Yasadışı yollarla basılan "Bir Diktatörün Günlüğü" adlı gerçek olaylara dayandırılan bir öykü kitabının içinden alınmıştır.
Spor akademisinden üstün başarı ile mezun olan Johan, kaptanı olduğu futbol takımının sezon sonunda Egonya şampiyonu olması sayesinde katılmaya hak kazanılan ve yabancı takımların da katılacağı futbol turnuvası sayesinde hayatında ilk kez Egonya dışına çıkabilme şansı buluyordu. Daha yirmi bir yaşında olan Johan belki de bir insanın hayatı boyunca eline hiçbir zaman geçemeyecek bir şans yakaladığı için mutluluktan çılgına dönmüştü. Ancak sevindiği kadar da bölgesi dışındaki hiçbir yerden haberdar olmadığı ve oraya gittiğinde nasıl davranması gerektiği hakkında hiçbir şey bilmediği için korkuyordu.
Futbol oynamaya on iki yaşında başlayan biri olarak, geçmek zorunda kaldığı engelleri bir bir gözünün önüne getirerek eline geçen fırsatın ne kadar değerli olduğunun farkına varmıştı.
Sporculuk yaşamının ilk yıllarında daha bıyıkları çıkmaya başlamamış genç bir delikanlıyken top koşturduğu yeşil sahada centilmenlik ve kardeşliğin hâkim olduğunu az çok hatırlayabiliyordu. Müsabaka sonucunda kazanan kim olursa olsun soyunma odası hep birlikte terk edilir, saha dışında da birlikte hareket edilerek sıkı arkadaşlıklar kurulurdu.
Fakat Merkezi Yönetimin eğitimliler bölgesinde yapılan sportif faaliyetlere müdahale etmeye başlamasının ardından, ülkede yapılan müsabakalara koyulmuş olan seyirci kotası kaldırılmış ve futbolun profesyonelleştirilmesi ile birlikte futbol sadece bir oyun olmaktan çıkarak, futbol sahaları insanların birbirini parçaladığı ve bu dehşetin binlerce insan tarafından çıplak gözle izlendiği birer arenaya dönüşmüştü.
Ülkedeki insanlara kademeli olarak futbol daha fazla sevdirilmeye başlanmış, futbola olan ilginin artmasına orantılı olarak müsabakalara katılan takım sayıları da artmıştı. Müsabakaları izlemeye gelen insanlar artık takım tutmaya başlamış, yıllarca güzel bir gösteri şeklinde müsabakaları izleyen insanlar bir anda kendi tuttukları takımların kazanabilmesi için tribünleri doldurmaya ve bağırmaya başlamışlardı.
Profesyonelliğin başlaması ile kazanması için kendisine daha fazla para-kredi verildiğini gören Johan, daha çok kazanabilmek için saha içerisinde bağırmaya ve rakiplerine zarar vermeye başlıyordu. Futbolcular artık kazanabilmek uğruna birbirlerine kasti bir şekilde sert hareketlerde bulunuyor, kaybedeceğini anlayan oyuncular çıldırarak saha içinde kavgalar çıkartıyordu. Rakip takım oyucularının değil aynı soyunma odasını kullanması, gündelik hayatta karşılaştıklarında dahi olay çıkmaması imkânsızdı. Ruhunu kaybeden ve tamamen kazanmaya odaklanan futbolcular, sahadaki rakiplerini gerçek hayatta da düşman olarak görüyorlardı.
Sahada alınan başarı ticari bir emtia haline gelmiş, galibiyetler ve mağlubiyetler para ile alınıp satılabilen bir değer olmuştu. Sahada oyunun gidişatını değiştirebilecek yetenekte olan futbolcular çok yüksek fiyatlarla bir mal gibi alınıp satılıyor, böylelikle sporu yöneten insanların daha fazla para kazanabilmesi sağlanıyordu. Tabii ki spor müsabakalarının başında bulunan yöneticiler tamamen merkezi yönetimin kontrolü altına girmişti. Böylece kazançları yıllardır kendi içinde kalan ve maddi olarak merkezi yönetime hiçbir destek vermeyen eğitimlilerin tüm gelirleri, spor sayesinde merkezi yönetime kayıyordu.
Merkezi yönetim, yaratılan gergin ortamın daha fazla gelir olarak kendisine geri döndüğünü gördükçe müdahalelerinde hız kesmiyor, bu kez de saha kenarında müsabakaları izleyen taraftar gruplarının birbirlerine düşman olmasını sağlayarak futbol üzerinden sanal bir iç savaş ortamı yaratıyordu. Artık herhangi bir takımın taraftarları, sokaklarda kendilerine rakip gördükleri takımın taraftarları ile nedenini bilmeden kavgalara tutuşuyor, yaralanmalar hatta ölümler meydana geliyordu. Delilik derecesinde takımlarına âşık olan bu taraftar grupları, takımlarına destek olabilmek için gelirlerinden daha fazla harcama yaparak daha çok müsabakalara gitmeye çalışıyor, takım formalarından ve üzerinde takım logosu bulunan bardaklardan daha fazla satın alıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP DEVRİM
Misterio / SuspensoKayıp Devrim, olmayan bir dünyada, olmayan bir ülkenin hikayesidir. Anarşinin son bulması için siyasi rejim değiştirilerek 6 parçaya bölünen Egonya, yepyeni bir lider ile içinde bulunduğu diktatörlük rejiminden kurtulabilecek midir? Yoksa ülkeyi kur...