''E-Eve gitmek istiyorum.'' dedi Taehyung bana daha da sokulmaya çalışırken.Hoseok'la konuşmamızdan sonra hızlıca hazırlanmaya koyulmuş, ihtiyacım olabileceğini düşündüğüm şeyleri sırt çantama doldurmaya başlamıştım. Taehyung beni vazgeçirmeye çalışsa da göreceğim şeylerin heyecanıyla onu kolaylıkla reddetmiştim. O da sonunda da pes etmişti.
Ve şu anda da beni tek bırakmaya razı olmayan ev arkadaşım koluma koala gibi yapışmıştı.
''Güzel olacak, TaeTae!'' dedim onu rahatlatmak için.
Hoseok mesajla buluşacağımız yeri atmıştı. Üçüncü bölgenin bitiminde bir benzincinin adresiydi bu. Biz de yaklaşık bir saattir burada bekliyorduk.
''Gelmeyecek iş-''
''Hey!''
Arkamızdan gelen sesle ufak bir çığlık attığında cümlesi yarım kalmıştı.
''Vay! Demek sarışın da gelmiş.''
Maskesini ve şapkasını çıkardığında Hoseok'un net bir şekilde görebilmiştim.
''Beklettiğim için üzgünüm. Nasılsınız?'' dedi sarılmak için bana doğru adım attıktan sonra.
Taehyung beni geriye doğru çektiğinde Hoseok'un eli havada kalmıştı.
''Ah, affedersiniz.''
Maskesini ve şapkasını geri taktı.
''Gidelim.''
Yol boyunca konuşmadan yürümeye başladık. Uzun bir süre olmasa da yaşadığım bu yeri böyle tenha görmek beni üzmüştü.
Hoseok bir şeyler mırıldanarak en önde gidiyordu. Alındığı çok açıktı ve Taehyung'un ona bir özür borcu vardı.
''H-Hoseok hyung?''
''Hm?''
Evet, kesinlikle Taehyung'un ondan özür dilemesi gerekiyordu.
''Taehyung-''
''Sorun değil, Jimin. Benim temas kurmamam gerekiyordu ama bazen... Unutuyorum işte.''
Şu an Hoseok gözümde ufak bir çocuk gibiydi. Şefkate ihtiyacı olan, hassas ufak bir çocuk.
Hastanedekileri düşündüğümde Hoseok'un hasta olması imkansız geliyordu.
''Yoongi neden gelmedi?''
Yoongi'nin gelmeyeceğini tahmin etmiştim ama en azından arayıp bir şeyler söylemeliydi.
Aramızda bir şeyler olduğunu düşünüyordum. Eh, aramızda bir şeyler vardı. Değil mi?''Şey biraz meşgul o. Her neyse, buradan.''
Sorumu geçiştirdiğini fark etmiştim ama ısrar etmeme fırsat vermeden ara sokaklardan birine girdi.
''Nereye gidiyoruz?''
Sonunda Taehyung'un sesini duyabilmiştik.
Hoseok büyükçe bir binanın duvarına yaslanmış tahta kutuları ittirdi. Karşımıza demir bir kapak çıkmıştı. Başta lağım kapağı olduğunu düşünmüştüm ama burnuma pis kokular gelmiyordu.
Kapağı açıp girmem için eliyle işaret etti. Boru gibi bir şey olmalıydı bu. Ve temiz gözüküyordu.
Bir an önce Yoongi'yi görmek istiyordum. Bu yüzden sorgulamadan bir insanın rahatlıkla girebileceği büyüklükte olan deliğe girdim. Emekler şekilde ilerlerken arkadan gelen Taehyung ve Hoseok'un seslerini duyabiliyordum.
Yol bittiğinde ayağa kalktım. Burası bana Alice'in düştüğü çukuru hatırlatmıştı. Birkaç tıkırdı duyuyordum ama ortalıkta kimseler yoktu.
Deliğin kenarına çöküp Hoseok ve Taehyung'u beklemeye başladım.
''Jimin!''