47. Tebrik

5.7K 485 85
                                    

Ayana sabah uyandığında kendini daha iyi hissediyordu. Pars ise ortalıkta yoktu. Hiç bilmediği bir yerde onu yalnız bırakmasına bozulmuştu. Asık bir suratla yerinden kalktı. Eşyalarının getirildiği sandığa ilerleyip beyaz elbisesini seçti. Pars'ın halkı düğünlerini görememişti. En azından bir gelin gibi onu beyazlar içinde görmeliydiler.

Elbiseyi seçmek kolay kısımdı ya giymek? İç geçirerek kapıyı açtığında ona şaşkın şaşkın bakan iki gençle göz göze geldi. "Neden beklediğinizi sorabilir miyim?" diye sordu sadece başını dışarı uzatarak.

Gençler önce birbirlerine baktılar. Sonrasında utanarak "Kralımız burada beklememizi, uyanırsanız ona haber vermemizi söyledi."

"Sizin ülkenizde muhafız yok mu?"

"Var aslında ama kralımız tüm adamları ülkede yiyecek azaldığı için ava gönderdi."

"Ava mı, bu saatte mi?"

"Yoksa halk aç kalacak."

Ayana başını salladı. Tabi ki Pars bu durumu ona söylemezdi. Karısı değil yabancı gibi davranmaya devam edecekti. Bu durum canını sıkıyordu artık. "Bana bir oda hizmetçisi gerek." dedi biraz utanarak.

Gençler birbirine baktığında Ayana "Kadın bir hizmetçi." diye açıkladı.

"Kralımızı çağıracağım." diyerek biri koşarak gittiğinde Ayana kalan gençle göz göze geldi. "Sadece kadın bir hizmetçiye ihtiyacım vardı." diye mırıldandı.

Genç sessizce ona bakarken "Kaç yaşındasın?" diye sordu konuşma gereği duyarak. Çocuk bakışlarını kaçırdı utançla. "Tamam, gidebilirsin." dedi sakin bir sesle. Onu burada tutmanın bir anlamı yoktu.

Çocuk başını iki yana sallayıp yerinde dururken Ayana gülümsedi. "Yabancılarla konuşmamanı mı söylediler?"

O sırada koridorun diğer ucunda onun sesini duymasıyla yüzündeki gülümsemenin solması bir oldu. "Sonra konuşuruz belki." dedi kapıdaki gence ve kapıyı kapattı.

Kapıyı kapattıktan bir süre sonra Pars kapıyı hızla açıp çarparak kapattı. Ayana ise şaşkın bakışlarla ona bakıyordu. "Bir şey mi oldu?" diye sordu sakin tutmaya çalıştığı sesiyle.

"Kapıdaki insanları seni korusunlar diye bıraktım. Sen onlarla konuş, gülümse diye değil."

"Çocuk yaştalar daha."

"İnan bana o geceliğin altında ne olduğunu fazlasıyla merak edecek yaştalar."

Ayana sinirden mi utançtan mı bilinmez kızarırken buldu kendini. Ellerini yumruk yaptı. "Güvenmediğin insanları kapıda bırakmasaydın o zaman."

Pars sinirle elini saçlarının arasından geçirdi. "Öyle olmak zorundaydı."

Ayana gözlerini devirdi. Neden öyle olmak zorunda olduğunu sormak istedi ama zaten bildiği bir şeydi. Pars ona güvenip asla anlatmayacaktı. "Her neyse benim bir oda hizmetçisine ihtiyacım var."

"Neden?" diye sordu ilgisiz bir şekilde.

"Nasıl neden? Birinin bana yardımcı olması gerek."

Pars yatağın üzerindeki elbiseye baktı bir süre. Sonra yatağa ilerleyip "Bunu mu giyeceksin?" diye sordu.

Ayana başını salladı yanakları kızararak. "Oda hizmetçisi olmadan..." O sırada Pars arkasına geçmiş elbisesinin bağlarını çözmeye başladığında "Ne yapıyorsun?" diye sordu heyecanla. Pars kulağına eğilip "Yardıma ihtiyacın yok muydu? Ediyorum işte." dedi. Onun sesinin kulağının dibinde hissetmesi içinde adlandıramadığı bir ürpertiye neden olmuştu.

Seni Aradım -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin