"Birleşik Özgürlük Platformu ve Yeni Hedef Partisi Başkanı Akilah Kemal'in özel günlüklerinden alınmıştır."
Bugün ekiple yaptığım ilk toplantı şahsen beni hiç tatmin etmedi. Toplantı sona erdikten sonra Mahala'nın hal ve hareketlerini sakin bir kafa ile ölçüp tartınca, Mahala'nın gerçekten bizi yönlendirecek yeterlilikte birisi olup olmadığı hakkında şüpheye düşüyordum. Kurtuluşumuzu organize etmesini beklediğim kişi, daha ilk toplantıda kendisini herkesten ayrı tutarak liderliğe soyunuyor, bir taraftan da sıkıldığı zaman toplantıyı sabote ederek erken bitirebilmek için elinden geleni yapıyordu. Daha ilk günden bu kadar kendisini ayrıştıran bir kişi, belki de yıllar sürecek bir direnişi nasıl organize edecekti?
Onu buraya getiren bendim ve bu saatten sonra kimseye derdimi de anlatamazdım. Mahala'nın yaptığı bütün hataları benden bileceklerdi. Davanın geleceği ve kendim hakkında daha o andan itibaren endişelenmeye başlıyordum.
Sonuçta bu dava için dişinden tırnağından arttırdığını bin bir gizlilik içerisinde bize ulaştıran ve bizden bir sonuç bekleyen binlerce kişinin emeğinden bahsediyordum. Her ne kadar katılım olarak kalabalık bir topluluk haline gelmeyi başaramasak da ciddi bir sempatizan kitlesine sahiptik. Bu sayede de altyapımızı kurabilecek kadar maddi imkânımız vardı ve bizi destekleyenler artık bizden hareket görmek istiyordu.
Ne kadar sinirlensem de kimseye bir şey belli etmemeye çalıştım ve huzursuz bir şekilde geceyi orada sonlardırdım.
Şafak sökmeye yakın Anmar'ı da yanıma alarak sahilde demirli duran teknenin yanına gittim. Deniz üzerindeki ellinci yılını çoktan deviren hurdayı görünce, bu tekneyle hiçbir zaman 3B şehrine varamayacağımızı aklımdan geçirdim. Tekneden başka her şeye benzeyen bu şeyi gördükçe sinirlerime hâkim olamıyor ve o an Anmarı oracık da boğmamak için kendimi zor tutuyordum. Anmar sakinliğini koruyarak teknenin hiçbir sorun yaratmayacağını açıklamaya çalışırken, bir taraftan da dikkat çekmemek için bu araçtan daha iyisinin olmadığına dair beni ikna ediyordu.
Attığım her adımın doğru olabilmesi için, şanslı bir günümde karşımıza çıkabilecek güzel bir tesadüf olsun diye devamlı dua etmek zorunda kalıyordum. Mahala'nın yaptığı sınır geçişinden tutun da bu hurda tekne ya da bölgelerde gidip görüşeceğimiz insanlar; neredeyse bu organizasyon uğruna attığım her adım tesadüfler sayesinde ilerliyordu.
Tesadüflerin en kötü yanı, her zaman karşımıza çıkmamasıdır. Çekirge misali insan tesadüflerle bir sıçrar, iki sıçrar. Bir şekilde ardı ardına gelen bu tesadüflerin sonu gelecek ve bir noktadan sonra yaptığımız her şey sarpa sararak bize kötü bir şekilde geri dönecekti.
Sahilin kenarında yürürken o kadar kendimden geçmiştim ki, Anmar'a ettiğim küfürlerin neredeyse hiçbirini hatırlamıyordum. Anmar'ın yüzü, şaşkınlık ve sinir ile koyu kırmızıya çalan bir renge bürünmüştü. Yüzündeki ifade sanki saatlerdir hiç durmamak üzere ona küfür ettiğimi söylüyordu. O an beni durdurmaya hiç kimse cesaret edememişti. Mahala'ya olan bütün sinirimi bir anda Anmar'ın üzerine boşaltmıştım.
Ses tellerim yırtılana kadar bağırmamın ardından, ancak pahalı tütünümü yakıp yavaş yavaş içime çekince sinirim sönmeye ve kafam yerine gelmeye başladı. Ancak bu şekilde kendimi kontrol altına alabilmeyi başardım.
Sigaramı yavaş yavaş içerken, denizin dinginliğine kapılıp gidiyordum. Suların yavaş yavaş çekildiğini insana zorla fark ettiren limanın üzerindeki yosun tabakasını incelerken arkamdan bana doğru yavaş adımlarla yaklaşan Erub'un sıcak nefesini ensemde hissettim. Erub'u yanımda hissettiğim her an kendimi daha mutlu ve bir şeyleri başarabilmek için daha kararlı hissediyordum. Erub'un çevresine yaydığı o güvenilirlik duygusu insanın içini rahatlatıyor, bir şeyler uğruna savaşabilmek adına daha fazla şevk sağlıyordu.
Erub'a doğru dönerek, yüzünün tüm şekillerini rahatça inceleyebilecek kadar yaklaştım. Ağzımdaki sigarayı alıp denize doğru fırlatan Erub, iki elimi avuçlarının içerisine alarak göğüslerine doğru yaklaştırdı ve neredeyse canımı acıtırcasına sıkmaya başladı. "Başaracağını biliyorum" dedi ürkek bir sesle. Aşk ile bakan gözleri içimde fırtınalar koparıyor nedensiz yere gözlerimin yaşarmasına neden oluyordu.
Bu işe giriştiğimizden beri ilk defa Egonya'ya gidecektim. Daha önce yolculuklar yapmıştım. Fakat uzun süredir ilk defa bir yolculuk beni bu kadar heyecanlandırıyordu.
Yolculuğun üzerimde oluşturduğu baskıyı içimde tutamıyor, haddinden fazla çevreme belli ediyordum. Son zamanlarda nedensiz yere arkadaşlarımın kalplerini kırıyor, sebepsiz kavgalara girişiyordum. Her an sudan sebeplerle bir kavga çıkartmamı bekleyen insanlar, benden çekiniyor ve yavaş yavaş uzaklaşıyordu.
Çıktığım uzun yolda bir türlü doğru planlamayı yapamamam ve istediğim desteği çevremde bulamamam beni iyice yorgun düşürmüştü. Geçirdiğim bu sıkıntılı dönemde arkamdan konuşan ve rahatsızlıklarını dile getiren dava arkadaşlarımın seslerini duymamak için kulaklarımı tıkamak zorunda kalıyordum. Bu kadar insan arasında bana tek destek veren ve içimi rahatlatmaya çalışan Erub ise şimdi ellerimi tutup, gözlerimin içine bakarak karşımdaydı. "Unutma!" dedi. "Ben senin başardığını görebilmek için tam burada dönüşünü bekliyor olacağım."
Elimi ellerinden çekip, gözünün önüne düşen siyah saçlarını, o kumral yüzünü daha iyi görebilmek için, kulaklarının arkasına doğru topladım. Beynimin içini delip geçen o kahverengi bakışları beni, gerçekten başarabileceğime ikna ediyordu.
Erub ile bir dava arkadaşından çok adı konmamış bir sevdayı yaşıyorduk. Kendisini neredeyse çocukluğumdan beri tanıyordum. Her gidişimin ardından bakan gözlerini, her dönüşümde bekler vaziyette buluyor, kendisine her sarıldığımda evde olduğumu hissediyordum.
Belki hiç sevgili olmamış, hiçbir zaman büyük bir aşk yaşamamıştık. Ancak sahip olduğu o kahverengi gözlere her bakışımda yeniden kendisine âşık oluyor, mutluluktan gözümün önünü göremez hale geliyordum.
Başaracaktım. Eninde sonunda bütün hayallerimi gerçekleştirecek, hiç kimse için olmasa bile Erub ile yaşama ihtimalim olan o mutlu gelecek için çabalayacaktım.
"Biliyorum." Dedim sadece Erub'a. Ellerini bıraktıktan sonra arkama dönerek bizden birkaç yüz metre uzakta duran Anmar'a seslendim "Vlad'a ve Mahala'ya haber edelim. Hemen yola çıkıyoruz!"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP DEVRİM
Mystery / ThrillerKayıp Devrim, olmayan bir dünyada, olmayan bir ülkenin hikayesidir. Anarşinin son bulması için siyasi rejim değiştirilerek 6 parçaya bölünen Egonya, yepyeni bir lider ile içinde bulunduğu diktatörlük rejiminden kurtulabilecek midir? Yoksa ülkeyi kur...