Ben anlamıyorum fragman neden bu kadar bekletiliyor? Gerçi sonra beklediğimize değiyor ama bu kadar beklemenin manası yok. Neyse umarım fragman yakında gelir. Herkese keyifli okumalar...
Hilal'i az önce görmüştüm ama içimde bitmeyen bir özlem vardı. Belki de bu özlem asla kavuşamayacağımızı hissettiğimden kaynaklanan bir özledim. Hayır, Hilal'e söz verdim. Biz kavuşacağız.
***
Hilal'in Ağzından,
Vatan işgal olunalı aylar olmuştu. Sadece Anadolu'da direniş vardı. İzmir'e ne zaman gelecekti bu direniş ateşi? Halk, arada sırada Halit İkbal'in, yani benim, yazdığı yazılarla içindeki öfkesini bir nebze olsun kusuyor daha sonra hiçbir şey olmamış gibi devam ediyordu. Bugün Mehmet gelecekti hastaneye. Halit İkbal'den yazı verecektim onlara. Benim dışımda kimse benim Halit İkbal olduğumu bilmiyordu. Kapıdan içeri annemin girmesiyle hastaneye gitme vaktinin geldiğini anlamıştım.
-Anne bugün İzmir her zamankinden daha bir güzel değil mi?
-Dün kahrından ölen Hilal bugün İzmir'in güzelliğini mı konuşuyor?
-Anne!
-Latife ediyorum boncuğum sen hep gül emi?
Gülümsedim. Sahi Leon ile barıştıktan sonra her şey daha bir güzel gözüküyordu gözüme. İzmir'in sıcağında her şey daha bir parlak daha bir canlıydı. Hastaneye girdiğimde beni bekleyen Mehmet'i gördüm. Elimdeki kağıtları aldı. Tam gidecekken geri döndü.
-Nasıl gidiyor o katillerle aynı evde yaşamak?
-Buna zorunlu olduğumu bilmene rağmen neden böyle yapıyorsun?
-Sen hiçbir şeye boyun eğmezdin. İstemezsen o evde de kalmamanın yolunu bulursun elbet. Belki ağabeyimin katili çelmiştir aklını. Bana kendini savunma Hilal.
Bunları söyledikten sonra elindeki kağıtları uçuşturarak gitti. Haklıydı aslında. Eğer gerçekten o konakta kalmak istemesem bir yolunu bulurdum. Lâkin orada Leon vardı. Ben onu bırakmam. Hem Leon'u sevmem vatan haini olduğumun göstergesi değildi, olamazdı. Tamam o general ile aynı evde yaşamayı bende istemiyordum ama Kirya Veronica ile Leon'u bunun için suçlayamazdık. Bu hayatı onlar seçmemişti. Mehmet ile konuştuktan sonra İzmir tekrar işgal havasına bürünmüştü, o kasvet tekrardan geri gelmişti. Mehmet ile konuşmayacaktım bir daha. Leon'u sevmediği için değil. Hayatın ne kadar kötü olduğunu hatırlatıyordu. Oysaki, Leon'un yanında öyle miydi? Tüm kötülükleri unutturuyordu. Leon'u hatırlayınca gülümsedim.
-Ne o hemşire neden boşluğa bakarak gülüyorsunuz?
Arkamı döndüğümde bana gülerek bakan Leon'u gördüm. İşte şimdi İzmir tekrardan sabahki parlak havasına bürünmüştü.
-Belki gözleri kahverenginin en güzel tonu olan bir teğmeni düşünüyordur? Olamaz mı?
-Olur elbet. Hem pekte güzel olur.
-Hayırdır teğmen neden geldiniz buraya?
-Bu oyunu hiç sevmiyorum ama oynamak zorundayız.
-Maalesef teğmen. Neden geldiğinizi buyurur musunuz?
Kulağıma doğru eğildi:
-Bir neden yok aslında. Sabah seni göremedim ya işte o yüzden.
Koridorun başında annemi görünce yavaşça onu ittirdim. Fısıldadım:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatanım Sensin
FanfictionVatan âşığı Hilal ve işgalci Yunan askeri Leon. Vatan mı aşk mı? Ya vatanı bir Yunan'ın kalbindeyse? "Hilal, Leon'un kulağına fısıldadı: Benim vatanım sensin. Leon'un vatanı zaten Smyrina idi." Diziyle paralel ve bağımsız.