XXIV. Julian

3 1 0
                                    

Koridor boyunca ilerledim ve bahçeye indiğimde Mert'i bir ağaç'a yaslanmış bir çocukla konuşurken gördüm. Merdivenlerden inip onlara doğru ilerlediğimde beni fark ettiler ve bakışlarını bana çevirip gülümsediler. Mert

"Uğur aryayla tanışıyor musunuz? aynı dönemdesiniz." dediğinde Uğur'a baktım, Onu daha önce gördüğümü sanmıyordum. bu dönem neden bu kadar çok yeni insan geliyordu ki bu okula?

"Tanıştığıma memnun oldum." deyip cevapladım onları ve ardından uzun bir sessizlik oldu. Ardından sessizliği bozan uğur oldu

"O zaman artık sınıflara gidelim mi?" diye ortaya bir soru attı. Mert güldü ve

"Siz gidin bizim binalarımız farklı." Dedi ve kendi binasının olduğu yöne doğru ilerledi. olduğumuz yerde biraz bekledik ve ikimizdende ses çıkmıyordu. Sessizlik itici bir hal almaya başladığında

"Hadi sınıflara gidelim. Sen hangi sınıftasın?" diye konuşacak konu bulmaya çalıştım

"12-D. aynı sınıftayız gel gidelim." diye cevapladık ve bizim dönemimizin bulunduğu binaya doğru ilerledik. Zil çalalı 3 dakika olduğundan sınıfa girdiğimizde herkes yerini almıştı ve kapıda duran bize dik dik bakıyorlardı. Tahtaya baktığımda Matematikçinin yazdığı soruyu yarım bırakmış bize baktığını gördüm. Her zaman uyuz biriydi zaten.

"Arya Uluhan ve Uğur" biraz düşünüp devam etti "Soyadın neydi ?" dedi ve masasının üstündeki sınıf listesine biraz göz gezdirip

"Demirkan. Arya Uluhan ve Uğur Demirkan müdürün odasına gidin ve geç kağıdı imzalatın." Sınıftan kıkırdama sesleri duyunca sınıftakilere göz gezdirdim. Sinem dışında tüm kızların Uğur'a hayranlıkla baktığını gördüğümde kahkaha patlatacak gibi oldum. Uğur bahçede gördüğüm haline kıyasla ciddi ve soğuk bir tavır almıştı sınıfta

"10 Dakikanın sonunda geç kağıdı alınabiliyor. boşuna gitmiş oluruz." dedi ve cevap beklemeden ortada boş bulduğu bir sıraya çantasını fırlatıp oturdu. Ayaktayken sınıfa göz gezdirdiğimde tek boş yerin en arkada koridorda gördüğüm çocuğun yanı olduğunu gördüm ve sıraya doğru ilerleyip yerime geçtim. çantamdan kitaplarımı çıkarıp sırama koydum ve adını bilmediğim çocuk'a gülümsedim.

"Ben arya zaten duymuşsundur daha demin olan konuşmalardan." dedim ve elimi uzattım. İlk başta tereddüt etsede güldü ve elimi sıktı

"Julian. Memnun oldum Arya." diye cevapladı beni. Adı yabancıydı acaba nereliydi?

"Julian mı?" diye bir soru yönelttim ona

"Evet babam ingiliz zaten bu seneye kadar ingilterede yaşıyorduk. Annem geri dönmek istediği için burdayım." diye cevapladı beni. İyi çocuk gibi görünüyordu fakat şu sıralar kime güveneceğimden çok emin değildim. Sırtımı duvara yaslayıp sınıfa göz gezdirdiğime uğurun bize dik dik baktığını görünce biraz rahatsız olsamda Mert'in arkadaşı olduğu için belkide tanımadığı bu çocuğun yanında olmamdan rahatsız olduğu için öyle baktığını düşünüp çok üstüne durmadım. Sinem bana en uzak köşede cam kenarındaydı ve en ön sırada camdan bahçeye bakıyordu. Sanki ona baktığımı anlamış gibi camdan kafasını çekti ve bana baktı. ne kadar olduğunu anlamadığım bir süre boyunca göz göze geldik ve hiç birimiz gözlerimizi ayırmıyorduk

DolunayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin