16

6.9K 418 18
                                    



Derdi ya da işi olduğu zamanlarda uyanmak ona zor geliyordu. Güçlükle yataktan kalktıktan sonra başında dikilen Alba'ya takıldı gözleri.

"Bir sorun mu var?" diye sordu.

"Artam bugün at ile gezinti yapacağınızı söyledi. Kahvaltıyı da misafirlerinizle beraber yapacakmışsınız. Hazırlanmanız için az bir süremiz kaldı."

Ayana oflayarak aynaya ilerledi. "Tüm gece uyanıp durdum Alba." diye yakındı.

"Belki de uyumadan önce süt içmelisiniz."

Ayana yüzünü buruşturdu. "Süt içmeyi sevmediğimi biliyorsun."

"Yine de..."

Ayana itiraz kabul etmeyen bakışlarla baktığında Alba daha fazla devam edemedi. Ne diyebilirdi ki? Ayana çoğu zaman uyandığında huysuz oluyordu. Onun sinirli anına denk gelmek tamamen felaketti. Bir şey söylemeden kraliçesinin hazırlanmasına yardım etti. Ayana kendine bir süre aynada baktıktan sonra "Hazırım, sen gidebilirsin." dediğinde huzurla odadan çıktı.

Alba odadan çıktığında Ayana bugün Belen ile konuşması gerektiğini hatırlattı kendine. En azından Barlas neden birden çekip gitti öğrenmeliydi. Belen o gittiğinde o kadar üzgün ve yıkılmış bir haldeydi ki soramamıştı bile. Nedeni bilen sadece o ikisi vardı. Aralarına girip nedenini sormak utanç verici olsa da yapmak zorundaydı. Sonuçta çözüm bulmak için sorunun ne olduğunu bilmeliydi.

Odasından çıktığında Belen'in yanına gitmeyi düşündü bir an. Sonra misafirlerinin yanına gitmesi gerektiğine karar verdi. Her yere koşup yine de bir şeylere geç kalıyordu. Biraz huzur bulabilmeyi ne çok isterdi. Artam biraz genç olsa onunla evlenir ve her şeyi emanet ederdi. Biraz da huzur bulmuş olurdu. Şimdi o olgunluğa ve sorumluluk duygusuna sahip birini arıyordu işte.

Yemek salonuna girdiğinde yüzünde samimi bir gülümseme vardı. İnsanlar onu mutlu gördüğünde daha huzurlu oluyordu. Bunu her ne kadar çok iyi bilse de bazen kendine engel olamayıp içindeki duyguları tamamen dışarı kusuyordu. Yerine oturduğunda hemen yanında Belen ve Artam'ın oturduğunu gördü. Belen'in yanındaki yer boştu. Aral'ın yeri. Oraya çok odaklanmamaya çalışarak "Seninle konuşmamız gerek canım." dedi Belen'e.

Belen kaşlarını ilgiyle kaldırıp "Bilmediğim bir şey mi var?" dedi telaşla.

Ayana onun bu heyecanına gülümseyerek baktı. Elini tutup "Hayır canım, sarayla ilgili değil bu durum." derken gözleri İzgi'yi buldu. Belen o tarafa baktığında İzgi'yi görünce elini çekti. İç geçirerek "Bunu yapmayacağım. Onun için hiçbir şey yapmamı bekleyemezsin benden!"

Belen gibi yumuşak kalpli bir kızdan ilk defa bu kadar keskin bir cevap duyuyordu. Onun bu tepkisi Ayana'yı korkutsa da geri adım atmayı düşünmüyordu. "O bu sarayda yaşayacaksa konuşmak zorundayız. Sen de bu konuşmaya katılacaksın Belen. İtiraz kabul etmiyorum."

Belen yanan gözlerle ablasına baktı. Tam bir şey söyleyecekti ki Kral Iraz "Bugün at bineceğiz değil mi kraliçem?" diye sordu.

Ayana gülümsedi. "Tabi ki Kral Iraz. Bu konuda konuşmuştuk ve saraydan katılmak isteyen herkes de bize katılacaktır. Eğlenceli olacağını düşünüyorum."

Prens Uzam, Kral Iraz'a meydan okuyan bir havayla "Belki yarış yaparız." dediğinde İzgi'nin kahkahası yankılandı salonda.

Ayana ne diyeceğini bilemeyen bir şekilde prense baktı bir süre. Daha sonra nazik bir şekilde gülümseyerek "Güzel vakit geçireceğimizi düşünmüştüm. Belki piknik yapmak iyi olabilirdi. Yarışma birilerinin yüzü gülerken diğerlerini mutsuz ediyor."

Seni Aradım -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin