ikimizde konuşmuyorduk orda karşı karşıya dikilmiş birbirimize bakıyorduk. Burak nefes nefeseydi Yalçın ise ortamızda sürünüyordu bakışlarımı ona çevirdiğimde zorlayarak yerdeki bıçağına uzanmaya çalıştığını görünce bıçağa tekme attım ve 3 gün sürünse yetişemeyeceği bir yere gitti.Tekrar burakla göz göze geldiğimde beni süzdüğünü gördüm bana gülümsedi ve
"şuan gözüme çok farklı gözüktün ufaklık" dedi. Haklıydı ne yaptığımı hatırlamıyordum ilk defa bu kadar sinirlenmiştim suratımda bir mimik bile yoktu dışardan gören biri bu öfkenin böyle bir kızdan geldiğini anlayamazdı. ama ben gerektiğinde çok sinirli olabilirdim şuan bıçakların hepsini mertin sırtına saplayıp çıkarmak o acıyla bağırırken videoya çekmek istiyordum ama yapamazdım her ne olursa olsun ben bu değildim, benim bir sınırım vardı.
"Artık burdan gidemezmiyiz? Fırtına yok birşey yok artık eve dönelim burak." onu bir daha ne zaman göreceğimi bilmiyordum ama şuan tek istediğim eve , beni merak eden ailemin olduğu yere dönmekti daha sonra burakla görüşecektim ve muhtemelen yeni arkadaşlar edinmeliydim sinem artık olmayacaktı hem üniversiteye gidecektim birşeyler yapmalıydım. Burak bana yaklaştı yerde sürünen mertin yüzüne tekme attı. Bir kolunu omzuma atıp yürümeye başladık o sırada burak elimi fark etti, tuttu ve
"Seninde bir sınırın varmış ufaklık sana minnettarım. Şuan ölmüştüm eğer sen olmasaydın." Birşey demedim sadece güldüm ve sinemi bıraktığım yerde sessizce ağlarken bulduk ona baktım ve beni görünce sustu ve
"Herşey bittiğinde günün sonunda seninle bir daha asla konuşmayacağız arya." ona birşey diyemezdim
"Konuşmazsak seni anlarım daha önce bu konuşmayı yapmıştık sinem sorun değil." sinem sinirini ve üzüntüsünü atmaya çalışıyordu.
"Son kez eve geldiğimizde bize gel ve hep yanında taşıdığın ama okulda kaybettiğini düşündüğün o mavi unicorn pofuduk yastığını al ve git." O yastığı çok severdim kaybettiğimde çok üzülmüştüm sinemlerde ne işi vardı?
"O yastığın sizde ne işi var ben onu kaybettim." sinem alaycı bir şekilde güldü
"Çok aptalsın. Hiçbir zaman kaybetmedin kantinde unutmuştun abimde almış odasına koymuş. bu yani arya al ve git burdan çıktığımızda sinem diye bir arkadaşın olmayacak. Aşağıya inicez babam'a ulaşıp anılın haberini vericem sen geliceksin alıcaksın ve birbirimizi unutucaz." çok sert konuşuyordu az da olsa kırılmıştım en yakın olduğumuzu sanıyordum
"Anıl için üzgünüm" dedim ve elimi ona uzatıp kalkmasına yardım etmek istedim fakat o yüzüme bakmadan ellerinden destek alarak kendisi kalktı
Yavaşça ilerliyorduk üçümüzde bitik durumdaydık burak bana kolunu atmıştı ve hala o durumda yürüyorduk, sinem bizden ayrı sadece önüne bakarak aramıza mesafe koyarak yürüyordu ve bana bakmıyordu. Sinem görünenin aksine çok güçlüydü. Anılın ölümünü kabullenmişti en azından öyle gösteriyordu içinde neler yaşadığını ben bile bilemezdim hiçbirşey konuşmayarak epey bir yol kat etmiştik hatta varmış sayılırdık. 10-20 dakika daha yürüdükten sonra artık tamamen dağdan inmiştik. tek tük insan görüyorduk arabalar hızlıca yanımızdan geçiyordu yine yürüdük ve en son ne kadar zamandır yürüdüğümüzü anlamadığım süre içinde burakla karşılaştığımız benzin istasyonuna gelmiştik içeri girdiğimizde içerdeki herkes bize bakıyordu perişan haldeydik. hepimizin saçları darmadağındı burağın yüzünde hala yer yer kuru kanlar vardı en kötü yine sinemdi rengi değişmişti kızın kusmak üzereydi pantalonunda yer yer büyük yırtıklar vardı ve dizindeki morluklar belli oluyordu. insanlar çevremizde daire olmuş bize sorular sorup ambulans ve polis çağırıyorlardı ve bize habire sorular sorup bir yere oturtmaya çalışıyorlardı. üçümüz hiçbirşey demezken sinem konuştu
"Babamı aramak istiyorum." hiçkimse ikiletmedi ve telefonunu uzatanlar oldu sinem bir tanesinin telefonunu aldı baktığımda yaşlı bir teyzeydi ve bize acıyarak bakıyordu. sinem babasının numarasını tuşladı ve telefonu kulağına götürdü bana sonsuz gelen süre boyunca bekledi daha sonra hıçkırarak ağladı ve
"Baba kurtar beni burdan hemen buraya gel" dedi ve olduğumuz yeri söyledi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dolunay
ChickLitHerşeyin nasıl bir anda bu kadar değiştiğini anlamadım. Tek istediğim doğum günümde arkadaşımın ve onun abisinin yazlık için gittikleri evde bir tatil, bir kamp yapmaktı. Herşeyin sonunda, günün sonunda herşey nasıl bu kadar değişti anlamadım.