I. Benzin İstasyonu

114 6 2
                                    

Saat sabahın 7:30'unda odamın kapısına sert bir şekilde vurulmasıyla uyandım, gelen en yakın arkadaşım Sinem'di. Kapıyı açtığım an daha uyanamamış halime sırıtarak bakan, bugün yola çıkacağımız kamp için çok heyecanlı olan arkadaşımı görmek beni az da olsa mutlu etti.

"Hemen hazırlan Arya. Kamp için yola koyulmamız lazım. Biliyorsun abim bekletilmeyi hiç sevmez" dedi ve tüm dişlerini görebildiğim bir şekilde bana sırıttı. Bu gülüşün anlamını biliyordum. Sinem onun abisinden hoşlandığımı biliyordu, muhtemelen kendisi de.

"Tamam hazırlanıyorum biraz bekle o sırada Anıl'dan arabanın anahtarlarını almanın bir yolunu bul" dedim. Sinem bu konuda gayet rahattı.

"Hallettim bile. Biz ayrı arabayla, Anıl da başka arabayla gelecek ama ilk olarak hazırlandıktan sonra bir benzin istasyonuna girelim hem atıştıracak bir şeyler de alırız" dedi. Anılla aynı arabada olmayacak olmam cidden harika bir şey çünkü bana kardeşiymiş gibi davranmasına katlanamıyordum. Herşey bitip, evden çıktığımızda Sinem arabanın anahtarlarını bana fırlattı ve benzin istasyonuna doğru yola çıktık. Bu sırada size Sinem ile arkadaşlığımdan bahsetmeliyim sanırım. Sinem ile benim arkadaşlığım aslında çok garip. Herkes aramızdan su geçmediğini düşünse bile Sinem'in benim onu sevdiğim kadar beni sevmediğini düşünüyorum. Yaptığım her şeye bir yorum yapar ve beni Anıla olan hislerimle tehdit ederdi. Ben daha rahat bir tiptim o ise 3 saatlik bir makyaj süresi bile olurdu. Zenginlerdi ve aşırı şımarıktı. Bu kampı ben çok istemiştim. İlk başta buna çok karşı çıksa da, beni reddetmedi. Şuan halinden ne kadar memnun gözükse bile inanmıyordum doğrusu.

Benzin istasyonuna geldik ve Sinem arabada kalmayı tercih etti. Etrafıma bakındığımda Anıl'ı arabasına yaslanmış bir şekilde gördüm, uzaktan gülümseyip içeriye girdim.

Biraz arabada yiyebileceğimiz birşeyler aldım tam o sırada sakarlığımı konuşturup 2-3 kutu oreo düşürdüm yerden toparlamaya çalışırken o sırada birine çarpmayıda ihmal etmedim kafamı kaldırdığımda yaşları benim civarımda olan siyah saçları mavi gözleri olan nereden baksanız 1.85 boylarında bir çocukla göz göze geldim görünürde çok soğuk biri gibi gözüküyordu

"Çok özür dilerim görmedim" dedim ve hiç beklemediğim bir tepki verip güldü. Bu gülüş bir anda bana içten bir şekilde afallamama sebep oldu.

"Sorun değil. Şuradaki erkek arkadaşın mı bilmiyorum ama sanırım rahatsız oldu ve buraya geleceğini düşünüyorum. Alacaklarını alıp yanına gitmelisin" dedi ve ilk başta anlam veremedim. Bunu anlamış olacak ki kaşlarıyla işaret etti. Gösterdiği yere baktığımda dışarıdan kapıya doğru hızlı adımlarla ilerleyen Anıl'ı gördüm.

"Aslında arkadaşımın abisi erkek arkadaşım değil" çocuk çok dikkatimi çekmişti ve acele bir şekilde yine saçmaladım. "Burası çok küçük bir yer ve seni daha önce hiç görmedim yeni mi taşındın? Ben Arya, memnun oldum" bunun üstüne elimi uzattım. Güldü ve "Yolum düştü o kadar. Buralarda bir işim var, o yüzden bir süre burada kalmayı düşünüyorum. Memnun oldum ben Burak"

Tam o sırada Anıl'ı gördüm. Yanımıza yaklaştı, tam dibimizde bitti ve çok sinirli gözüküyordu.

"Arya al alacaklarını arabaya bin, sen kim oluyorsun? Seni daha önce buralarda hiç görmedim, bana kim olduğunu söyle". Daha önce Anıl'ı bu kadar stres altında ve sinirli bir şekilde görmemiştim. Burak çok rahat gözüküyordu. İlk bir şüphe ile ona baktı ve sırıttı. Anıl çok daha kısaydı ve bu durum dışardan bakılınca komikti.
Burak sakin bir şekilde "Burak" dedi ve ona omuz atıp çıkış kapısına ilerledi.

DolunayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin