Gözlerimi açtığımda kanlanmış gözlerle karşılaştım. Öylece bana bakıyordu. İsmini söylediğimde gevşemiş olan parmakları hala boynumdaydı. Beni tanımamış olabilir miydi? Bu mümkün değildi ki.Gözünden bir damla yaş aktığında dudaklarımı dudaklarına yaklaştırdım. Yavaşça çatlamış dudaklarını emmeye başladım. Ne karşılık veriyordu ne de geri çekilmişti.
Parmakları sıkılaşıp tırnakları boğazıma batmaya başladığında geri çekilmek zorunda kalmıştım sonunda.
''Agh!''
Ellerimi bileğine atıp onu durdurmaya çalışsam da başarılı olamamıştım.
''L-Lütfen, Yoongi-''
Ve durdu.
Kafasını yana eğip bana bakmaya başladı. Beni hatırlamaya mı çalışıyordu yoksa sadece inceliyor muydu, emin değildim.
Ve bu görüntü bana onu ilk gördüğüm günü hatırlatmıştı. O gün de tıpkı şu anki gibi ellerimize bakmıştı. Yüzü yüzüme yaklaştığında kalp atışlarım duyulabilecek derecede hızlı atmaya başlamıştı.''N-Neden b-uradasın?''
''Ben... Ben senin için geldim.''
Loş ışıkta zar zor görebildiğim yüzü hiç de iyi durumda değildi. Cildi kurumuş ve çatlamış gibiydi ya da yumruk yemişti. İkinci ihtimal pek olası değildi çünkü ona o istemediği sürece birinin yaklaşabileceğini sanmıyordum.
''N-Neden?''
Bunun cevabı açık değil miydi?
Boştaki elimi ensesine götürdüğümde vücudunun kasıldığını hissettim. Hafifçe yüzünü kendime yaklaştırdım. Ve bu sefer ilk hamleyi yapan o olmuştu. Böyle bir durumdayken onunla öpüşmek doğru muydu bilmiyorum ama ikimizin de buna ihtiyacı olduğu kesindi. Birbirimizi hissetmeye ihtiyacımız vardı.
Ve benim onun iyi olmasına ihtiyacım vardı.
Geri çekildiğinde gözleri normale dönmüşe ve sakinleşmişe benziyordu.
Ama boynumdaki elleri tekrar sıkılaştığında yanıldığımı fark ettim.
''H-yung! Nefes-''
Geri çekildikten sonra beni kendine çekti. Sertçe duvara yapıştırdığında tüm kemiklerimin kırıldığını hissetmiştim bir an. Acıyla bağırdım. Dışarıdan Taehyung'un sesini duyabiliyordum. İçeri girmeye çalışıyordu sanırım.
Elini boynumdan çekmesiyle yere yığıldım. Ellerimi boğazıma sarıp nefes almaya çalışıyordum ama yapamıyordum. Boğulacağımı sanmıştım arkamda hissettiğim soğuk bedenle.
Yoongi beni doğrulttuğunda karşı koymadım. Karşı koymaya çalışsam da elime bir şey geçmeyecekti, biliyordum.
''N-Nefes al.'' dedi çatlak sesiyle.
Ellerinden birini karnıma doladı, sırtımın göğsüne yaslanmasını sağlamıştı.
''L-Lütfen...''
Nefesini ensemde hissediyordum ve ilk defa onun yakınlığı beni korkutuyordu. Sevdiğim kişiden korkmam normal miydi?
''Ağlama.''
Yoongi söylemeseydi ağladığımı fark etmeyecektim bile.
Ensemden başlayıp saçlarıma doğru öpücükler kondurmaya başlamıştı. Nasıl öfke dolu biriyken bir anda sakinleşmişti?
''Jimin! Tanrım! İyi misin?''
Taehyung bağırışlarının arasında kapıyı yumrukluyordu. Kapıyı açamıyordu galiba ve bunun nedeninin arkamdaki beden olduğu gayet açıktı.
Yoongi dudaklarını tenime sürterek ''Jimin.'' dediğinde vücudumun yanmaya başladığını hissettim. Aynı anda birden fazla hissi yaşıyordum. Ve şu an hangisinin ağır bastığını ve neyin doğru olduğunu bilmiyordum.
''Sana ihtiyacım var.''
Elimi karnımdaki elin üzerine koyup ona doğru döndüm. Gözleri farklı bir kızarıklıktaydı. Ve yanakları ıslaktı. Hüzünlü çıkan sesinden cesaret alarak yanaklarını öptüm. Dudakları kıvrılmıştı hafifçe. Ve hayatımda ilk defa bu kadar rahatladığımı fark ettim.
''Sana ihtiyacım var.'' dedi tekrar bedenimi kendisine doğru çevirirken.
''Hücrelerim birer birer yok olurken ihtiyacım olan tek şey sensin.''
Sınavlarım başlayacağı için buralardan uzaklaşmaya karar vermiştim ama sonra aklıma son bölüm geldi. Bölüm atıp öyle gideyim dedim. ㅋㅋㅋ
Ve güldüğüme bakmayın, yazarken sona doğru bir tuhaf oldum. Umarım hoşunuza giden bir bölüm olmuştur. Gelecek bölümde görüşmek üzere!