''Bunu yaptığımıza inanamıyorum. Şuna bak!'' dedi Taehyung yerdeki bavulu tekmelerken.''Onunla yatmadan düşünecektin bunu.''
''Söyleyene de bakın!'' dedi gerçek olmayan bir kızgınlıkla.
''Hoseok'un bize yardım edebileceğinden emin misin? Kendisi bile aranıyorken hem de.''
Omuz silktim. Başka şansımız da yoktu. İnsanlar tarafından şüpheli olarak aranıyorduk ve zaten çoktan Yoongi'ye onlarla olduğumu söylemiştim.
Hayır. Yoongi'ye Yoongi'yle olduğumu söylemiştim.
''Hey, Jimin!''
Bize doğru gelen Hoseok'a baktım.
''Dejavu.'' diye mırıldandı Taehyung.
Hoseok maskesini çıkarma gereği duymadan bana sıkıca sarıldı. Ben de ona aynı şekilde karşılık verdim.
''Seni gördüğüme sevindim. Canlı olarak.''
''Ben de öyle.''
Geçen sefer olduğu gibi, o önden biz de arkadan yürümeye başladık. Yoongi'nin adının bile anılmamış olması beni hem rahatlamış hem de huzursuz hissetmişti.
''Senin yırtıcı arkadaşından ne haber?''
''Keşke seni evde bıraksaydım.'' dedim kendi kendime.
Hoseok önce bana baktı göz ucuyla ''İyi sanırım.'' demeden önce.
Sanırım? Yoongi'nin nasıl olduğunu bilmiyor muydu?
''Ne-Ne demek sanırım?''
''Onu en son sizinle birlikte görmüştüm.''
Sesindeki umursamazlık beni rahatsız etmişti nedense. Hoseok'u tanıdığım kadarıyla fazla duyarlı biriydi ve Yoongi'yi görmezden gelmezdi. Hele de böyle bir haldeyken.
''İyi yapmışsın.''
Taehyung Hoseok'un koluna girdiğinde yaptığı şeyin farkında olup olmadığını düşündüm.
Yol bizi üçüncü bölge girişine çıkardığında şaşırmıştım. Burasının temizlendiğini söylemişti haberler ve büyük ihtimalle de bölge asker kaynıyor olmalıydı.
''Neden buradayız?''
''Evimiz burada çünkü.''
Hoseok koluna geçirilmiş kola bakıp gülümse. Taehyung'un yakınlığı hoşuma gitmişti.
Sokağın köşesinde bulunan iki katlı bir evin önüne geldiğimizde durduk.
''Burası mı?''
Kapının açılmasıyla üzerime atılan Yugyeom'la sorumun cevabını almıştım.
Taehyung ''Bu ne yakınlık!'' diye sitem etti.
Bunu ben de bilmiyordum ama aldırış etmedim.
''Sizi gördüğüme çok sevindim.'' dedi geri çekilirken Yugyeom.
Ona ''Biz de seni.'' demek isterdim ama yalan söylemek istemiyordum.
''Hadi içeri geçelim.''
Hoseok kolunu Taehyung'un omzuna attı. Bunlar ne zaman bu kadar yakınlaşmıştı?
Eve girdiğimde sıcak hava içimi titretmişti.
''Güzel, değil mi? Gerçek bir ev!''
Zaten bir evdi?
''Daha önce hiç evim olmamıştı. Bilirsin, yetimhaneler de pek sıcak olmuyor.''
Neden böyle söylediğini anladığımda kendime kızmıştım. Bu kadar acımasız olamazdım.
''Ah, bilmenin imkanı yok.'' dedi kendi kendime.
Salona geçip koltuklardan birine oturdum. Yugyeom içeçek bir şeyler getirmek için mutfağa gitmişti.
''Anlatmak istediğin bir şey var mı?''
Hoseok elini Taehyung'un bacağından çekip hafifçe doğrulduğunda ''Namjoon'u seçtik.'' dedi.
''Kendimizle savaş başlattık.''
''Namjoon ne istiyor?''
''Eşitlik.'' dedi Yugyeom elindeki fincanı bana uzatırken.
''Sana içilebilecek bir şey ikram edebildiğim için mutluyum.''
O an Yugyeom gözüme fazla sevilesi gelmişti. Böyle birinin Jungkook'la işi neydi?
''Teşekkür ederim.'' dedim fincanı alırken.
''Diğerleri ne istiyor?''
Taehyung'un sesi heyecanlı çıkmıştı.
''İnsanları yok etmek.''
Ah.
''Saldırgan arkadaşınız burada olmadığına göre, o da insanların yok edilmesini istiyor herhalde?''
Bu ihtimali düşünmemiştim. Düşünmek de istemiyordum.
''Yoongi'nin hangi tarafta olduğunu bilmiyorum açıkcası.''
''Bu sana bağlı, Jimin.''
Bir an Jimin'le Yugyeom'u shipledim. ㅋㅋㅋ