''J-Jimin?''Yoongi hafif dolmuş gözlerle bana bakıyordu dudaklarımız ayrıldığında.
''Bu evet demek mi?''
Başka biri bu konuşmamızı duysaydı Yoongi'nin bana evlenme teklifi ettiğini, benim de kabul ettiğimi düşünürdü herhalde.
''H-Hyung!''
Yoongi'nin ani hareketiyle sırtım duvarla buluştuğunda hafifçe inlemiştim.
''Beni delirtiyor.'' dedi bedenini bedenime sürtmeden önce.
''H-Hyung?'' dedim onu delirten şeyin ne olduğunu sormak için ama beni duyduğunu sanmıyordum.
''Kokun...''
Yüzünü boynuma gömdü. Islak nefesini tenimde hissettiğimde titredim.
''Sıcaklığın...''
Ufak öpücükler bırakıp geri çekildi. Dudaklarının değdiği yerler karıncalanmaya başlamıştı.
''Tadın...''
Bir kez daha dudaklarımız birleşmişti. Romantik ve şehvet dolu bir Yoongi'yle her an askerler tarafından baskın yeme ihtimali olan bir sığınakta ve muhtemelen sevişmek üzereydim.
Dudağımı ısırdığında ikimiz de inlemiştik. Dilini dişlerini geçirdiği alt dudağımda gezdirip geri çekildi.
''Sesin...''
Tek elini duvara dayayarak duvarla onun arasında kalmamı sağladı. Diğer elini pantolonumun düğmesine getirdiğinde bileğinden tuttum. Burada böyle bir şeyi yapamazdık ya?
''Sorun ne?''
Hırıltılı sesi beni ürkütmüştü.
''Doğru bir-''
''Doğru zamanı beklersek hiçbir zaman birlikte olamayız, Jimin.''
Dudaklarını kulağıma değdirerek konuşurken ona nasıl karşı koyacağımı bilmiyordum.
''Askerler sığınağa girmeye çalışıyor, ben ölüyorum ve sen doğru zamandan bahsediyorsun.''
Söyledikleri haklı olduğumu göstermez miydi?
Elini bileğinden çekip geriye doğru birkaç adım attığında sıcaklığına alışmaya başlamış olan bedenim soğukla ürperdi.
''Dediğin gibi olsun.''
''Bu kadar alıngan olman komik.'' diye mırıldandım.
''Alıngan, hah!''
''Her neyse, nereye götürüyordun beni?''
''Güvenli bir yere.'' dedi cebinden çıkardığı anahtarları kapılardan birini açmak için cebinden çıkartıp.
''Hoseok arkadaşını güvende tutacaktır.''
Taehyung'u tamamen unutmuştum.
''Ah!''
Kapıyı açtıktan sonra içeri girmem için çekildi.