1 OCAK, 2001
Daisy emniyet kemerini bağlarken yanında oturan Rick'e baktı. Direksiyondaki ellerine bakarken gülümsedi. Rick eşinin huzursuz hallerini anlamış olacak ki, ağzını açtı. "Neyin var senin?"
"Hiçbir şey." diye yanıtladı Daisy. Rick'ten bir şeyler gizlemek hoşuna gitmese de, hamile olduğunu söylerse bebeğin doğmasını isteyeceğini biliyordu. Ona haber vermeden kürtaja girmeyi planlıyordu ama nasıl yapacağını kendisi de bilmiyordu. Bildiği tek şey bebeği saklaması gerektiğiydi. Hazır değildi. "Biraz midem bulanıyor." diye devam ederek olayı savmaya çalıştı.
"Arabadan mı?" diye sordu Rick. Arabanın ikisine de zararı dokunmazdı, Daisy'e anlam veremiyordu. Ama uzatmadan önüne döndü ve arabayı çalıştırdı. Bir yandan da eşini düşünüyordu. İyi görünmüyordu. "Hayatım, iyi misin?" dedi bu kez.
Aldığı "Hamileyim." cevabı karşısında şaşkınlıkla sağına döndü, ama sonra hemen yola geri baktı.
"Ne demek hamilesin?" dedi. "Bana nasıl söylemezsin?"
"Bebeği aldıracaktım." dedi Daisy. "İstemiyorum. Hazır değilim."
Rick ona çıkıştı. "Bana söylemeden benim bebeğimi mi aldıracaktın?!" diye bağırdı. "Bunu nasıl düşünürsün?!"
"Bilmiyorum!" diye cevapladı Daisy. O da bağırıyordu. "Bebek filan istemiyorum!"
Rick kafasını kadına çevirdi ve bağırmaya devam etti. "Lanet olsun, aklından ne geçiyordu ki, Daisy, sen..."
Daisy'nin ağzından kaçan çığlık Rick'in bakışlarını yola çevirse de çok geçti. Koca kamyon onların küçük arabasına çarpıp yoldan çıkarırken ikisi de çığlık atıyordu. Birkaç kez takla atan araba otobandan çıkıp derenin olduğu yöne hızla savrulurken Daisy çoktan kanlar içinde kalmış, baygındı. Belki de ölüyordu, ve Rick araba suya gömüldüğünde bile bir şey yapamadı. Kendini kurtarmaktan başka...
YILBAŞI GECESİ /2015
Sam'le beraber topladığımız paralarımızla aldığımız ucuz şampanyayı sallaya sallaya motel odasının kapısından içeri girdim. Bilgisayara gömülen Dean farkına bile varmamıştı, şampanyayı arkamda saklayarak ona yürüdüm ve boştaki elimi omzuna yerleştirdim. Eğilip başımı onunkinin hizasına getirdim. "Mutlu yıllar." diye fısıldadıktan sonra yanağını öptüm ve tuttuğum şişeyi yüzünün önüne doğru götürdüm. Yeni çıkan sakalları onunkiyle temas eden yanağımda kayarken gülümsediğini anladım, ve tebessüm ettim.
"Sanırım cidden mutlu bir yıl olacak." dedi. Ayağa kalkıp şampanya şişesini sallarken hala gülümsüyordu. En sonunda mantar tıpa fırladı, etrafa köpük saçıldı ve küçük ritimli bir alkış tuttum. Yüzümde çok fazla çürük olması gülümsememe engel olamıyordu.
Sam'in tuttuğu üç plastik bardağın ikisini dolduran Dean kalan bardağa da benim için biraz koyduktan sonra şampanyayı bilgisayar masasına bıraktı. Hepimiz birer sandalyeye yerleşirken elimdekinden bir yudum aldım. İçkinin tadı iğrençti, ama sarhoşluk güzeldi. Her şeyden soyutlanmış gibi.
"Eğer siz olmasaydınız yılbaşını yalnız geçirirdim." dedim. "Belki de ölü olarak." güldüm.
Dean bardağı dikip içindekini nefes almadan bitirdi. "Böyle deme." diye uyardı beni. "Hayatın yoluna girecek."
"Ne kadar da yoldan çıkmış bir hayat." diye bir espri yapıp sırıttım. Dean bana dudaklarını büzerek baktı, Sam de telefonuyla uğraşıyordu. Ve birden konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğaüstü
FantasyAilesi doğaüstü bir şekilde öldürülen Rachel Parker'ın Winchester'larla devam ettiği yolda karşısına neler çıkacak?