38.Kitap

6K 423 58
                                    

Ayana yerinden kalkıp misafirini karşılaması gerektiğini biliyordu. Yine de yerinden kımıldamaya isteği yoktu. Gözlerini yeniden kapattı. "Sadece birkaç dakika." diye mırıldandı. Birkaç dakika daha hiçbir şey düşünmeden orada öylece kalmak istiyordu. Bir süre sonra gözlerini açıp sıkıntılı bir şekilde burun kemiğini ovuşturdu.

"Huzursuz hissediyorsun." sesiyle yerinden sıçradı. Yalnız olduğunu sanıyordu. Aral ile göz göze geldiğinde başını salladı dürüstçe. İstemeyerek de olsa yerinden kalktı.

"Ağırlanması gereken bir misafir var." dedi alaylı bir sesle.

Aral başını salladı. Ayana giderken birden dönüp ona baktı. "Burada olduğumu nasıl bildin?"

Arala omuz silkti. "Bunu ilk kez yapmıyorsun ki Ayana. Sanki saklanabilecekmişsin gibi kendine sessiz bir köşe buluyorsun. Fakat tüm gözlerin senin üstünde olduğunu unutuyorsun."

Ayana yarım bir gülümsemeyle baktı karşısındaki adama. "Kraliçe olmak benim lanetim." diyerek yanından uzaklaştı.

***

Ayana sinirle yanından gittiğinde elleri titriyordu adeta. Bu kadın onu delirtmek için üstün bir çaba harcıyordu sanki. Yoksa nasıl bu hale gelebilirdi ki? Derin derin nefesler aldı sakinleşmek için. Yine de işe yaramamıştı. Biriyle konuşması gerekiyordu. En azından dikkati dağılırdı biraz. O sırada herkesin kapıya baktığını gördüğünde yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. Aşula salona giriyordu.

Aşula odaya girdiğinde yabancı yüzlerin verdiği çekingenlikle etrafına bakıyordu. Tanıdık birini aradığı belliydi. Pars bunu fark ederek büyük adımlarla ona doğru ilerledi. Aşula onu gördüğünde yüzünde rahatlamayla birlikte gülümseme belirdi.

Pars Aşula'nın yanına geldiğinde kolunu ona uzatıp başını hafifçe yana eğdi."Gelmene çok sevindim."

"Fark ettim." dedi gülümseyerek. Salonda bir süre ilerledikten sonra Pars onun oturabileceği bir yerde durdu. Aşula meraklı gözlerle ona bakıyordu. "Nerede bu dillere destan güzel?"

Ayana'dan bahsettiğinin farkındaydı. Yine de duymazlıktan geldi. Nerede olduğunu bilmiyordu ki. "Buradayım." sesiyle ikisi de Ayana'ya döndü.

Ayana gülümseyerek Aşula'ya baktığında Aşula kalkmak için hamle yaptı. "Lütfen oturun." dediğinde başını sallayarak geri oturdu.

"Ülkemize hoş geldiniz, sizi ağırlamaktan mutluluk duyuyorum."

Aşula gülümsedi. "Nazik davetiniz için teşekkürler."

Ayana başıyla selam verdikten sonra "Bugün kendimi pek iyi hissetmiyorum, daha sonra sık sık görüşeceğimize eminim. İyi geceler." diyerek yanlarından ayrıldı.

Pars bir süre onun arkasından baktı. Sonrasında bakışları Aşula ile buluştu. Aşula muzip bir şekilde ona bakıyordu. Pars bir şey söylememesi için tehdit eden bakışlarla ona bakıyordu. Aşula kahkaha attı. Bu adam o bakışlarla onu korkutabileceğini mi sanıyordu gerçekten? "Düşündüğüm kadar güzelmiş."

Pars cevap vermedi. Biliyordu ki verdiği cevabı Aşula sonradan bir şekilde önüne koyacaktı. O yüzden cevap vermemesi en iyi seçenekti. O cevap vermeyince Aşula devam etti. "Canı da sıkkın gibiydi. Yanına gitmelisin bence."

Pars gözlerini devirdi. "Aşula hiç havamda değilim." diye söylendi.

Dikkatle baktığında yanındaki adamın canının fazlasıyla sıkkın olduğunu görebiliyordu. Bütün yükler sanki onun sırtına binmişti. Kimse onun yükünü hafifletemiyordu. Elini Pars'ın ellerine uzattı. "Merak etme her şey düzelecek."

Seni Aradım -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin