Herkese merhaba! Şu an elimde yaklaşık üç dört bölüm daha var ve yayınlamak için sabırsızlanıyorum. 12.bölüm fragmanı efsane ama bence vurulan Leon değil. Yalnız KanalD ya da Vatanım Sensin,tam olarak hatırlamıyorum, bir tweet atmıştı: Hilal'i kurtarmak için yola çıkan Leon, Eşref Paşa'nın eline düşüyor diye. Cümleye dikkat Hilal'i kurtarmak için yola çıkan Leon yani bence bir an önce 2.fragmanı vermeliler. Bu arada bölüm azıcık kısa oldu galiba ama okuma sayıları iyi olursa harika bölümler sizi bekliyor. Keyifli okumalar!
Vatan haini babamın dediğini yapmak zorunda olmamalıydık.
***
Bütün gece buradan çıkmak için babamı ikna etmenin yollarını düşündüm. Babam inatçıdır. Ama unutmamalıyız ki bende ona çektim. Sabah olduğunda ise erkenden hazırlandım ve ev halkının uyanmasını bekledim. Annem her zamankinden daha geç uyanmıştı.
-Anne bir sorun mu var?
-Yok kızım, bu sabah kahvaltı yapmadan direk hastaneye gideceğiz. Koş ablanı uyandır.
Koşarak merdivenlerden yukarı çıktım.
-Günaydın küçük hanım. Akşam ki cesaretinizi kutlarım doğrusu.
Teğmen Leon'un sesi ile ona döndüm. Yüzünde alaylı bir ifade yerine gayet ciddi duran bir hali vardı. Etkilenmişe benziyordu. Sonra aklıma kendi babasına karşı çıkamadığı aklıma geldi. Buz gibi bir ses tonu ile:
-Teşekkür ederim teğmen size de günaydın.
-Dmitri ile ne güzel anlaşıyorsunuz.
Sinirim bozulmuştu. Ben Dmitri'ye sadece onu gıcık etmek için iyi davranmıştım. Lakin dönüp dolaşıp beni buldu.
-Şu ana kadar bana bir zararını görmedim.
-Ülkeni işgale gelmesinden başka değil mi?
Bu sefer o kazanmıştı.
-Kesinlikle.
Arkamı döndüm ve Yıldız'ı uyandırmak için odaya girdim.
-Ablaaa hadi uyan!
-Gün aymıyor benim için Hilal!
-Abla hadi kahvaltı yapmadan gideceğiz.
-Leon'u gördün mü?
-Yakında sözleniyorsun hâlâ Leon derdindesin hadi kalk seni aşağıda bekliyoruz.
Hızlıca odadan çıktım. Şu Teğmen Leon, Yıldız'ın aklını çelmişti. Tamam Leon gayet yakışıklı hoş biri ama, Yunan. Daha da kötüsü Hasan Tahsin'in katili. Yavaş yavaş merdivenlerden indim. Yıldız da gelince faytona bindik ve hastanenin yolunu tuttuk. Faytondan indikten sonra gazete satan bir çocuk gördüm. Elindeki gazeteden aldım ve okumaya başladım. Anadolu'ya gönderilecek olan cephane İzmir'de tutuluyordu. Bir şeyler yapmamız gerekiyordu ama ne? O toplar oradan çıkarsa biterdik. Ne diyeceklerini umursamadan matbaaya gittim. Mehmet dahil herkes oradaydı. Mehmet'in sert ses tonunu işittim:
-Dikkatli geldin mi?!
Ona cevap vermeden direk konuya girdim:
-O cephaneler oradan çıkmamalı.
-Onun biz de farkındayız Hilal. Fikirlerin bittiyse gidebilirsin.
Yıkılmıştım.
-Mehmet o evde kalmam benim suçum değil! Beni neden anlamıyorsunuz?
-Kalma o zaman Hilal. Ağabeyin ne güzel kalmıyor.
-Meyhanede mi yatayım Mehmet?
-O evde kalıyor olabilirim ama Yunanlardan değilim!
-Hilal ne yapacaksın biliyor musun? Ekmeğini yediğin yere ihanet etmeyeceksin!
-Ben sana derdimi anlatamıyorum galiba ben orada yaşamaktan memnun değilim!
-Ağabeyimin katili ile aynı evde yaşadığın sürece buraya gelme. Yalnız al şunları hastanede dağıt.
Bana uzattığı kağıtları aldım ve hızlıca odadan çıktım. Sanki benim suçumdu. İzmir'in işgali, babamın vatan haini olması her şey ama her şey benim suçum zaten. Hastaneye gidip bana verilen bildiriyi dağıttım. Akşam bende gidecektim oraya.
***
Beklediğimden daha iyi bir kalabalık vardı orada. En ön sırada durmuş cephaneliğe bakıyordum. O sırada Leon geldi:
-Dağılın yoksa ateş açacağım!
Gözü bana ilişti.
-Dağılın dedim!
Bunu bana bakarak söylemişti.
-Ateş açacağım.
Bir adım öne yaklaştım:
-Beni de öldürecek misiniz teğmen? Albay Cevdet'in kızını?
-Asker, küçük hanımı alın konağa kadar eşlik edin!
-Ben hiç bir yere gitmiyorum. Hiçbir kuvvet beni buradan ayrılmaya zorlayamaz!
Kollarımı askerlerden kurtardım. O sırada babam geldi. Esip gürledi. Onu tanıyamıyorum. Bir dakika müddet varmış yoksa ateş açacakmış! Bir dakika dolduktan sonra annem geldi.
-Azize, Hilal'i de al gidin!
-Hiçbir yere gitmiyoruz Cevdet!
Aslan annem benim. Leon babama döndü ve bir şeyler konuştular. Askerler ileri gidecekti. Başta havaya ateş açtılar. Sonra birden ayaklarımın yerden kesildiğini hissettim:
-Bırak beni!
Kim olduğunu bilmediğim kişinin sırtına defalarca yumruk attım. En sonunda yoruldum.
-Heh şöyle küçük hanım eğer biraz daha zorluk çıkarırsanız konağa kadar sizi sırtımda taşırım.
Çaresizce sustum. Annemi ve beni faytona bindirdi. Kimse konuşmuyordu. Konağa geldiğimizde inmeme yardım etmek için elini uzattı. Elini tuttum ve ittirdim. Böyle bir hareket beklemiyordu.
***
Akşam yemekten sonra ortada ne annem görünüyordu ne de babam. Sonra birden büyük bir patlama sesi duyuldu ve gökyüzünü alev topu sardı. Herkes girişte toplanmıştı. General Vasilli apar topar evden çıktı. Kirya Veronika konuştu:-Bu patlamayı yapanlar bedelini ödeyecekler.
Dayanamıyorum:
-Asıl bedel ödeyecek olanlar sizlersiniz Veronika Hanım! Bu topraklardan gideceksiniz.
Yaklaştı ve okkalı bir tokat attı:
-Sizde benimle böyle konuşmamayı öğreneceksiniz küçük hanım.
Canım yanıyordu. Ağladığımı belli etmeyerek hemen odama çıktım.
***
Ne babam ne General Vasilli ne de Teğmen Leon ortalarda görünüyordu. Ablamla faytona binmiş eve giderken Mehmet'i gördüm. Çok tedirgin bir yere gidiyordu. Yıldız'ın söylediklerine aldırış etmeden faytondan indim ve onu takip etmeye başladım. Issız bir eve gelince ortaya çıktım:-Mehmet ne işler karıştırıyorsun burada!
-Hilal senin ne işin var burada? Hemen git buradan!
Sinirle masayı devirdi ve cephaneliğin bulunduğu yerin krokisi ve patlayıcı çıktı.
-Mehmet sen ne işler karıştırıyorsun bu tuzak!
Hemen dışarı çıkacaktık ki, çok geç olmuştu. Başlarında Leon, bir grup Yunan askeri bize silahlarını doğrultmuştu:
-Hilal?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatanım Sensin
FanficVatan âşığı Hilal ve işgalci Yunan askeri Leon. Vatan mı aşk mı? Ya vatanı bir Yunan'ın kalbindeyse? "Hilal, Leon'un kulağına fısıldadı: Benim vatanım sensin. Leon'un vatanı zaten Smyrina idi." Diziyle paralel ve bağımsız.