Bölüm 34

1K 47 3
                                    

Herkese merhaba! Bölüm gelmedi ne zamandır, ama gerçekten hiç vaktim olmadı. Biliyorsunuz çarşamba perşembe önemli bir sınavım var. (Evet TEOG aslında pek yaşımı söyleme taraftarı değildim ama o kadar çok bahsetmişim ki herkes anladı. Ayrıca başarılar dileyen herkese de çok çok teşekkür ediyorum.) Ama sınavdan sonra kurtuluş günüm olduğu için artık bölüm yayınlayabilirim. Bölüme gelirsek bağırın Vatanım Sensin geri döndü diye! Boran sen nasıl bir oyuncusun ciğer bırakmadın. Sahne kalp ben en efsane HiLeon sahnelerinden oldu. Senaryodaki boşluklar giderildi. (Bir de YAŞA MUSTAFA KEMAL PAŞA, Ata'mızın adını duymak ne güzel) Neyse uzatmadan keyifli okumlar...



Ona bir yol bulacağımı söylemiştim. Topraktan da olsa o yolu yapacaktım lakin çok geç kalmıştım çünkü ben çoktan toprak olmuştum.

***

-Neden söz verdin o zaman Leon? Neden bulacağım dedin? Bana daha çok acı çektirmek için mi!

Kendimi ondan biraz uzaklaştırmak zorunda kaldım. Gözlerinde kızgınlık vardı ve sanki tüm bu olanlara isyan ediyor gibiydi. Bense, bir şey yapamadan sadece onu izliyordum.

-Leon neden?

Sesi o kadar cılız ve çaresiz çıktı ki yerin dibine girdim. Onu bu kadar üzmeye hakkım yoktu. Ben yıllardır üzülüyordum lakin onun küçük ve narin bedeni bunu taşıyamazdı. Zaten omuzlarında çok fazla yük ve acı vardı. Bir de üstüne ben ekleniyordum. Daha fazla ayakta duramayıp yere çöktüm.

-Hilal lütfen otur şuraya bak ne haldeyim görmüyor musun?

-Sen gitmiyor musun gitsene Leon ne bekliyorsun!

Sesi git gide yükseliyordu. İsyan ediyordu tüm bu yaşadıklarına. Ben de tekrar ayağa kalktım ona doğru birkaç adım attım ve aramızdaki mesafeyi en aza indirdim.

-Neyi bekliyorum biliyor musun? Tüm hayatım boyunca tanımadan seni beklemişim ben ve şimdi de bekliyorum. Daha ne olabilir diyorum ve her defasında daha da kötüsü oluyor. En çok da canımı senle ilgili olan kısım acıtıyor. Senin için hiçbir şey yapamamak. Sen her defasında öldüğünü söylerken, buradan tekrar tekrar gitmek...

Gözlerim doldu. Göremiyordu tek gayem hayatta kalmasıydı. Hayatta kalmasına bile yardım etmeme izin vermiyordu. Onu kendime çektim ve uzun uzun sarıldım. Ne zordu onunla olmayı tattıktan sonra onsuz bir an yaşamak...

Kulağıma fısıldadı:

-Ağlama Leon eğer beni biraz daha üzmek istemiyorsan ağlama.

Ellerimle belini kavradım. Yüce Tanrı'm ne olur zaman şu an dursa! Hilal yavaşça geri çekildiğinde Güneş son ışıklarını da topluyordu Ege'de. Ayrılık vakti, hüzün vakti gelmişti işte. İşte hayat şimdi tekrardan bitiyordu. Hilal de benim düşündüklerimi düşünüyor olmalı ki, hıçkırmaya başladı. Ağlamak istemiyordu lakin ağlamasına engel olamıyordu. Ben de ağlamaya başladım.

-Hilal...

Zar zor konuştu:

-Efendim Leon?

-Bak demiştim gidiyorum ama geleceğim şimdi de gidiyorum ama geleceğim.

Son bir kez sarıldım ve gitmeye hazırlandım. Ellerimden tuttu ve acı bir çığlık attı:

-Leon!

***
Gözlerimi araladığımda endişe ile bana bakan Hilal'i gördüm. Ne olmuştu da ben hastanedeydim?

-Leon çok şükür uyandın.

Vatanım SensinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin