Kamp'a ismimi yazdırdığımdan beri Burak aklımdan çıkmıyordu. Telefonumu çıkarıp ona yazdım"Müsait misin?" 5 dakika sonra görüldü oldu ve görür görmez yazdı
"Minyon benden uzak kalamıyor musun?" bu cevabına kahkaha attığımda masadakiler bana uzaylı görmüş gibi bakmıştı
"Kalamıyorum sen yokken kimseyi ışın kılıcıyla kovalayıp dövemiyorum :'("
"Teşekkür ederim.. yani sanırım. Her zaman aldığım iltifatlar değil bunlar." dediğinde telefona bakıp sırıtmam Boranın garibine gitmiş olacak ki telefonu elimden aldı ve
"Bu ne be sevgilisi olsa böyle telefona aptal aptal sırıtmaz." dedi ve okudu
"Gereksiz bir uzaylı mı? Işın kılıcımı? Neyse sorgulamıyorum." dedi ve telefonumu geri verdiğinde Burak'ın hala çevrimiçi olduğunu gördüm
"İstanbula gelecek misin?" diye soru yönelttim ona
"Üniversitede gelebilirim belki arkadaşlarımla." Dedi ve masayı biraz sarsıp sandalyemi yere düşürecek hızla ayağa kalkıp
"Ay oley sonunda. Kerem'e anlatmalıyım." diye bağırdım ve iki elimide havaya uzatabildiğim kadar uzattım. Hemen kantinden fırlayıp diğerlerinin arkamdan bağırışını umursamadan merdivenlerden direk atlayarak Keremi bulmaya çalıştım. Sibel hoca benim koştuğumu görünce
"Şuna bak takımda böyle koşsa tek başına birincilik getirirdi." diye mızmızlanmasını takmadan Keremi aramaya devam ettim. İlk bahçede olmayınca diğer bahçelere futbol sahasının olduğu bahçeye gittim ve tüm sınıfın erkeklerinin futbol oynadığını gördüm. Yüzüme top gelme olasılığını düşünmeden sahaya daldım ve beyaz kısa kollu okul forması üstüne yapışıp saçları parlayan Keremi görmemle ona uçmam bir oldu. Ona doğru koşarken eliyle bir tutam saçını geriye itiyordu ve beni sonra fark etti. Gözleri ardına kadar açıldı ve tam konuşacakken onu bileklerinden tutup kenara çektim. Heyecanımı fark etmiş olacak ki önce bize bakan insanlara baktı daha sonra beni sahanın biraz uzağındaki kimsenin olmadığı gölge bir köşeye götürdü.
"Ne oldu Arya kafayı mı yedin? Top suratına gelse burnunla gözlerin yer değiştirmişti." Bu dediğine sahteden gülüyor gibi yapmıştım
"Ahahhah yine çok espritüelsin şakacı şey. Heves falan kalmadı ki. Yada dur dur kerem burak istanbula gelebilirmiş." dedim ve tekrar gülmeye başladım Kerem bana bakıp tüm dişlerini gösterecek şekilde gülümsedi ve sarılıp omuzlarımdan havaya kaldırdı. Benim için sevineceğini biliyordum. İlk defa arkadaşlarımdan birini sevmişti.
Kereme gülüp yine hızlıca koşarak sahaya daldım ve koşarkende özür dilediğimi haykırmaktan çekinmedim. Kantine geri koştum ve bizimkilerin hala oturduğunu gördüm. Geldiğimi görünce bana uzaylı görmüş gibi baktılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dolunay
ChickLitHerşeyin nasıl bir anda bu kadar değiştiğini anlamadım. Tek istediğim doğum günümde arkadaşımın ve onun abisinin yazlık için gittikleri evde bir tatil, bir kamp yapmaktı. Herşeyin sonunda, günün sonunda herşey nasıl bu kadar değişti anlamadım.