26.İptal

6.5K 452 19
                                    

Ayana için o adamın hiçbir önemi yoktu. Eğer diğer insanlar güvendeyse bir adamı göz ardı edebilirdi. Pars da istediği gibi ülkesine gidip yönetebilirdi. Zaten evlilikleri hiçbir zaman gerçek olmayacaktı, değil mi? Neden bu adamın güvenini ve sevgisini kazanmaya çalışsındı ki? Kaldı ki o bu kadar kaba bir şekilde davranırken içinden hiç ona yardım etmek gelmiyordu.

"Ne yapmayı düşünüyorsun?" diye sordu.

Pars ne düşüneceğini bilemiyordu ki. Abisinin bir yanda onu saf dışı bırakıp ülkeyi yönetmek istediğini biliyorken bir yanda da onun başkalarının elinde olması... Her şeye rağmen abisiydi ve onu kurtarmalıydı.

"Bana asker lazım." dedi sıkıntılı bir sesle Ayana'ya. Bu kadından bir şey istemek onun için çok zordu. Çok zor... Ama bunu abisi için yaptığını hatırlattı kendine. Abisi söz konusu olduğunda bu kadından bile yardım edebilirdi. Sonuçta bu hayatta her şeye rağmen ondan başka kimsesi yoktu.

Ayana kaşlarını kaldırıp karşısındaki adama baktı. Şaşkınlığı yüzünden okunabiliyordu. Nasıl bu kadar bencil olabiliyordu ve nasıl bunu isteyebiliyordu ondan? Güçlükle yutkundu. Bu adamla evli falan olmak istemiyordu. "Diğer insanlar iyi mi?" diye sordu konunun kendi tarafından önemli kısmına gelerek.

Pars başını salladı. "Abim dışında herkes iyiymiş."

"O zaman neden askere ihtiyacın var?"

Pars karşısındaki kadının düşündüğü kadar akıllı olmadığını düşündü. İç geçirerek "Abimi kurtarmak için tabi ki." dedi.

Ayana omuz silkti. Onun derdi umrunda değildi. Gözlerini devirerek "Buraya abinden ülkeni geri almak için gelmedin mi zaten? Fırsat eline geçmişken abini kurtarmak mı istiyorsun?" diye sordu. Hem neden bir adam için yüzlerce binlerce masum insanın hayatını riske atsındı? Gerçekten buna değecek miydi? 

Pars yumruklarını sıktı. Lanet olsun, bu kadın fazla zekiydi. Ve istediğini vermeyeceğini gözlerinden okuyabiliyordu. "Sadece bana vereceğini söylediğin askerleri vermeni istiyorum." dedi.

Ayana kaşlarını kaldırdı. Karşısında yardıma muhtaç bir insan varken onunla alay etmeyi sevmiyordu ama Pars canını fazlasıyla yakmıştı. Ona acıyamazdı şu durumda. "Anlaşma süresi dolmadı." derken sesi buz gibiydi. Bu adam kral olduğunu mu sanıyordu gerçekten? Burada emirleri veren tek kişinin Ayana olduğunu bilmek zorundaydı. 

Pars karşısındaki kadının boğazına yapışmamak için kendini zor tutuyordu. Nasıl bu kadar duyarsız olabiliyordu ki? "Abimin yardıma ihtiyacı var." dedi dişlerinin arasından.

Ayana omuz silkti. "Ülkene dönüp kendi askerlerinle savaşabilirsin. Anlaşma süresi dolmadan sana asker vermeyeceğim. Bir kişi için binlerce insanın ölmesine göz yummayacağım. Hele ki o kişi senin de gerekirse öldürmeyi düşündüğün biriyse!" sesi giderek yükselmişti. Bu adam kendisini aptal mı sanıyordu? O adamı kurtardıktan sonra bir de onunla savaşmak için mi adam isteyecekti? Bu kadar askerin hayatını hiçe sayarsa bundan sonra uyuyamazdı. Hem de hiç. 

Pars "Son kararın bu mu?" diye sordu.

Ayana başı dik bir şekilde "Evet, bu." dedi.

Pars alaylı bakışlarla "Tamam." dedi. "Ülkeme geri dönüyorum. Abim için kendi askerlerimle savaşırım."

Pars odadan çıkarken "Aptalsın." dedi Ayana. "Duygularınla hareket ediyorsun. Abin kötü bir yönetici, halkın askerleri zorla alıp onu kurtarmaya götürmene sinirlenecek. Başaramazsan herkesin gözünde küçük düşeceksin. Başarırsan da o kötü kralı geri getirdiğin için herkes senden nefret edecek."

Seni Aradım -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin