#18

13K 1.5K 521
                                    


Yoongi gideli birkaç gün oluyordu ve hala tek bir haber bile alamamıştım ondan. Endişeleniyor olsam da bir yandan da ona bir şey olmayacağından emindim.

''Cidden, rezalet!'' diye bağırdı Taehyung telefonu kapatırken.

''Neler oluyor?''

Son günlerde fazlasıyla agresifti ve bunun nedeninin ne olduğunu kestiremiyordum.

''Hakkımda soruşturma açılmış. İnanabiliyor musun? Benim bir hain olduğunu düşünüyorlar. Diplomam da yanacak. Üstelik-''

''Hey! Sakin ol.''

Kolundan çekip yanımdaki sandalyeye oturmasını sağladım.

''Jimin, ben-''

Sesi çatlamış gibiydi. Taehyung'un ağlamasına sebep olacak derecede önemli bir şey miydi bu?

''Sorun yok, TaeTae.''

Ona hafifçe sarıldığımda derin bir iç çekti.

''Bana şöyle seslenme.''

''Affedersin. Şimdi anlat bakalım.''

''Patlamayla ilgili araştırma yapılıyormuş. Kamera kayıtları falan derken-''

Kamera kayıtları dediğinde aklıma Yoongi'yle geçirdiğim gece gelmişti. Yoongi izleyemeyeceklerini söylemişti ama izlemiş olabilirler miydi? Bu yüzden Taehyung'un başı belaya girecek değildi ya! Hem teklifini kabul etmemi Bay Min de istemişti.

''Ne bulmuşlar?''

''Jungkook.''

Birkaç kez burnunu çektikten sonra devam etti.

''Jungkook Yoongi'ye yardım ediyormuş.''

Eh, bunu zaten öğrenmiştik.

''Bunda-''

''Jungkook üçüncü dereceden bir hastaymış, Jimin. Üçüncü! Ve ben onunla yattım.''

Hastaları neye göre derecelendiriyorlardı bilmiyordum ama Yoongi'nin tehlike derecesinin bir olduğunu düşündüğümde Jungkook pek de tehlikeli gözükmemişti bana.

''Bu kötü bir şey mi?''

''Deli misin sen? Virüs çoktan vücudumu sarmış olabilir. Belki de sana bile bulaştırmışımdır.''

Öylece Taehyung'a bakakalmıştım. Jungkook hastalığı bulaştırabiliyor muydu?

''Sende de olsa anlaşılırdı, değil mi?''

Yerinden kalktığında refleks olarak ben de kalktım.

''Bilmiyorum. Belirtilerini birkaç saat sonra da gösterebilir, birkaç yıl sonra da.''

Rahatlıkla duyulabilecek bir ah çektikten sonra mutfaktan çıktı.

Ne yapmalıydım? Ona teselli olarak söyleyebilecek bir şeyim yoktu. Biraz hava almak için dışarı çıkmayı teklif edebilirdim ama saat de bunun için uygun değildi.

Telefonun çalma sesiyle salona geçtim.

''Jiminie!''

Bir an tereddüt etsem de birkaç saniye içinde telefondan gelen sesi tanımıştım.

''H-Hoseok?''

''Ben senden büyüğüm bir kere, seni velet!''

Sesi güzel geliyordu. Bu her şeyin yolunda olduğunun mu belirtisiydi?

''Telefonlar din-''

''Biliyorum, biliyorum.'' dedi hızlıca sözümü tamamlamama izin vermeden.

''Acaba birkaç günlüğüne beni ziyarete gelir misin? Tabi istiyorsa o sevimli sarışın da gelebilir. Açıkcası gelmesini çok isterim.''

Dinlenme ihtimaline karşı üstü kapalı konuşmuştu ama ziyaretten kastı neydi? Yaşadıkları yere gelmemi mi istiyordu yoksa saklandıkları yere mi? İkisi de aynı yer olabilirdi de. Hem bu ne kadar sağlıklı olurdu benim ve Taehyung'un açısından?

''Yoongi-''

''Ah, o da gelmeni çok istiyor!''

Onun sesini duymak istiyordum ama Hoseok'un konuyu geçiştirmeye çalışması yüzünden üstelememeye karar verdim.

''Ee, ne diyorsun?''

''Bu pek-''

''Seninle bizzat ben ilgileneceğim.''

''Şey, o zaman-''

''Geliyorsun?''

Her ne kadar içime sinmemiş olsa da telefonun diğer ucundaki neşe dolu sesi reddetmek gelmemişti içimden. Üstelik Yoongi'yi de görmek istiyordum. Ve tabi insanların nasıl olduğunu, ne tür bir yerde barındıklarını da merak ediyordum.

''Tamam, geleceğim.''

Contagion - YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin