45.Bahane

6.2K 515 80
                                    



Foto:Ayana

Güçlükle yutkundu Ayana. Bir yanı onunla deli gibi gitmek isterken diğer yanı ise her şeyi berbat edeceğinden korkuyordu. Onun bir daha geri gelmeyecek olması her ne kadar kabul etmek istemese de sarayında sorun olacaktı. Ordusunda sorun çıkacağından adı gibi emindi.

"Ne zaman gideceksin?" diye sordu sesini olabildiğince aşağıda tutarak.

"Yarın sabah."

"Tamam, eşyalarımı hazırlatayım."

Pars onun kabul etmesine içten bir şekilde gülümsediğinde Ayana bu adamın bir gülüşüyle tüm kadınları etrafına toplayacak kadar yakışıklı olduğunu düşündü. Böyle bir adamla evlenmiş olmak büyük şans olsa gerekti. Evlendikten sonra en ufak bir ilgisini çekememek ise büyük şanssızlık.

Ayana hala kollarındayken Pars'ın hiç gidesi gelmiyordu. Bu kadındaki çiçek kokusu içine işliyordu sanki. "Odama mı gitmem gerek?" diye sordu usulca Ayana'nın kulağına.

Ayana şaşkın bir şekilde birkaç saniye onun gözlerine baktı. Sonunda bakışlarını kaçırarak "Gitmek istemiyorsan seni zorlayamam." diye fısıldadı. Sesinin o kadar çıkabilmesi bile mucizeydi. Heyecandan sanki sesi bir yerlere gitmişti.

"Ama ben senin gitmemi isteyip istemediğini merak ediyorum."

Kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu. Pars onunla alay ederken onun bu kadar heyecanlanmış olması hiç adil değildi. O eğlenirken kendisi heyecandan ölmek üzereydi. "Alay ediyorsun." dedi kızmaya çalışarak.

"Belki öyle belki değil." diye fısıldadı masalsı sesiyle.

Ayana bir an kalbinin durduğunu sandı. Sanki o an durup sonra yeniden çalışmaya başlamış gibiydi. Ayakları onu taşımıyordu. Bu adamın bu kadar yakın olması normal miydi? Beyni yavaşlamış kalbi ise hızlanmıştı. İkisi aynı şekilde çalışamıyordu artık.

"Beni bırakabilir misin? Düzgün düşünemiyorum." dedi dürüst bir şekilde.

Onu bırakıp bırakmamak konusunda bir an kararsız kaldı. O yakınlarda olduğunda daha iyi hissettiği bir gerçekti. Ayana'nın yüzüne baktığında renginin solduğunu gördü. Telaşla onu yatağa oturttu. Elini yüzüne koyup "Bir şey mi oldu?" diye sordu telaşla.

Olmuyor muydu? Onun yakınlığı yüzünden başı dönüyordu. Heyecandan hareket edemeyecek duruma geliyordu. Bir de soruyor muydu? Başını iki yana sallayıp "İyiyim." dedi güçsüz bir sesle.

Pars hiç ikna olmuş gibi görünmüyordu. "Hekim çağıracağım." dediğinde Ayana onun kolunu tuttu. "Su, sadece su istiyorum." dedi.

Pars başını sallayarak su getirdiğinde Ayana minnetle suyu aldı. Pars onun her yudumunu ilgiyle izlerken yanakları kızarmıştı elinde olmadan. "Bana şöyle bakmasan." dedi minik bir isyanla.

"Nasıl bakıyorum?" diye sordu muzip bir şekilde.

Gözlerini kaçırdı. Bu adamdan etkilendiğini itiraf edecek bir şey kaçırmak istemiyordu ağzından. Dikkatle "Biri bana bakarken bir şey yapamam." dedi.

Pars başını sallayarak Ayana'nın elindeki bardağı almak için elini uzattığında parmakları birbirine değdi. Ve o anın etkisiyle Ayana bardağı yere düşürdü. Bin parçaya bölünen bardağa bakıyordu şimdi ikisi de. Ayana yere eğilip parçaları alacak olmuştu ki Pars ellerini tutup elindeki parçayı kendi eline aldı. "Bırak, birini çağırayım."

Ayana başını salladı usulca. Buna rağmen Pars ellerini çekmiyordu. Ayana da ellerine bakıyordu utangaç bir şekilde. Bir süre birbirlerinin gözlerine baktılar. Sonunda Ayana "Birini çağıracaktın." dediğinde Pars başını sallayarak kapıya ilerledi ve muhafızlarla konuştu. Ayana ise onun arkasından gülümseyerek bakıyordu. En azından onun canının yanmasını istemiyordu.

Seni Aradım -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin