40. Özür Dilerim

6.2K 439 71
                                    


Pars'ın yüzünde minik de olsa bir gülümseme belirdi. Arkasına dönerken bu gülümsemeden eser kalmadı. Başını salladı usulca. "Peki kraliçem." dedi soğuk ve mesafeli bir şekilde.

Ayana söyleyecek bir şey bulamadı. Bu adamın kim olduğunu bile bilmiyordu. Onunla dans edecek olmanın düşüncesi bile rahatsız ediciydi. "Ne zaman başlarız?" diye sordu.

Pars kaşlarını kaldırıp ona baktı. "Ne zaman emrederseniz." dedi alaycı bir tavırla. Bu adamın ne zaman nasıl davranacağını bir türlü kestiremiyordu. "Bir şey mi ima etmeye çalışıyorsun?" dedi sinirle. İnsanların nedenini söylemeye cesaret edemediği halde tavır takınmalarından nefret ederdi.

"Aramızdaki ast üst ilişkisinin farkında olduğumu vurguluyorum."

Ayana dikkatle bir süre karşısındaki adama baktı. Sonunda iç geçirerek "Koyduğum kanunları mı öğrendin?" diye sordu.

Pars başını iki yana salladı. Bir şey öğrendiği yoktu ama bu konu ilgisini çekmişti. "Ne kanunu?" diye sordu.

Söylememesi gereken bir şeyi söylediğini çok sonra fark edebilmişti. Daha fazla saklamanın anlamı yoktu. O söylemezse başka birinden öğrenecekti. "Kral olman sana hiçbir emir hakkı vermiyor. Krallığın birinci kişisi benim."

Pars alayla "İkinci sınıf insan olduğumu vurguladın yani?" diye sordu.

Ayana sıkıntılı bir şekilde ayağa kalktı. "İkinci sırada Belen var. Üçte Artam, dörtte Aral ve beşte de İzgi. Sonrasında sen varsın."

Pars alaylı bakışlarla ona baktı. "O sırada olabilmem bile mucize olsa gerek. "

Ayana onun bu tavrını görmezden geldi. "Bu şartlar altında eğer bana bir şey olacak olursa... senin de krallığım sembolik de olsa elinden alınacak."

Pars güldü. "Seni öldürmeye çalışacağımı düşündün demek."

Kimseye güvenmek zorunda değildi. İşte bu yüzden bu adama da güvenmiyordu. "Aksini kanıtlayabilir misin?" diye sordu.

İç geçirdi. Karşısındaki kadına kendini anlatmanın bir şey ifade etmediğini düşündü. "Bunun için zaman gerek. Ve bu kadar zaman burada kalmayacağım."

Ayana başını salladı. "Doğru, kalmayacaksın." diye mırıldandı. Ona zaman tanıyıp anlayışla karşıladığı halde karşısındaki adam ona alayla bakıyordu. Onunla eğleniyordu resmen. Pars'a yürüyerek "Hadi şu dansı öğret de bitsin." dedi.

"Bunu daha sonraya bıraksak daha iyi olur."

Ayana iyice yaklaşıp elini Pars'a uzattı. "Bitsin de kurtulalım."

Pars Ayana'nın elini tutmak yerine belinden tutup onu kendine çektiğinde Ayana kalbinin hızlandığını hissetti. Bu adam ne yapıyordu böyle? Gözlerini onun yüzüne çevirdiğinde şaşkın bir şekilde bakıyordu. "Ne yapıyorsun?" diye sordu güçlükle.

Pars kulağına eğilip "Ştt." diye fısıldadı. Daha sonra büyülü gibi gelen Ayana'nın anlamadığı sözlerle şarkı mırıldanmaya başladı. Sözlerini anlamasa da sanki Ayana'nın içine işliyordu. Pars kulağına şarkıyı mırıldanırken yana adım atınca Ayana da onun güçlük kolları arasında kalmanın verdiği güçsüzlükle yana adım attı. Pars onu yönlendirirken Ayana şarkının ve Pars'ın etkisiyle bu dansın nasıl bittiğini anlayamamıştı. Dans bittiğinde gözleri kocaman olmuş bir şekilde Pars'a bakıyordu. Çok sonra onun kollarında olduğunu fark ederek usulca geri çekildi. "Öğrenmeme gerek yok sanırım." diyerek masasına doğru bir adım attığında Pars kolundan tuttu.

"Kendini bana biraz daha bırakırsan sorun olmayacaktır, ben seni yönlendiririm."

Ayana koluna baktığında Pars ne yaptığını fark ederek geri çekti elini. Ayana başını sallayarak "Tamam." diyerek hızlı bir şekilde masasına ilerledi. Oturacakken Pars ile göz göze gelince saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı. "Kar çok hızlı yağıyor, bu gece kar topu oynayacağız."

Seni Aradım -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin