XXIII. Okul

7 0 0
                                    

Dizinin ilk 2 bölümünü izlemiştik ve moralim yerine gelmişti fakat hala içimde bir yerde çok mutsuz bir kız olduğunu farkındaydım

"Mert uyusak mı? Keyfimde yok yarın okulada gidiyoruz." Mert güldü ve anlayışla başını sallayıp yatakta doğruldu

"Arya bu konuyu o kadar kafana takma. Nasıl olsa görüşeceksiniz ve çok mutlu olacaksın bana güven." dedi ve kalkıp bana hiç cevap hakkı vermeden odadan gitti. Ne demek istediğini anlamamıştım ama sorgulayacak durumda değildim. Alarmımı saat 7:00'a kurup telefonumu şarja taktım ışıkları kapatıp kendimi uyumaya zorladım.

Alarmımın sesini duyduğumda gözlerimi açamıyordum ve içimden çok yaratıcı küfürler ediyordum. Kendimi zorlayarak ayağa kalkıp yüzümü yıkamaya gittim. Dişlerimi fırçaladım ve okul üniformalarımın nerde olduğunu unuttuğumdan uzun bir süre her yeri aradım. Okul Üniformamız sade ve basitti. Siyah pantalon üstünede beyaz veya siyah düz okulumuzun amblemi dışında başka bir şey olmayan t-shirt giyiyorduk. Sweatshirtlerimiz siyah veya bordoydu ve arkasında kocaman okulumuzun ismi yazıyordu. üstümü giydiğimde Bordo sweatshirt'i giymeye karar verdim. Ayakkabı olarak yine siyah vans giyidim ve bu sefer Açık pembe Kanken marka çantamı alıp içine deodorant ve bir kaç çubuk kraker atıp kalemkutumu içine tıkıp odamdan aceleyle çıktım.
Aşağıya indiğimde mert çoktan kahvaltı masasına oturmuş mısır gevreğini yiyordu ve hazırdı. Buzdolabını açıp bitter çikolatalardan birini açıp yemeğe başladığımda annem

"Oturup başka bir şey yemek istemez misin ?" dediğinde ağzımda koca bir parça çikolata olduğundan sadece kafamı hayır anlamında iki yana salladım. Mert tam o sırada ayağa kalkmış elindekileri diğer kirli tabakların yanına koyuyordu. Kapıya doğru ilerliyorduk

"Mert çantan nerde." dediğimde bir şey demeden kapının önünde siyah eastpak çantasını aldı ve sırtına geçirdi. Babam çoktan arabada bizi bekliyordu bindiğimizde hemen arabayı çalıştırdı ve okulun yolunu tuttuk. Okul bizim evden oldukça yakındı ama geç uyandığım için arabayla gitmek zorunda kaldık. İndiğimizde "Wales College" yazısını görmemle kusucak gibi olmam bir oldu. Şimdi eğer neden böyle bir okulda olduğumuzu sorarsanız annem ve babam ikimizinde çok akıcı ve harika bir şekilde ingilizce öğrenmemiz gerektiği fikrine takıntılıydı. Çok iyi öğrenip çok sıkı ve disiplinli bir okulda olmamız gerektiğini düşünüyorlardı. Çareyi ingilizce dersleri olan bir özel okula göndermektense her dersin ingilizce görüldüğü ana dili ingilizce olan bir ingiliz okuluna göndermekte buldular.

Arabadan indiğimizde okula doğru ilerledik. Oldukça büyük 4 bahçesi olan modern bir okuldu. Sınıflarıyla kantiniyle her şeyi ile çok güzel bir okuldu. bahçenin önünde Türk Müdürümüz Esin bize bakıyor ve sevecen bir şekilde gülüyordu, yanına geldiğimizde

"Arya seni tekrar görmek çok güzel. Dönüşünün ilk günü yorgun baygın hissettiğini biliyorum.Dersine gelecekleri sana çok yüklenmemeleri için uyardım. İlk günün umarım iyi geçer istediğin zaman yanıma gelebilirsin." dedi bu kadını çok seviyordum. Hep arkadaş gibi gelmişti ve ona her şeyimi rahat anlatabiliyordum. İngiliz müdür yardımcımızın aksine Esin Hoca çok tatlıydı.

"Teşekkür ederim." diye cevapladım onu

"Zilin çalmasına 10 dakika kaldı hadi kendi binanıza gidip sınıflarınıza yerleşin." dedi ve bizde Mertle birlikte bahçede ilerledik. Herkesin bize bakması rahatsız ediciydi. Yakın olan bizi bilenler yanımıza gelip gülüyor sanki bir şey olmamış gibi davranıyorlardı diğer kalanları ise bize garip bir şekilde bakmaya devam ediyor, kendi aralarında konuşuyorlardı

Bizim binamızın önüne geldiğimizde mert bileğimden tuttu

"Sınıflar ve oturma düzenleri değişti. Dolabından alacaklarını al birlikte sınıflara bakarız. daha sonra ben kendi dönemimin olduğu binaya giderim" dedi. Kafa sallayıp binadan içeri girdim ve tam karşımdaki duvarda kocaman bir pano ve panodada bizim dönemin yeni sınıfları yazıyordu. listeye baktığımda 12-D ye düşmüştüm ve yine sinemle aynı sınıftaydık. Altta kırmızı renkle yazan not dikkatimi çekmişti

dolaplar son sınıf öğrencileri için 5. derste değişecek anahtarlar ve şifre için müdürle görüşülmeli.

8 dersin en azından biri boş geçeceği için sevinmiştim hala aynı dolaplara sahip olduğumuzdan koridor boyunca ilerleyip kendi dolabımı buldum ve dolabımdaki tüm kitapları çantama beceriksiz bir şekilde tıktım. Dolabımı kapattığımda 2-3 dolap solumda daha önce hiç görmediğim bir çocuğun dolapla cebelleştiğini gördüm. Onu daha önce görmediğimden eminim,listede sonlarda tanıdık gelmeyen bir isim vardı belkide o çocuk şuan karşımda duran çocuktu. bahçede gelirken ara sıra bir erkeğin dedikodusunu duyuyor gibi oluyordum fakat çok dikkatimi çekmediği için üstelememiştim

DolunayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin