XVIII. D&R

10 0 0
                                    


4 durak geçmişti ve iniyorduk, yol boyunca ikimizde konuşmamıştık yürüyen merdivenlere doğru ilerlerken mert tek başına önden ilerliyor bizde burakla yan yana gidiyorduk. Merdivene geldiğimizde mert'in hemen arkasındaydım ve burakta benim arkamdaydı ona döndüğümde

"Sıkıldım" dedim ve kolumu kenara yasladım Burak güldü ve "Köpeğinin adını neden fındık koyduğunu sormuşmuydum? senden bu kadar klasik bir isim beklemezdim açıkcası." gözünü benden çekip arkama dikti ve devam etti "Fakat şu an  önüne bakman gerek yoksa kapaklanıcaksın." dedi ve o an neden bahsettiğini anlamak için kafamı arkaya çevirdim ve yürüyen merdivenin sonuna gelmiştik ve mert bizi bir yere yaslanmış bekliyordu. Dengemi kaybedip yere kapaklanıcakken Burak kolumdan tutup düşmemi engelledi ve sağ salim yürüyen merdivenden inebildik. Mert'e doğru ilerlerken yüzüne baktığımda aptal bir sırıtış olduğunu gördüm ama takmadım. Kafamı Burak'a çevirdiğimde onunda başını eğmiş bana göstermemek için alttan sırıttığını gördüm. ama bir sorun vardı ve bunu unutmuştu. Kısaydım ve gayet rahat görüyordum. Hiç bozuntuya vermeden Merdivende sorduğu soruyu cevapladım

"Köpeğimin adını neden Fındık koyduğumu sormuştun. Ne bileyim aldığımızda bende çok küçüktüm o da Fındık kadardı diye herhalde." Burak güldü birşey demedi bende bunun üzerine devam ettim "o yaşta  köpeğimin adını Norberta mı koysaydım burak? Şahgaga yada Aragog ?" Bu son dediğime önümüzde olan ama konuştuğumuz herşeyi duyan mert bile arkasını dönüp güldü. Burak

"Onlar Hagridin evcil hayvanlarıydı değil mi?" dedi ben cevap vermeden Mert arkasını döndü ve alaycı bir şekilde güldü

"Yaaa evcil ejderha ve evcil örümcek diğeri zaten bir hipogrif." Bu dediğine hepimiz gülmüştük. Harry Potterdan bahsetmişken acaba hazır gelmişken sinemaya mı gitsek diye düşündüm fakat bunu yemekten sonra dile getirecektim. Bir iki tane daha yürüyen merdivenden geçtik ve en sonunda dışarı çıkmıştık. Biraz daha yürüdüğümüzde alışveriş merkezinin girişine gelmiştik. Dedektörlerden geçerken çantamı koymayı unuttuğumu fark ettim ve bir acele çantamı çıkarıp makineye fırlattım. Tam geçtiğimde kulaklarımı kanatıcak o sesi duydum. Telefonumu bırakmayı unutmuştum. Mert ve Burak benden önce geçmiş beni bekliyorlar sırıtıp bana bakıyorlardı. Güvenlik Görevlisi arkamdaki adamı durdurdu ve bu sefer telefonu bırakıp tekrar geçmemi rica etti. Bunun üstüne bende dediklerini yaptım ve çantamı bekledim. Benim saçmalamam yüzünden adam makineyi durdurmuştu. Burak ve Mert çantamı beklediğim yere makinenin yanına gelmiş bekliyorduk. Çok sürmedi makine tekrar hareketlendi ve çantamı aldım.

"İlk Yemek mi yesek?" Diye fikir attım ortaya. İkiside kafasını olur anlamında salladı ve yemek katına doğru ilerledik. Yemek katı en üst kattaydı ve yürüyen merdivenler o kadar alakasız yerdelerdi ki tüm katı dolaşmış oluyorduk. Neticede bende bir kızım ve ne olursa olsun içimde alışveriş yapmayı seven bir kız vardı. Her sevdiğim mağazayı görsem

"ya mert nolur biraz bakınalım, İndirimde mert. Burak bana yardım etsene !" gibi tepkiler veriyordum. En son yemek katın'ın bir alt katında diğer yürüyen merdivene ilerliyorduk ki o sırada cenneti gördüğümü düşünmeye başladım, D&R . Bu mağazaya bayılıyordum, resmen hastalığım vardı. İçeri girdiğimde çıkmak bilmiyordum, Çıkmak bilmediğim gibi birşey almadanda çıkmıyordum zaten. Ben daha tepki vermeden Mert nereye baktığımı gördü ve tam D&R 'a doğru adım atacakken ağzımı kapattı

"Burak çabuk kollarından tut havaya kaldır." dedi telaşla. Burak denileni yaptı ve bir kolumdan tuttu, Mertte diğer kolumdan tutmak için ağzımdaki elini çekti ve ikiside ayaklarımı yerden kesti.

"Girmezsem ağlarım. Lütfen Mert. Burak sendemi ya beni bebeklerimden ayırıyorsunuz, ya mert nolur bıraksan? ciddiyim  almam birşey söz." gibi laflarımla beyinlerinin etini yedim. Tabi ilk başta beni pek takmadılar ve yollarına devam ettiler. İnsanlar bize gülerek bakıyordu. En son ikisinide pes ettirdim ve Mert

"Beynim erimiş ve kulaklarımdan burnumdan akmış gibi hissediyorum arya. Tamam geri dönüyoruz. 15 Dakika duracağız ama en fazla haberin olsun." Dedi ve ikiside kolumu bıraktı, Sevinçten olduğum yerde zıpladım ve tüm kat boyunca koşturdum arkamdan Burak'ın

"Kızım beklesene!" diye bağırışlarını cevaplamıyor, duymazdan geliyordum. D&R'ın önüne geldiğimde nerede olduklarına bakmak için arkamı döndüm ve biraz arkamda olduklarını görünce hemen içeri daldım ve kitap reyonuna gittim Aksiyon/Bilimkurgu reyonuna gittiğimde kafamı mert ve burak'a çevirdiğimde konuşuyorlardı. En son mert burak'ın omzuna destek verircesine vurdu ve güldü, Daha sonra Mert Bilgisayar oyunlarının bulunduğu yere ilerledi ve burak'ta ilk başka gözü tüm etrafı gezdi ve beni gördüğünde olduğum tarafa doğru ilerledi.

BURAKTAN;

Mert'in bir anda dediği şeye anlam veremesemde dediğini yapmıştım, neden böyle yaptığımıza bir türlü anlam verememiştim sonra etrafıma biraz bakındığımda D&R'ı görmüştüm. Aryanın dediklerini umursamayıp ilerlemiştik. Daha sonra beynimizin etini yemişti ve Mert sızlanıp bırakmıştı. Bırakmamızla birlikte aniden D&R'a doğru fırladı, Gerçekten fırladı diyebiliriz çünkü ne olduğunu anlamıştım tek diyebildiğim "Beklesene kızım." olmuştu. Mert'e baktığımda güldüğünü gördüm ikimiz birlikte önce koşarak aryayı gözden kaybetmemeye çalıştık sonra aryayı gördüğümüzde hızımızı kestik ve yürümeye başladık.Mağazanın önüne geldiğinde durdu ve bize bakıp içeri daldı bizde hemen arkasından geçip girişte durduk, Mert bana döndü ve "Ben bilgisayar oyunlarına falan bakınacağım siz takılın öyle." sırıttı ve devam etti "Arya kitaplardan konuşmaya bayılır, Aslında D&Rdaki herşeye bayılır aklında bulunsun" Omzuma vurdu ve ilerledi, gittiğinde Aryayı bulmak için biraz etrafı inceledim, zaten kısaydı atom karınca gibiydi. Kitap kısımları sol tarafımda kalıyordu kafamı oraya çevirdiğimde Aryanın orda olduğunu ve gördüm ve göz göze geldik. Olduğu tarafa ilerlerken Mertin dedikleri aklımdan çıkmıyordu

"Arya kitaplardan konuşmaya bayılır, Aslında.. D&Rdaki herşeye bayılır."

ARYADAN;
Burak yanıma gelene kadar gözlerimi ondan ayırmamıştım. Nedenini bende bilmiyordum. Arkasını okumak için elime bir kitap almış tutuyordum. Burak geldiğinde kitaba  baktı

"Konusu nasıl?" dedi ve ben o sıra dalmış elimde kitap tuttuğumu unutmuştum. Kendime geldim ve

"Bilmiyorum okumadım daha şimdi okuyacaktım." Burak kitabın arkasını okudu, Okurken bir anda kaşlarını kaldırdı ve yarım bir gülüşle bana baktı

"Kafes'i okumadın mı? Bunu senden beklemezdim." dedi, anlamaz bir şekilde kitabın ön kapağını çevirdim ve kitabın adının Kafes olduğunu gördüm. Okumamıştım fakat ilgi çekici bir konusu varmış gibi gözükmüştü gözüme

"Hayır güzel mi?" diye cevapladım onu. Burak sahte bir hayal kırılığıyla elini kalbine götürdü ve suratına komik olduğunu düşündüğüm bir ifade takındı. Suratındaki o ifadenin resmini çekmek istemiştim, Ben ona kahkaha atarken tüm kızlar bize bakıyordu.

"Tamam tamam alıyorum bu kitabı." dedim ve diğer kısımlara doğru yavaş yavaş ilerliyor kitaplara bakıyor ve muhabbet ediyorduk. Tüm kızlar bize daha doğrusu çoğunlukla Burak'a hayran hayran bakıyorlardı daha sonrada yanında kısa boylu bir şey olduğunu fark edip bana sinirli bakışlar yolluyorlardı.

Bilimkurgu/Fantastik kısmındaki tüm kitaplara bakıp konuşmuştuk ve çok eğleniyordum. en keyifli olduğum anlardan biri olabilirdi. Bu sefer Aksiyon/Romantik kısmına ilerliyorduk ki O bölümde Geçen sene okulda tartıştığım Ceyda diye bir kızı görmemle durmam bir oldu. O da bizi görmüştü ve yakındık ilk başta diğer her kız gibi hayran hayran burak'a baktı daha sonra iğrenerek bana baktı ve bir hışım omzuma çarparak ilerledi. Burak bir gariplik olduğunu fark etmiş olacak ki

"Ne oldu?" diye sordu

"Bu alışveriş merkezinin en kötü yanı tüm okulumdaki insanlarla karşılaşmam ve hepsinin burda takılıyor olması." diye cevapladım onu.

DolunayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin