyla onları durdurarak Ajax'ın üzerine çöken bedeni kaldırmak için elimden gelen savaşı verdim. Kalbim parçalanan yüzünü, dudaklarından dökülen kanı ve kapalı gözlerini gördükçe yerinden oynarken ona ölümcül yumruklar savuran Derrick'i durdurmak imkansız gibi bir şeydi. Ellerimi bedenine sert bir şekilde yaslayıp Ajax'ın üzerinden itmeye çalıştığımda aldığım kötü darbelerden biriyle yerdeki taşların üzerine yüzükoyun düştüm. Kollarım acıya karşı dayanıksız olsa da bedenimi taşımayı başardığında o korkuyla elime geçirdiğim ilk şeyi Derrick'in sırtında parçaladım ancak odunun üzerinden akıp gitmesi bile engel olmaya yetmemişti. Ellerim yumruklarına engel olmaya çalışırken hıçkırıklarım gökyüzünü kaplıyordu.

"Bırak onu! Öldüreceksin!" Gözyaşlarım çığlıklarımı takip ederken dudaklarımın ucuna kadar gelen haykırışıma engel olamadım o an, söz konusu olan sevdiğim adamın hayatıydı ve o bu şekilde devam ederse Derrick'in kollarında can verecekti. Korkuyla titreyen kalbim, dudaklarıma emrini verdiğinde ağzımdan acı dolu bir feryat yükseldi. "Bırak dedim Derrick! O senin kardeşin!" O an ne söylediğimi tam olarak ben bile bilmiyor olsamda bu onu durdurmaya yetmişti, gözlerim hala yerde kanlar içinde yatan adamı izlerken titreyen bacaklarım ağırlığımı taşımayı reddetti ve dizlerimin üzerine, hemen yanına yığılıp kaldım. Ellerim kanlı gömleğini sıyırıp tenindeki çürükleri kontrol ederken görüşümü bulanıklaştıran yaşlarım yüzüne bakabilmeme engel oluyordu. Başını sarsmadan kucağıma çektiğimde maskeli dört adamın yanlarındaki Herriet ile geldiklerini gördüm, başımla onu bırakmalarını söylediğimde koşarak Derrick'in tarafına geçti ancak o da söylediğim şeyden ötürü şaşkın görünüyordu. Derrick ile birlikte, onun öfkeyle parıldayan mavi gözlerinin yerini alan soluk renkle bana bakarlarken sadece Ajax'e bakıyor, yüzündeki kanı elimdeki mendilime siliyordum. Gözlerim, titreyen dudaklarım, güçsüz kol ve bacaklarım onun etrafına kapanmışlardı.

"Ajax." Dudaklarım adını fısıldarken bana herhangi bir şey söylemesini bekledim, bir yaşam kıpırtısı göstermesini. Yana düşen başı ve kan kusan dudaklarından başka hiçbir şeyi yoktu. Seslendim, beni duymasını umarak seslendim ancak bu yetmiyordu. Ellerim kanıyla yıkanan saçlarını okşarken bile bana tepki vermiyordu. "Lütfen uyan.." Mırıldanarak onun üstüne kapandığımda bile tepkisizce yatmayı sürdürüyordu. "Lütfen uyan Ajax! Lütfen!" Çığlıklarım kanyonla çevrili derenin taş duvarlarına çarpıp geri yansırken kalbimi ciğerlerimin arasından söküp alıyorlarmış gibi hissediyordum, göğsüm kafesine ve kalbime baskı uygularken düşünebilmek imkansızdı. Onu hiç göndermemeliydim belki de ben de gelmeliydim. Onun yanında olmadığım için, acı çekmesine neden olduğum için kendimden utanıyordum. Bu yüzden, onlar Fısıltı'nın arkasına bağladıkları bir sedirle onun bedenini yukarıya taşırken son gücümle Derrick'in yanına yaklaştım ve o korkunç mavi gözlerine bakarken elimi yanaklarına ardı ardına vurdum. Elbette bunun işe yaramayacağını biliyordum çünkü göğsüne indirdiğim yumruklarla bile yerinden oynamıyordu. Acımı daha fazla nasıl çıkarabilirdim bilmiyordum ama, Ajax'ın yanında olmam gerektiğini biliyordum. Beni almaya gelen Gothel Ana ve köyün yaşlılarından olan Bay Richard ile yürürken kendimi kaybettiğim o an dudaklarımdan tek bir şey döküldü. Her şeyimizi kaybettiğimizi biliyordum artık, yaptığımız ne varsa içimi yakarak kül olmuştu. Bunu onların yanına bırakmayacaktım. Artık intikamını alacağım tek şey ailem olmayacaktı. Ajax da buna dahildi.

Ve,

"Bebeğim.."

the mask | zmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin