XXV. Tuna

5 1 0
                                    

Gözlerimi sinemden çektiğimde Julian'ın nereye baktığımı merak ettiği için bakışlarını sineme doğru diktiğini gördüm. Bakışlarımı sinemden çektiğimi fark edince bana döndü ve anlayışlı bir şekilde gülümsedi

"Aranız mı bozuk?" diye olabilecek en nazik ve anlayışlı şekilde bir soru yöneltti.

"Karışık ya hiç girme o konulara." diye sorusunu cevapsız bıraktım. Sınıftaki suratlara daha alıcı gözle baktığımda eski sınıfımdan kimsenin olmadığını fark ettim. Tanıdığım ve iyi geçindiğim 2-3 insan vardı onlarda zaten tam önümde oturuyorlardı. tam önümde Tuna oturuyordu. Çok konuşmuşluğum yok ama Keremin en yakın arkadaşlarından biri olunca aynı ortama girdiğimizde birlikte konuşup eğlenebiliyorduk. Tunanın yanında Bora oturuyordu. hayatını bilgisayar oyunlarına ve yemeklere adamış bir çocuktu. Tüm kızların arkasını dönüp baktığı bir çocuktu fakat ilişkiler pek umrunda değildi. Tuna boranın aksine çok sosyal ve kızlarla takılmayı seven bir çocuktu, aşırı eğlenceli ve cıvık bir tip olduğundan dersleri kaynatma potansiyeline sahipti. Sırtım duvara yaslanmış olduğundan yüzüm Julian'a doğru dönüktü ve hiç konuşmadığımızdan derse odaklanmak dışında herkese göz gezdirmeden alamıyordum kendimi. Tam önümde oturan Tuna dersten sıkılmış olacak ki aynı şekilde sırtını duvara yasladı ve kafasını bana çevirip sırıttı ve saçımı çekti

"Hiç Tunacığım naber nasılsın? yok pas bile vermiyor, yüzsüz kız." dedi ve boranında dersten kopup bize dönmesine sebep oldu. Tuna hep benimle böyle uğraştığından onu çok ciddiye almazdım zaten bir süre sonra kendisi sıkılıp saçımı bırakırdı. Julian'a baktığımda sol kolunun full dövmeyle kaplı olduğunu görünce şaşırdım. Nasıl fark edememiştim ki? Tuna ona dik dik baktığımı görünce gözlerimi kapadı ve

"Bize emanetsin minyon bakma millete başımıza iş açıcaksın. Görmüyor musun sınıftaki kızların yarısı şu çocukla oturuyorsun diye öldürücü bakış atıyor." dedi. Ellerini gözümden çekip sınıfa baktığımda cidden çoğu kızın bana öldürücü bakışlar attığını gördüm. Julian'a baktığımda bana güldü ve

"Edindiğim ilk arkadaşım için yanlış anlaşılmalara sebep olmak istemem." dedi ve elini yumruk yapıp bana uzattığında aynı şekilde elimi yumruk yaptım ve tokuşturduk o sırada zil çaldı ve bizim dışımızda herkes ayaklandı. Dersin nasıl bu kadar hızlı geçtiğini anlamamıştım.

"Şimdi hangi dersler var." diye ortaya bir soru yönelttim

"2 Blok ders beden daha sonra Biyoloji." diye cevapladı beni julian. Neyse beden dersinde genellikle voleybol oynardık. Önüme baktığımda tuna ve boranın ayaklandığını ve sınıftan çıktıklarını gördüğünde Tunaya

"Tunacığım. Yakışıklı arkadaşım. Sarışın bombam. Bana karam alır mısın?" diye bağırdım, tatlı ve ikna edici olduğunu düşündüğüm gülüşüm ve yavru köpek bakışlarım ardından kahkaha attı ve kafasını sallayıp sınıftan çıktı. Okula geldiğimden beri kendimi daha iyi hissediyordum. Bu dönem bu dörtlüyle yaşadığım şeyleri atlatabilirdim. Aklımın bir köşesinde hep olacaktı bu yaşadıklarım fakat onlar yanımdayken çok düşünmüyordum. Düşüncelerimle baş başa kaldığımda aklıma hep Burak geliyordu. Acaba şu an okulda ne yapıyordu? Acaba o da beni düşünüyor muydu? Bu sorunun cevabı muhtemelen kocaman bir "Hayır"dı. Eve gittiğimde ona mesaj yazacaktım. Julian'a baktığımda defterine bir şeyler karaladığını gördüm. Deftere baktığımda çok yetenekli olduğunu anladım, Mükemmel çizim yapıyordu. Çocuk galiba başlı başına harika biriydi.

"Julian İngilterede nerede kalıyordunuz?" diye ani bir soru yönelttim ona. Kafasını çiziminden kaldırıp güldü ve

"Evde." diye cevapladı beni. Bunun üzerine ona aptal bakışlarımı yolladım ve

"Onu demek istemediğimi anladın herhalde ?" dedim Ve gülüp

"Northampton." deyip defterine gömüldü.

DolunayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin