Ponçik ve sadık okuyucularıma çok teşekkür ediyorum. :) Gerçekten güzel mesajlar geliyor ve gerçekten çok mutlu oluyorum. Yorum yapan, mesaj atan, oy veren herkese ama herkese çok teşekkür ediyorum iyi ki varsınız...
Ellerimi saçlarına geçirdim ve başımı yatağın başlığına koyarak uykuya daldım.
***
Ertesi sabah uyandığımda bu kadar yakın olmamanız gerektiğine karar verdim. Her ne kadar şu anki yakınlığımızın yanlış olduğunu bilsem de görünmez bir ip ile beni kendine çekiyor. Bu ipi kesmeliydim. Nasıl olacağı hakkında bir fikrim yoktu ama kesmeliydim. Annem, babam yüzünden ne haldeydi. Eğer Leon ile... Bu düşüncelere şimdilik son verdim. Leon ve ben çok uzak şeylerdi. Aslında uzak değil olmaması gerek şeyler. Hem Yıldız'a ne dediysem aynısı bana da geçerliydi. Daha düne kadar nefret ettiğim insan için neler düşünüyordum ben? Böyle bir şey olmamalı. Hem Leon'un çevresinde çok fazla güzel kızlar var buna ablam da dahil. Neden bana baksın ki? Beynim kalkıp kısıtlı olan yiyecekler ile bir kahvaltı hazırlamayı, kalbim ise Leon'un baş ucunda kalmayı istiyordu. Ne zaman -gerçek anlamda- kalbimi dinledim? Bir insanı sevmeyi denedim? Aşık olmak istedim? Ya da aşk hakkında bir şeyler yazdım? İnsan fikir sahibi olmadığı bir şey hakkında yazı yazabilir mi ki? Peki fikir sahibi olmalı mıyım? Eğer olmalıysam bu kişi Leon mu? Şimdilik Leon ve benim saçma olduğuma karar vererek Leon'u uyandırdım. Çünkü aklımda çok fazla soru işareti vardı.-Hilal?
-Günaydın.
Doğruldu.
-Leon, ben bir şeyi merak ediyorum.
Söyle der gibi baktı.
-Bundan sonra ne olacak? Yani hayatımı kurtardın, hayatta kalmamı sağladın ama sonsuza kadar burada mı kalacağız? Buradaki erzak bitmeyecek mi?
-Erzak getirecek biri var ama ne kadar süre daha burada kalacağımız hakkında bir fikrim yok.
Bir şey demedim. Şimdilik hayatta kalmak daha önemliydi. Kalkıp ufak bir kahvaltı hazırladım.
-Leon, ben ufak bir şeyler hazırladım eğer yemek istersen yani şahsen ben baya acıktım da.
Gülümsedi, kalkıp karşımdaki sandalyeyi çekti. Konuşmadan yemek yiyorduk. Belki de ikimiz de gelecekte ne olacağını düşünüyorduk.
-Baban seni affeder mi?
-Zannetmiyorum.
-A-ma o zaman sana ne olacak?
Başını önüne eğdi.
-Önemi yok.
-Ne demek önemi yok?
-Yok işte Hilal.
-Annen belki babanı ikna eder.
-Babama ihtiyacım yok. O, benim hayatımı karartı. Ben onsuz daha mutlu olurum. Sen babanla aynı evde yaşamaktansa onsuz yaşamayı tercih edersin ya.
Kafamı salladım. Her sözü beni daha da etkiliyordu. O sırada kapı çaldı. Korkuyla Leon'a baktım. Normal bir evde kapı çalması normaldi ama şu an içinde bulunduğumuz durumun hiç normal bir tarafı yoktu. Leon elini silahına koydu. Son kez bana baktı ve kapıya ilerledi.
-Kim o?
-Benim oğlum Leon, aç şu kapıyı.
Demek bir diğer ortak Ali Kemal'di. Erzak getirmiş olmalıydı.
-Ağabey.
Koşup ona sarıldım.
-Hilal sen iyisin değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatanım Sensin
Fiksi PenggemarVatan âşığı Hilal ve işgalci Yunan askeri Leon. Vatan mı aşk mı? Ya vatanı bir Yunan'ın kalbindeyse? "Hilal, Leon'un kulağına fısıldadı: Benim vatanım sensin. Leon'un vatanı zaten Smyrina idi." Diziyle paralel ve bağımsız.