Yemeklerimizi yedikten sonra pineklediğimiz motel odasına geri dönmüş, hepimiz köşelerimize çekilmiştik. Sam bilgisayar kullanıyor, Dean yatağında müzik dinliyor ve ben de yeni telefonumdan oyun oynuyordum.
iPhone'umu kaybetmiştim ve sonra bir süre dokunmatik bile olmayan bir telefon kullanmıştım, ama Dean ve Sam bana yenisini almışlardı.
Sanki çok paraları varmış gibi.
Sessizliği Sam'in sonlandırması beklediğim bir şeydi, bu yüzden konuştuğunda başımı ona çevirdim ve trene çarpan karakterimi fark etmemle yüzümü buruşturdum. "Bir iş buldum." dedi Sam.
Dean'in ne olduğunu sorması için ikimiz de ona döndük ama kulaklığından dolayı bizi duymuyordu. Sam kalkıp onu dürterken ben de daha düzgün ve dik bir şekilde oturdum. "Ne?" dedi Dean, kulaklığını çıkarmış ve oturur pozisyonda bize bakıyordu. "Ne oldu?"
"Sam bir iş bulmuş."
Alayla güldüğünde anlam veremeyen bakışlarımı ona çevirdim. "Sammy iş mi aramış?" dedi. "Canavarların bizim ayağımıza geldiğini mi unutmuş?"
Güldüm ve "Böö!" diye bağırdım. İkisi de tebessüm ederken Sam'in içten içe rahatsızlık duyduğunu adım gibi biliyordum; Dean ona ne zaman Sammy diye hitap etse kaşları havaya kalkar, dudakları büzülür ve ardından sadece bir cümle söylerdi. "Adım Sam."
"Her neyse," dedim. "Ne buldun?"
"Kurt adam gibi gözüküyor."
"Nereden anlıyorsun ki?" dedim kaşlarımı kaldırıp.
"Bir avcıyla konuşuyordum." diye yanıtladı. "Anlattıklarına bakılınca kurt adam gibi ama..."
"Bir avcıyla konuşuyorsun ve bana söylemiyorsun, öyle mi?"
Dean birden atılınca ikimiz de ona döndük. Sam verecek bir cevabı yok gibi önüne eğildi ve dudağını dişlemeye başladı.
"Harika." dedi Dean. Ona hak veriyordum ama karışmak istemedim. "Kardeşine bile güvenmeyişin beni çok etkiledi, Sammy."
Son kelimeyi vurgulayarak söylediğinde cidden alındığını anladım. Sam Dean'in ona hoşlanmadığı bir şekilde hitap etmesine bile tepki vermeden bilgisayara geri döndü, "Ona halledemeyeceğimizi söylerim." dedi.
"O kim?" diye sordu Dean. Bir şeylerin sonu gelmiyordu.
"Ben hava alacağım." dedim ve ayağa kalkıp saçımı bileğimdeki tokayla topladım. "Sam, belki benimle gelmek istersin?"
Onu kurtarmaya çalışmama izin vererek ayaklandı ve ceketini giydi, ben de üzerime ince yağmurluğumu giydim ve çıktık.
Nisan'ın ilk haftasındaydık ve hava hala tam anlamıyla sıcak değildi.
"Tamam," diye başladım. "Dean'den bir şeyler saklıyorsun."
Cevap vermedi. "Bunun sebebi ne?"
"Onunla tanışmalarını istemiyorum." dedi. "Ghoul avını hatırlıyor musun? O zaman da onunla beraberdim."
"Onu saklamanın sebebini merak ediyorum, Sam." dedim. "Dean'le arana mesafe koymanı gerektirecek kadar önemli olmamalı."
"Dean'in onaylamayacağı birisi." dedi. "Lütfen."
Sustum. İkimiz de yürümeye devam ederken hiçbir şey söylemedik.
Neredeyse 10 dakika sonra gördüğümüz kalabalığın üzerine Dean'in ne kadar haklı olduğunu düşündüm, çünkü gerçekten de bir şeyler ayağımıza geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğaüstü
FantasyAilesi doğaüstü bir şekilde öldürülen Rachel Parker'ın Winchester'larla devam ettiği yolda karşısına neler çıkacak?