48. Söz

6K 488 109
                                    


Pars aralarındaki mesafeyi kapattığında Ayana ne yapacağını bilemez bir şekilde ona bakıyordu. "Canını yakmak istemiyorum." diye fısıldadı etkileyici ses tonuyla.

Ayana gözlerini Pars'ın gözlerine odakladı. Gözleri dolmuştu. "Yakma o zaman." diye fısıldarken yanağına bir damla yaş süzüldü. Pars elini uzatıp o bir damla yaşı sildi. İç geçirerek "Elimden geleni yapıyorum." dedi.

Ayana gözlerini kaçırdı. "İyi ki ayrılacağız. Baksana çaba gösterdiğin halde her şey darmadağın. Buna bir insan ne kadar dayanabilir ki?"

"Bu ne demek? Yani... biz daha uyumlu olabilseydik..."

"Bunun bir önemi yok. Anlaşamıyoruz işte." Ayana gitmek için bir adım atmıştı ki Pars onu bir koluyla belinden tutup diğer kolunu sırtına doladı. "Deneyebiliriz." dedi kulağına. "En azından ayrılana kadar ateşkes yapabiliriz."

Ayana usulca geri çekildi. "Peki, öyle yapalım."

Pars onun bu uysallığına anlam veremeyerek gülümsedi. "O zaman birlikte akşam yemeğine katılabiliriz."

Ayana başını salladı. "Saçlarımı düzelteyim çıkabiliriz." dediğinde tarağı almak için eğildiğinde Pars da eğildi ve tarağın üstünde elleri buluştu. Onun dokunuşuyla Ayana elinden tüm vücuduna yayılan bir sıcaklık hissetmesiyle elini taraktan çekip ayağa kalktı. Pars da elinde tarakla ayağa kalkıp tarağı Ayana'ya uzattı. "Teşekkür ederim." diyerek tarağı alırken Pars'a dokunmamak için büyük bir çaba sarf etti. Hızla saçlarını tarayıp hızlı bir şekilde bir kısmını ördü. O saçlarını yaparken Pars odanın diğer köşesine gitmişti ama Ayana çok iyi biliyordu ki onu izliyordu. İşini bitirdikten sonra dönüp "Hazırım." dedi.

Pars başını salladı. "Çıkalım, öyleyse."

Birlikte odadan çıktıklarında Pars kulağına "Koluma gir." diye fısıldadı. Ayana bunu anlamsız bulsa da denileni yaptı. Koridoru kol kola yürüdüler. Yemek odasına da kol kola da girmişlerdi ki Pars birden kolunu indirip elini tuttuğunda Ayana kalbinin hızlandığını hissetti. Onun halkına karşı mutlu görünmek için yaptığını bilse de onun dokunuşundan etkilenecek kadar aptaldı. Bunu düşündüğünde kendine kızmadan edemedi.

Yerlerine ilerleyip oturduklarında Pars "Başlayabilirsiniz." dedi ve herkes yemek yemeye başladı. Ayana önüne koyulan ete bakarak "Ne eti?" diye sordu.

Pars omuz silkti. 'Ne önemi var ki? Ye işte.' der gibi bakıyordu. Ayana hafifçe ona eğilip "Geyik eti yersem hasta oluyorum." diye açıkladı.

Pars'ın dikkatini çekmeyi başarmıştı. Başını sallayarak tabağındaki etten bir parça kopararak tadına baktı. "Kraliçenin etini başka bir hayvan etiyle değiştirin." diye emrettiğinde Ayana ona minnetle bakıp "Teşekkür ederim." diye fısıldadı. Pars ise ona gülümsedi. Ayana heyecanla elini nereye koyacağını bilemeyerek 'Sakin ol, sadece göstermelik bir ilgi.' diye kendini uyardı. Yine de heyecanını bastırmayı başaramamıştı.

İnsanlar neşeyle yemeğini yerken Ayana olabildiğince sessiz kalmıştı. Pars bir ara kulağına eğilip "Bir sorun mu var?" diye sordu.

Onun ilgisine anlam veremeyerek baktı. Sonunda başını iki yana salladı. "Sadece sizin gibi eğlenemiyorum."

Pars başını salladı. Bir süre sonra "Bitirdin mi?" diye sordu tabağına bakarak.

Ayana başıyla onayladığında Pars ayağa kalkıp ona elini uzattı. Herkesin içinde o eli tutmaması büyük sorun olacağından Ayana Pars'ın elini tutup ayağa kalktı ve onun kendisini sürüklemesine izin verdi. Herkesin görebileceği boş bir alanda duruyorlardı. Pars "Müzik." dediğinde kahkahalar çınladı odada. Sonrasında hep birlikte şarkı söylemeye başladılar. Pars onu yönlendirirken Ayana ona ayak uydurmaya çalışıyordu. Bu dansı neyse ki daha önce denemişlerdi. Dans ederken "Kendini bana bırak." dedi Pars.

Seni Aradım -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin