Dakikalardır Yoongi'yle öylece birbirimize bakıyorduk. Bir şey dememi bekliyordu sanki.''H-Hyung?''
Kekelememden rahatsız olmuş gibi kaşlarını çattı. Rahat olmamı bekleyemezdi ya!
''Efendim, Jimin-ah?''
''Söyleyecek misin gerçekten?''
Elini uzatıp, hafifçe geri çekilmiş olsam da, alnımdaki saçları geriye doğru attı.
''Bilmem. Sence söyleyecek misin?''
''Sözünde duracağını düşünüyorum.''
Gülümsediğinde kaburgalarımda baskı hissetmiştim. Onu tanıyor sayılmazdım ama yine de onun ölmesini istemiyordum. Neler yaptığı umrumda değildi. Neler yapacağı umrumda değildi. Karşımdaki her şeye rağmen güzel olan yüzün çürümesini istemiyordum.
''Bunu sadece senin için yapacağım. Peki ya sen?''
''Ben?''
Tekrar gülümseyip boştaki eliyle belimi sardı. Geri çekilmeliymişim gibi hissettim.
''Sen bunu kendin istediğin için mi yapıyorsun?''
''Buraya senin için geldiğimi söylemiştim. Unuttun mu!'' dedim azarlar gibi.
''Unutmam imkansız. Duyduğum her şey beynimde dolanıyor. Unutmak isterdim ama-''
''Yoongi.''
Sözünün kesilmesine sinirlenecek miydi, bilmiyorum ama ona söylemeliydim. Bilmeye hakkı vardı.
''Sana söylemem gereken bir-''
''Biliyorum, Jimin. Parçalara ayrıldığımı hissediyorum.''
Sesi fazla sakin çıkmıştı. Bir insan öleceğini bile bile nasıl sakin olurdu? Eh, burada ve bu durumda yaşıyor sayılmazdı ama yine de nefes alıyordu.
Hafifçe doğruldu.
''Ve bir daha sözümü kesme.'' dedi yüzünü yüzüme yaklaştırdığında.
Daha önce birkaç kişiyle birlikteliğim olmuştu ama hiç bunun gibi bir şey hissetmemiştim.
Nemli nefesini yüzümde hissettiğimde aynı anda hem ona daha da yakın olmak hem de kaçıp gitmek istemiştim.
''İzin veriyor musun?''
''N-Neye?''
''Sana dokunmama.'' dedi dudağını dudağımın kenarına değdirirken.
Vücudumun kasıldığını hissettim. Demek kastettiği böyle bir geceydi.
Her gün saatlerce acıdan kıvranan biri böyle şeyler de arzulayabilir miydi?''B-Bu yüz-yüzden bu-buradayım.''
Ve benim konuşabiliyor hatta nefes alabiliyor olmam bile mucizeydi.
''Ih-ıh.''
Geri çekildiğinde şaşırmıştım. Bu kadar kolay mı vazgeçecekti? Belki de benimle eğleniyordu.
''Buraya gizlendiğimiz yeri öğrenmek için geldin. Benim için değil.''
''A-Aynı şey değil mi?''
''Elbette değil, Jimin-ah.''
Sırtını duvara yasladığında yaklaşan taraf bendim bu sefer.''
''Üzgünüm, sadece-''
''Sorun değil. Yanımda olmam bile lütuf. Sonuçta bir canavarım.''
Yüzündeki ifadeden ve ses tonundan kırıldığı anlaşılıyordu. Gerçekten benden hoşlanıyor olabilir miydi?
Ona yakın davranmamın sebebi tamamen merhametli olmam değildi elbette ama yine de aramızda karşılıklı bir şeylerin olacağını düşünmezdim.
''Şimdi olmasa bile yarın ya da başka bir gün insan olmayan bir-''
Böyle konuşması sinirimi bozmaya başlamıştı. Elimle ağzını kapatıp onu susturmayı düşündüm ama bunun için daha iyi bir yol gelmişti aklıma.
Dudaklarımı bastırdığım kurumuş dudaklardan çektiğimde Yoongi'nin gözleri hala şaşkınlıktan kocamandı.
''J-Jimin?''
''Hmm?'' dedim gülümseyerek.
''Ne yaptığının farkında mısın?''
''Elbette-''
Omzumdan tutup ittirerek sırtüstü yatağa uzanmama neden oldu. Hamle yapmak için benden mi bekliyordu ilk adımı?
''O kadar güzelsin ki, Jimin-ah!'' dedi üzerime doğru eğilirken.
''Senin geldiğin günler odam kokunla doluyor. Ve kokunun gitmemesi için odaya giren her canlıyı parçalamak istiyorum.''
Konuşurken omzumdaki eli canımı acıtmaya başlamıştı. Fazla çelimsiz gözüken birine göre fazla güçlüydü. Aslında fazla fazla güçlüydü.
''H-Hyung!''
''Ah, üzgünüm.''
Elini hızlıca çekti canımın yandığını fark edince.
Dudaklarını dudaklarıma sürttü.
''Benden korkuyor musun, Jimin?''
Korkuyor olsam da şu an heyecandan bunu hissetmemin imkanı yoktu.
''Gerçekten canavar olduğumu düşünüyor musun, Jimin?''
''H-Hyung!'' diye zar zor fısıldayabilmiştim alt tarafını vücuduma bastırdığında.
İşkence gören insanların önlerine atılan kaplardan su içmeye bile hali olmuyordu ve Yoongi böyle bir şeyi yapmak için fazlasıyla enerjiye sahip gibiydi.
''Söyle Jimin!''
Kendini daha da bastırıp kasıklarıma sürtündüğünde inlememek için alt dudağımı ısırdım. Bu halim hoşuna gitmiş olacak ki kıkırdadı.
''Jimin?''
''H-Hayı-ah!''
''Uslu çocuk.''
Dudağıma ufak bir öpücük kondurup boynuma eğildi. Nefesini tenimde hissetmek beni delirtmeye başlamıştı. Ve bunun nedenin hormonlarım olduğunu sanmıyordum. Üstümdeki Yoongi değil de bir başkası olsaydı enimin böyle hissetmezdim.
''Uslu çocuklara ödül verilir. Ödül istiyor musun, Jimin-ah?''
''E-Evet!'' dedim kalçamı kaldırdığımda.
Kıkırdaması kahkahaya dönüştü.
''Hem uslu hem de edepsiz bir çocuksun, Jimin-ah. Sana ödülünü vereceğim.''
Güzel bir yerde bitirdim sanki. Smut yazamıyorum. Ama smut yazmalı mıyım?
+ Atarken kontrol ediyorum ama yazım yanlışları gözümden kaçabiliyor. Fark ederseniz lütfen şey edin. ㅠㅠ