28.Huzur

6.2K 511 52
                                    

Foto:Ayana ve Pars

Saray koridorlarında ilerlerken Pars giderse onunla gitmek isteyip istemediğini düşünüyordu. O anda koridorun başında beliren Belen'i gördüğünde iç geçirdi. Nereye giderse gitsin kalbi burada kalmayacak mıydı? Bir yandan da onun rahatsız olmasından sıkılmıştı. Sonuç olarak bu saray onun sarayıydı ve Belen bu sarayda huzurla yaşamayı hak ediyordu.

Pars'ın odasına gitmek için Belen'e doğru yürümesi gerekiyordu. Bir yandan da Belen'in yanından öylece geçip gitmenin nasıl canını yakacağını düşünmeden edemiyordu. Yine de yolunu çevirip gitmeyecekti. Yavaş ve büyük adımlarla ilerledi koridordan. Belen ise ona bakmıyordu. İkisi yan yana geldiğinde dünya durdu sandı. Ve yolları ayrılıp zıt yönlere ilerlediler. Sanki birbirlerini hiç tanımıyorlarmış gibi.

Pars'ın odasına geldiğinde kendini toparlamak için derin derin nefesler aldı. Sonunda kapıyı çalıp içeri girdiğinde Ayda'yı odada görmeyi beklemiyordu. Pars ise yatağa oturmuş başını iki elinin arasına almış yere bakıyordu. "Ne oldu?" diye sordu telaşla.

Pars cevap vermiyor, Ayda ise ağlıyordu. İzgi ne yapacağını bilemeden bir süre onları izledi. "Biriniz bir şey söyleyecek mi artık?" diye sorduğunda Ayda yerdeki mektubu alıp ona uzattı.

Gözleri yazılanları okurken yüz ifadesi donuk bir hal alıyordu. Sonunda "Bu haber doğru mu?" diye sordu.

"Kral mührü var." dedi Pars sıkıntılı bir sesle.

"Bars öldü ha." diye mırıldandı İzgi. Tüm bunların nedeni olan adam artık yoktu. Şimdi geri dönüp ülkesine sahip çıkacak tek bir kişi vardı. Pars. Ayda da bu yüzden buraya gelmiş olmalıydı.

Ayda göz yaşlarını silerek "Dönmen lazım Pars." dedi.

İzgi alay eden bakışlarla Ayda'ya bakıyordu. Bu kadını hiçbir zaman sevmemişti. Bir çıkarı olmasa gelmeyeceğini biliyordu. Bakışlarını arkadaşına odaklayarak "Sen evli bir adamsın." dedi ciddi bir ses tonuyla.

Ayda şok olmuş bir şekilde İzgi'ye daha sonra da Pars'a baktı. Bunu bilmiyordu. Bu adam onu sevdiğini söylememiş miydi? Şimdi tutup da başka bir kadınla mı evlenmişti? Bu evlilik ona göre sadece çıkar evliliği olmalıydı. Bundan daha önemli bir sorun vardı şu anda. Pars evliyse ülkeye dönmesi sorun olabilirdi.

Pars donuk bakışlarla İzgi'ye baktı. "Ülkeme dönmem gerek."

"Ülkene dönmene falan gerek yok, artık senin büyük bir krallığı yönetiyorsun. Ülkeni de bu ülkenin topraklarına katabilirsin. Böylece saldırı almayacağına emin olabilirsin. Ülken için en doğrusu da bu."

"Abim öldü." diye mırıldandı Pars. Abisi ölmüştü. Hayattaki son akrabası. Ve buna rağmen yasını tutacak zamanı bile yoktu. İç geçirdi güçlükle. Ayağa kalkarak "Onunla konuşmam gerek." dedi.

***

Bu sabah uyanmak istememişti. Ne vardı bir günlüğüne tatil yapabilseydi? İnsanların ona bakıp acımalarından sıkılmıştı artık. Düğün gecesi kocası odasına gelmemiş, sonrasında da iptal konusu ortaya atılmıştı. Gururu incinmişti. Bir kraliçeden önce kadındı. Bir adam onu böyle elinin tersiyle iterken sesini çıkaramamıştı.

Alba odaya girip "Bir şey istiyor musunuz?" diye sordu.

Ayana başını iki yana salladı. Hala yemek yememişti. Canı tek lokma yemek istemiyordu. Pencerenin önündeki koltukta oturmuş dışarıyı seyrediyordu uzun zamandır. "Gelsene Alba." dedi.

Alba çekingen bir tavırla gelip Ayana'nın karşısındaki koltuğa oturdu. Ayana gülümseyerek baktı karşısındaki kıza. Onun işini doğru yapan nadir insanlardan olduğunu biliyordu. Bu sarayda tek bir gün bile tatil yapamıyorsa o da işini doğru yapamayan insanlar yüzündendi.

Seni Aradım -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin