50. Kazanmak

5.8K 553 119
                                    

Yıldıza dokunmayı unutmayııın!!!


Ne çok beklemişti bu adamın dudaklarının dudaklarına değmesini. Şimdi onu öperken anlıyordu ki dudaklarının buluşmadığı her gün boşa gitmişti. Sanki öperken ruhunu ona anlatıyordu adam. Diyordu ki her şey güzel olacak, sadece zaman gerek. Ve birlikteysek her zorluğu aşacağız. Pars usulca geri çekildiğinde Ayana kocaman olmuş gözlerle ona bakıyordu. Dudakları kızarmıştı ve Pars ona bakarken yüzü de kızardı birden. Ne yapacağını bilemez bir şekilde kapının önünde dururken kapının çalmasıyla birden yerinden zıpladı.

"Ne oldu?" diye seslendi Pars kapıyı açmadan. Halinden sinirlerinin bozulduğu açıkça belli oluyordu.

"Efendim, toplantıyı hatırlatmamı söylemiştiniz."

"Birazdan geliyorum." diyerek sıkılmış bir ifadeyle Ayana'ya döndü.

"Çok az zamanım var." derken bundan hiç de mutlu olmadığı gözlerinden okunuyordu.

"Ben..." Ne söylemesi gerektiğini bilmiyordu. "Ülkeme geri dönmem gerek." dedi. Aklına ilk gelen şey buydu. Beyni durmuş gibiyken en son düşündüğü şey aklına gelmişti belki de.

Muzip bir şekilde gülümsedi adam. "Ne kadar da inatçısın."

"Ama..."

"Kışın ortasında kimse ülkene saldıracak kadar aptal değil merak etme. Birkaç gün sonra birlikte döneriz." Pars ikna eden bakışlarla ona bakarken Ayana da gitmek istemediğini fark etti. Başını salladı usulca.

"Ama muhafızların odadan çıkmama yeniden karışırlarsa..."

Pars neşeyle güldü. "Söz, sadece koruma için duracaklar."

Ayana başını salladı. "Gidelim o zaman."demesine rağmen gitmek için bir adım atmamıştı. Pars belinden tutup onu kendine çekti. Dudaklarına minik bir buse kondurduğunda Ayana iç geçirdi. Bu adam aklını başından alacaktı. Pars kapıyı açıp "Toplantıdan sonra görüşürüz." dedi göz kırparak. Ayana'nın elleri titriyordu. Ellerini nereye koyacağını bilemedi bir süre. Pars odadan çıkmasını bekledi. Ayana bunu çok sonra fark edip çıkınca arkasından Pars da çıktı. Pars başıyla minik bir selam verip giderken Ayana onu izledi bir süre. Yürüdüğü koridor o geçerken doluyordu sanki. Böyle bir adamın karısı olmaktan garip bir mutluluk duyarak iç geçirdi. Keşke Belen yanında olsaydı. Ona olanları anlatabilir ve ne yapacağını sorabilirdi. Oysa şimdi elini koyacak yer bile bulamıyordu.

***

Belen ile İzgi göz göze geldiğinde Belen elindeki kitabı indirip gülümsedi. "Sen de düşüncelisin."

"Pars ve Ayana'dan haber yok. Aral ve Artam da yıkılan duvar konusunda fazlasıyla gerildiler bugün."

Belen ilgiyle kaşlarını kaldırdı. Duvarla ilgili İzgi'nin ona bir şeyler anlattığını hatırlıyordu ama sorunun bu kadar büyük olduğunu tahmin edememişti. Sonuçta duvar yıkıldıysa yerine yenisi yapılırdı, değil mi?

"Ayana sadece birkaç günlüğüne saraydan ayrıldığında düzen bozuluyor." diye mırıldandı.

İzgi düşünceli bir şekilde başını salladı. Her ne kadar etrafındaki insanların güvenilir, başarılı ve zeki olmasına özen gösterse de hepsinin toplamı Ayana'nın yarısı bile etmiyordu. Onun pratik zekasını barındıran insanlar ya başarılı değildi ya da güvenilir. Sıkıntılı bir şekilde elini saçlarının arasından geçirdi.

"Bize güvenerek gitti Belen ve şu hale bak."

Başını salladı usulca. Bu zamana kadar hep bir şeyleri Ayana'nın yapmasını beklemişti v bu kolayına gelmişti. Şimdi ise bundan pişmanlık duyuyordu. Ayana bu kadar yorulmasaydı belki daha mutlu olabilirdi. Bu yüzden yıllardır gelen tüm evlilik tekliflerini geri çevirmişti ya. Birden aklına gelen soruyla İzgi'ye döndü.

Seni Aradım -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin