Giriş

9.8K 176 39
                                    

Herkese merhaba! Asırlar süren aradan sonra yeni bir hikaye yayınlamaya karar verdim. Eski hikayeme ne yapacağıma karar vermedim ama biraz bundan bahsetmek istiyorum. Türk dizisi izlemem ama Atatürk olması diziyi izlememe sebepti. Sonra Hilal ve Leon arasında olan şiir gibi hikaye, çekim beni bu hikayeyi yazmaya itti. Keyifli okumalar!









Yatağımın yanında duran komidindeki resme bakarken kapı alacaklı gibi vurulmaya başladı. Evin küçük kızı olduğum için kapıya bakma görevim olduğunda kimse istifini bozmamıştı. Kapı ise hâlâ aynı şiddetle vurmaya devam ediyordu. Kitap ve benim aramdaki bağı kopartacak önemli bir mesele olmasını temenni ederek kapıyı açtım. O kadar tanıdık ve bir o kadar da yabancı bir çift mavi göz beni buldu.

-Baba?

Babam 7 yıl önce ölmüştü. En azından, biz öyle biliyorduk. Gözüm üzerindeki formaya ilişti. Ve o an, gerçekten ölmüş olmasını yeğledim.

-Hilal, kızım gelen kimmiş?

Annemin ayak sesleri duyuldu. Kapıya ulaştığında gördüğü manzara karşısında durumu benden farksızdı.

-Cevdet?

Babamsa adeta bizi itercesine içeri girdi. Babaannem ise herkesin cevabını duymaya korktuğu soruyu sordu:

-Cevdet, oğlum, bu üzerindekiler de nedir?

-Oğlun artık şerefli bir milletin şanlı ordusunda bir askerdir anam.

-Şeref anlayışınız orduyu,vatanı, milleti satmak mı oluyor Yüzbaşı Cevdet?

-Hilal!

Annemin öldürücü bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum.

-Yavrum, Hilal'im baban artık yüzbaşı değil, albay Cevdet.

-Bir rütbe uğruna mı bunca şeyler öyleyse?

Öfkemi yenemiyor sesim yükseldikçe yükseliyordu. Buna karşın babam benimle alay edercesine, aynı sinir bozucu ve alaycı ses tonu ile konuşmaya devam ediyordu.

-Hilal çabuk odana!

O sırada Yıldız içeri girdi ve sanki her şey normal gibi babama sarıldı.

-Babacım hoş geldiniz.

Bense bu görüntüleri daha fazla kaldıramayıp odama döndüm. Eskiden babam yokken bile daha fazla vardı. Taptığım, âşık  olduğum babamın bu olmadığına ismim gibi emindim. Odanın kapısı açıldı ve içeri Yıldız ve sevgili babam(!) girdi.

-Hilal hadi hazırlan Yunan konağına taşınıyormuşuz.

Sevinçle ellerini çırptı.

-Siz aklınızı mı kaçırdınız? Ölsem gelmem ben o eve!

Babam yatağımın baş ucuna oturdu.

-Öyle deme kızım senin vatanın artık onlar.

Hâlâ benimle aynı sinir bozucu tonda konuşuyordu.

-Hem akşam balo var şanlı işgalimizi kutlayacağız.

-Şanlı işgalmiş!

-Kızım hadi itiraz etme eşyalarını topla.

Surat ifadesinin aksine sesi sertleşmişti. Bu durumda itiraz edemezdim. İstemeye istemeye kalktım ve eşyalarımı toplamaya başladım. Kapının önünde babamın bizim için tuttuğu fayton vardı. Kimse konuşmuyordu. Bunların sadece bir rüya olmasını diliyordum. Annemin, babaannemin yüzünü inceledim benden farksız değillerdi. Yıldız ise istikbalinin kurtulduğu düşüncesi ile sevinçle etrafa bakıyordu. Yunan konağının önüne vardığımızda ise tüm Yunan işgalinin kahramanları (!) ve sevgili ailesi(!) bizi kapıda bekliyorlardı. Generale baktım. Gayet mutlu gözüküyordu. Eşi Kirya Veronika ise halinden pek memnun durmuyordu. Gözlerimi oğullarına çevirmemle her yanımı titreme alması bir oldu. Karşımda duran hayal değil gerçekti. Karşımda duran öz ağabeyim kadar sevdiğim ağabeyim,Hasan Tahsin, in katili Teğmen Leon'du.

Vatanım SensinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin