#15

14K 1.6K 566
                                    


''Ne zaman gideceksin?''

Kafamı kaldırıp karşımda kollarını birbirine dolamış yanıt bekleyen Yoongi'ye zar zor bakabilmiştim.

Gideceğim için sinirliydi. Söylemese bile yarım saattir tek kelime bile etmeden oturuyor oluşumuz bunu kanıtlıyordu.

''Bugün... Sanırım.''

''Heh.''

Gideceğimi biliyordu. Ve bu benim elimde değildi. Tavır alması çocuktaydı.

''Sanırım bu son-''

''Bana bir sözün var, Jimin-ah.''

Bir anda söylediğini bile düşünmüştüm randevuya çıkma meselesini. Ciddi miydi?

''Y-Yoongi-''

''Sözünü tutacağını ümit ediyorum.'' dedi kafasını yana yatırıp boynunu kaşırken.

Bu hareketiyle boynundaki morluklar ortaya çıkmıştı. Bunların işkenceden dolayı olmadığını gayet iyi biliyordum.

''B-Boynun.''

''Ah, dün gece vahşi bir kaplan yavrusuyla sevişmişim sanırım.''

Yavşi bir yavru mu? Ona hiçbir şey yapmamıştım ki.

''Sırtımdaki izler aksini gösteriyor, Jimin-ah. Yavru bir kedi mi demeliydim yoksa?''

Utancımdan kızaran yanaklarımı gizlemek için ellerimle yüzümü kapattım. Buruk kahkaha attı.  Bu duymak canımı acıtmıştı.
Son görüşmemiz olmayacağını ima etmişti ama son kez birbirimizi görüyormuşuz gibi davranıyordu.

''Yine de burada olmayacağın için mutluyum.''

''Neden?''

''Sıcacık evinde ve güvende olacaksın.''

Ne demek istediğini anlayamıyordum. Belki de salgının başka bölgelere de sıçrayacağını ima ediyordu.

''Dikkatli ol, olur mu?''

Dudakları kıvrıldığında uzanıp onu öpmek istedim. Ama camın ardından bizi izleyen Jungkook ve Taehyung'un bundan hoşlanacağını sanmıyordum.

''Bir dahaki görüşmemizde o dolgun dudaklarını kanatacağım.'' dedi kıkırdarken.

Yakın davranması hoşuma gitmiyor değildi ama henüz buna alışamamıştım.

''Hayatta kal, olur mu?''

''Emredersiniz, doktor''

Böyle vedalaşıyor olmak üzücüydü. Dün gece yanıbaşımdaydı ama şu an aramızda uçurumlar var gibiydi. Ona sarılmak istiyordum.

''Görüşmek üzere, Doktor Park.''


...


''Beğenmediysen yeme.''

Taehyung'un yemek yapma merakı yüzünden her gün farklı tatlar tadıyordum ama bazı yemekleri pek lezzetli olmuyordu.

Sözüyle elimdekini bırakıp ağzımı çalkalamak için lavaboya gittim.

Yaşadığımız eve taşınalı birkaç ay olmuştu. Eskisine nazaran daha küçüktü ama güvenli bölge olan altıncı bölgede ev bulmak pek de kolay olmamıştı. Jungkook olmasa bu evi de bulamayabilirdik.

Bu birkaç ayda Yoongi'den haber alamamıştım. Jungkook'a da soramazdım çünkü bölümünün değiştiğini ve Yoongi hakkında bilgisi olmadığını söylemişti.

Yoongi'yi görmeye alışmıştım ve -bu biraz garip olsa da- ona yakın olmayı özlemiştim.

''Abartma o kadar da kötü değildi!''

''Yediğim en lezzetli şeydi!'' diye bağırdım alaylı bir ses tonuyla.

İşten ayrıldıktan iki hafta sonra Taehyung da istifa etmişti. Nedeninin gördüğü şeylere artık dayanamıyor olması olduğunu söylemişti ama buna inanmamıştım nedense. Sonuçta daha öncede aynı şeyleri görüyordu. Değişen ne olabilirdi ki?

''Son dakika haberiyle yayınımıza ara veriyoruz-''

''Ne olmuş?'' dedim Taehyung'un yanındaki koltuğa çökerken.

Omuz silkip televizyonun sesini açtı.
Ekranın altında 'Tesiste Patlama' yazıyordu. Yoongi'nin bulunduğu tesis olabilir miydi? Hem bildiğim başka bir tesis de yoktu ülkede.

Bağlantı kurulduğunda yüzü maskeli bir spiker ve etrafta koşuşturan insanlar gözüktü ekranda.

Burası gerçekten orasıydı.

Spikerin söyledikleri uğultu gibi geliyordu kulağıma. Tek anlayabildiğim şey patlamanın içeriden olduğuydu.

Bir sürü çalışan, bir sürü hasta ölmüştü. Bir sürü insan ölmüştü.

''Jungkook'u arayacağım.'' dedi Taehyung aceleyle odasına giderken.

Kilometrelerce uzağımda bir patlama olmuştu. Ve ben sıcak evimde, güvendeydim. O zaman neden kendimi huzursuz hissediyordum?

''Oh, şükürler olsun!''

İçeriden gelen Taehyung'un sesiyle Jungkook'un iyi olduğu kanısına vardım.

Başta ikisinin sevgili olduğunu düşünmüştüm ama daha sonra Jungkook'un pek birine bağlanacak tarza bir insan olmadığını öğrenmiştim. Taehyung ise her ne kadar yaramaz biri gibi gözükse de son derece hassas biriydi.

''Nasılmış?''

''İyiymiş. Patlamanın nerede olduğunu tahmin et dedi!'' dedi heyecanla.

Herhalde araştırma bölümünde olmuştur diye düşündüm. Tankerlerle kimyasal madde taşıyorlardı nasılsa oraya.

''Hayır, bilemedin. Son bir hakkın. Bilemezsen bana yemek ısmarlayacaksın.''

Böyle bir durumda nasıl bu kadar heyecanlı olabildiğine aklım şaşmıştı.

''Güvenlik-''

''Hayır! Yoongi'nin olduğu katta!''

Yoongi'nin olduğu kat mı?

''O-O iyi miymiş?''

''Kimseyi bulamamışlar. Üstelik şu Shou denen doktor da ortalarda yokmuş.''

Shou? Ah, bu Yoongi'yi ilk gördüğüm günkü doktordu.

Mutant düşmanı doktor.

''Ölmüş olabilir mi?''

''Cesedini de bulamamışlar.''

Bu ilginçti. Yoongi kaçmış olabilirdi ama Shou neredeydi? Ve Yoongi şimdi nasıldı?

''Her neyse-''

Zilin çalmasıyla oturduğu yerden tekrar ayağa kalktı.

''Bu saatte kim olabilir ki?''

''Delikten bak! Yasak başlayalı çok ol-''

Taehyung cümlemi bitirmemi beklemeden çoktan kapıyı açmıştı bile.

''Merhaba.''

Contagion - YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin