Burak gittiğinde bu sefer azarlanma sırası bendeydi. Anıl sinirli gözüküyordu. Elimdekileri aldı, beni de yanında sürükleyerek kasaya gitti ve aldıklarımızı ödedi. Tam çıkacakken Anıl "Her benzin istasyonunda erkek gördüğünde böyle tanışmaya hevesli misindir ?" diye sordu. Bu soruda açık bir şekilde alaycılık vardı ve bu beni sinirlendirmeye yetti. Anıla karşı ağzımı hiç açmayan bir kızdım ve kendimi tutamayıp "Yaptığın ve hayatın boyunca yapabileceğin en saçma şeyi yaptın kendini ne sanıyorsun okulda sevilebilirsin, tanınabilirsin, herkes senden korkuyor olabilir ama o çocuk bariz bir şekilde senden güçlüydü ve seni bu kadar iyi karşılaması bile şaşırtıcı bana hesap sorma ve bana karışma çünkü kardeşin değilim hiçbir şeyin değilim ben sadece küçük kız kardeşinin arkadaşıyım o kadar" diyip hemen elindekileri alıp arabanın arka koltuğuna fırlattım ve yola çıktık. Anıl Sinem'i arayıp daha sonra geleceğini bizim yola çıkıp hava kararmadan yazlık evlerinde olmamız gerektiğini havaların çok kötü bir hal alacağını ve dağa çıkamayabileceğimizi söyledi ve kapattı.
Yola çıkalı epey bir saat geçti ve Anıl'ın dediği gibi sağanak bir yağış başladı yolda bizden başka bir arabada yoktu ve telefonlarımız artık çekmiyordu ara sıra belki ama çoğu zaman hayır. Sinem yan koltukta uykuya dalmış ve habersizdi en son onu uyandırmam gerektiğine karar verdim ve uyandırdım oldukça sinirlendi.
"Bir yolu bulmayı bile beceremiyormusun ne var" diye tersledi açıkcası üzülmüştüm ama sorun değildi.
"Havalar daha da kötüleşti ve dağın tepesine çıktıkça artık gidemeyeceğimiz bir boyutta kar halini aldı ne yapmalıyız bir kaç dakikaya muhtemelen kar yüzünden araba işe yaramayacak" diyip kendimi savunmaya geçtim. Sinem kesinlikle kamplara uygun bir kız değildi ve onunla güzel bir anımız olması için bu kampı onların yazın gittikleri dağ evinde olmasını kabul etmiştim güzel bir doğum günü geçirmek istiyordum ve hala şımarıklık yapıyordu.
Aradan yarım saat geçti ve Sinem en sonunda Anıl'a ulaşabildi. "Anıl biz yolda kaldık kar çok kötü. Sıkıştık kaldık burda hiçkimseyi görmüyoruz" dedi. Anıl'ın ne dediğini duyamadığım için konuşmalarının bitmesini ve Sinem'in bana anlatmasını bekledim. Aradan 10 dakika geçti sinem telefonu kapattı ve bana dönüp "Abim yoldaymış fakat o da aynı şekilde gelemiyormuş. Bizim bir yere ayrılmamamızı sadece birilerini görürsek yardım istememiz gerektiğini söyledi" dedi. Buna sinirlendim çünkü onun gelmesi saatler alırdı ve benim arabada beklemeye niyetim yoktu. Arabadan çıktım ve Sinem'in arkamdan ne dediğini umursamayarak kapıyı sertçe kapayıp yürümeye başladım. Arkamdan bir ses duyunca Sinem'in de peşime takıldığını anladım. Yarım saat boyunca yürüdük ve Sinem daha fazla ne kadar yürüyebilirdi bilmiyordum. Çok uzak olmasa da çok yakında da olmayacak mesafede küçük bir kulübe gördüm ve olabilecek en hızlı adımlarla oraya doğru ilerledik. Kulübenin önüne geldiğimizde kalan tüm gücümle kapıya vurdum. İlk başta hiçbir şey olmasa da ikinci kez kapıya vurmak için elimi kaldırdığım an kapı açıldı ve karşımda Burak vardı. Afalladım ve belli ki oda şaşırmıştı.
-BURAK-
Karşımda benzin istasyonunda karşılaştığımız kız duruyordu. Beni görünce yüzü şaşkınlıktan normal şartlarda komik sayılacak bir ifadeye büründü. Ancak bende ne yapacağımı bilemedim. Burada olmamalıydı, buradan gitmeliydi ama onu kovamazdım. Tek diyebildiğim "Ne işin var burada?" oldu. Konuşmamla kendini biraz toparladı ama ne olursa olsun bu kız heyecanlanınca çok komik oluyordu. Hemen konuşmaya çalıştı. "Ben şey bahsettim mi hatırlamıyorum şey kamp yapmak için arkadaşım Sinem'in evlerine gidecektik ama biz yolda kaldık napabiliriz bilmiyorum arabadan çıkıp yürüdük ve kulübe görünce bir anda var gücümle koştum ama seni hiç beklemiyordum" dedi. Cidden kötü durumdalardı. Arkasındaki biraz daha dışarda dursa hipotermi geçiricekmiş gibi duruyordu ancak onları içeri almak ne kadar doğru olurdu bilmiyordum."Arabanız çok mu uzakta?" diye sordum. Her türlü adının Arya olduğunu hatırladığım kısa boylu, minik, kumral kızı reddedemezdim. Kız hemen konuştu bir saniye beklemedi "Evet yani uzak sayılır. Lütfen geri gidebilecek gibi bir hava yok. Sadece havalar biraz daha düzelene kadar dursak yeter". Onu reddedemezdim. Kapıyı girmeleri için açtım ve adını unuttuğum kız Arya'yı itip kendini hemen koltuğa attı. Bu kızı hiç sevmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dolunay
ChickLitHerşeyin nasıl bir anda bu kadar değiştiğini anlamadım. Tek istediğim doğum günümde arkadaşımın ve onun abisinin yazlık için gittikleri evde bir tatil, bir kamp yapmaktı. Herşeyin sonunda, günün sonunda herşey nasıl bu kadar değişti anlamadım.