''B-Bunu yapamazsınız.''''Eh, neden? Yeterli değil mi bize yaptıklarınız?''
Jungkook'a açıklama yapmaya çalışmak anlamsızdı çünkü ne desem beni anlamayacaktı. Nedense bundan emindim.
''Etrafına bak, Jimin. Nasıl bir yerde yaşamak zorunda kaldığımızda bak.''
Bu konuda haklıydı elbette ama onları kabul etseler bile hastalık bulaşmadan bir arada nasıl yaşayacaklardı?
''Misafirimizin üzerine gitme, Jungkook.''
Odaya giren Namjoon'la az da olsa rahatlamıştım.
''Yoongi nasıl?''
''Birazdan burada olur. Jimin'le vakit geçirmek ona iyi gelmiş.''
Bunu duymak beni rahatlatmıştı. Yoongi'nin iyi olması benim de iyi olmam demekti.
''Ve bunun hakkında konuşmanızın yasak olduğunu söylemiştim.''
''Özür dileriz.'' diye mırıldandı Jungkook.
''Üstelik bir insanla.''
''Özür dile-''
İnsan kelimesini aşağılayıcı bir şeymiş gibi söylemesi hoşuma gitmemişti. Demek onlar için ucube dediklerinde benim şimdiki hissettiğim gibi hissediyorlardı.
Ensemdeki sıcaklıkla ufak bir çığlık atarak yerimden sıçradım.
''H-Hyung?''
Koltuğa yaslanmış olan Yoongi geri çekildi. Çıt sesi bile duymamıştım. Ne zaman gelmişti?
''Sadece öpmek istemiştim.'' dedi ellerini teslim olan bir suçlu gibi kaldırdığında.
Taehyung'la arama oturduğunda Taehyung olabildiğince koltuk kenarına kaymıştı. Hala Yoongi'den korkuyor olması yersizdi. İsteseydi şimdiye kadar zaten ona zarar vermiş olurdu.
''Bu kadar sessiz olman ürkütücü.''
Yoongi Jungkook'a doğru döndüğünde onun ani ve sessiz hareketlerinin gerçekten korkutucu olduğuna emin olmuştum.
''Hala benimle konuşabiliyor olman takdir edilesi.'' dedi Yoongi tek koluyla belimi sardığında.
Onunla yalnızken yakın olmaya alışmış olabilirdim ama kalabalık bir ortamda yan yana olmamız bile kalp krizi geçirmem için bir sebepti. Ve şimdiyse, tıpki sevgiliymişiz gibi bir yakınlık gösteriyordu.
''B-Ben-''
''Daha fazla sesini duymak istemiyorum, Jungkook. Lütfen etrafta ben varken olabildiğince az konuş.''
''Ama-''
''Ve beni tekrar ettirme.''
Jungkook'un gözleri dolmuştu.
''Jimin'le öyle konuştuktan sonra ne bekliyordunuz?'' dedi şaşkınca bakan diğerlerine.
''Ona yetiştirdin demek.''
Jungkook'un yüksek çıkan sesiyle Yoongi'nin elini sıktığını hissettim. Eğer üzerimde kıyafetlerim olmasaydı çoktan tırnakları tenime geçmişti sanırım.
''B-Ben hiçbir şey söylemedim.''
Jungkook odadan hızlıca çıktığında Yugyeom da peşinden gitti.
''Yeterince sorunumuz yokmuş gibi bir de sizin saçmalıklarınızla uğraşmak istemiyorum, Yoongi.''
''Bir daha olmayacak.''
Yoongi'nin ne kadar dik başlı biri olduğunu kendi gözlerimle görmesem yine Namjoon'a karşı itaatkar davranmasını garipser miydim, bilmiyordum. Sırf liderleri olduğu için onun sözünü dinliyor olamazlardı. Ona saygı duyuyor olmalıydılar. Ve her ne kadar Yoongi'yi tam olarak tanıyor olmasam da Yoongi'nin saygı duyduğu birinin iyi biri olduğuna emin olabilirdim.
''İyi olmana sevindim.'' dedi Hoseok her zamanki sıcak tavrıyla.
''İyiyim.''
Parmağıyla belimi okşamaya başladığında teninin değdi yerlerimin yanmaya başlamıştı.
''Gerçekten savaşacak mısınız?''
''İnsanları yanında-''
''Jimin bizimle. Taehyung'un da öyle olduğunu düşünüyorum.''
Yoongi'nin ağzından kendi ismini duyan Tarhyung'un altına kaçırıp kaçırmadığını merak ettim o an.
''Bizimlesin, değil mi?''
Sorduğu sorunun ne anlama geldiğini bilmiyordum. Onlarla olmak ne demekti ve yanımda bir şeyler konuşulması için onlarla mı olmam gerekiyordu?
''Jimin?''
Yoongi yüzüme doğru eğildiğinde irkildim. Az önceye kıyasla daha yoğun bakıyordu bana. İstediği cevabı vermeli miydim ona? Kendim gibi insanları değil de hastanede gördüğüm insanları mı seçmeliydim?
Normalde sürekli yeni bölüm atıyor olurdum ama sanırım artık yazamıyorum. Bu hikayeyi de daha fazla batırmadan bitirebilirim umarım.
Ve sabit bir kurgum olmadığı için Jimin'in seçimini size bırakıyorum. ㅋㅋ