"Yasadışı örgütlere destek sağlaması nedeniyle idam edilen Azra KOHEN'in idam öncesindeki son kayıtlarından alınmıştır."
Oldum olası ölümden korkmadığımı söylesem de ölümün bu kadar yaklaşıp kapımı çalmasının ardından aslında ölümden çok fazla korktuğumu anladım.
Pencereden aşağı düşmenin etkisiyle belkemiğim kırılmış, boynumdan aşağısı felç kalmıştı. Peşimden koşarak benim aşağı düşmeme neden olan Garim ise korkulu gözlerle yanıma yaklaşıp, son bir defa gözlerimin içerisine bakarak, beni bir patates çuvalı gibi arabanın arkasına yükleyip aracıyla yola koyulmuştu.
Ellerimi ve ayaklarımı hissetmiyor, boynumu dahi çeviremiyordum. Hissettiğim tek şey, kamyonetin arkasındaki alanda yatar vaziyetteyken aracın her tümseği geçişinde yerimde zıplamamdan ötürü tekrar tekrar yere çarpan kafamın arkasındaki acıydı. Garim için artık elli kiloluk bir et parçasından farkım yoktu.
Çarpmanın etkisiyle kafamın arkasında oluşan ağrı o kadar artmıştı ki artık dayanacak halim kalmamıştı. Elimi kafamın arkasına götürmek istesem de hareket edemiyor, sadece acının azalması için tanrıya dua edebiliyordum. Düşmenin ardından canımın çok yanacağını düşünmüştüm ancak omuriliğimin kırılmasından dolayı neredeyse hiçbir şey hissetmemiştim. Her ne kadar görüntü olarak bir patates çuvalından farkım kalmasa da bitmek bilmeyen yol boyunca ne durumda olduğumu bir kenara bırakarak, o andaki tek derdim olarak yüzümde gezen sineklere odaklanmıştım. Şansa bakın ki vücuduma sürdüğüm çiçek özlü parfüm neredeyse bütün Brost sineklerinin üzerimde gezmesine neden oluyordu. En azından ben öyle hissediyordum.
Her ne kadar başımdaki ağrı ve sineklerin yüzümde gezmesi beni inanılmaz derecede rahatsız etse ve uykunun benim için ölüm olduğunu adım gibi bilsem de çok geçmeden derin bir uykuya dalıyordum.
Gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm, doktor gibi başımda duran ancak hiç de doktora benzemeyen insanlar topluluğu oldu. Yavaş yavaş kaybetmeye başladığım duyma duyum yüzünden bu insanların kendi aralarında konuştuklarından hiçbir şey anlamıyordum ancak en azından dertlerinin beni kurtarmak olmadığının farkındaydım.
Ayıldığımın farkına varılmasının üzerinden gözlerime direk vuracak şekilde ayarlanan projektörler yakılarak bir tür işkence ortamı yaratıldı ve çevremi görmem engellendi. Hoş! Kafasını dahi hareket ettiremeyen bir insanın gözlerine ışık vererek çevresinde olan biteni görmesini engellemek ne kadar mantıklı idi o da ayrı mesele.
Birilerinin ıslak bir bezle yüzümü temizlediğini fark ediyordum. Temizlik işleminin bitmesinden hemen sonra iki kişi olduğum yerde beni dik konuma getirdi. Her ne kadar vücuduma dokunan elleri hissetmesem de birileri ellerini üzerimde gezdiriyor ve sapıkça emellerini kulağıma fısıldıyorlardı. Felç durumunda olan bir kadına tecavüz etmekten kaçınmayacak insan müsveddeleri ile dolu bir odada tek başıma hareketsiz bir halde duruyordum.
Çok geçmeden çevremde dolaşan insanların asıl niyetleri ortaya çıktı. Hiçbir tarafımı hareket ettiremeyen, konuşmakta ve duymakta sahi zorluk yaşayan benden sahte bir itiraf istiyorlardı. Oturduğum noktadan şu ana kadar uğraştığım her şeye bir defada ihanet edecek ve her şeyin bir oyundan ibaret olduğunu belirterek tüm insanlardan af dileyecektim.
Ölüme ilk kez bu kadar yaklaşmışken ölümden başka çaremin de olmadığını anlıyordum. Hayatımın sonuna kadar gözleri dışında hiçbir yerini hareket ettiremeyen aciz bir insan olarak yaşamak benim için ölmekten daha beterdi.
Hayatım gözlerimin önünden bir film şeridi gibi akmaya başladı. Gençliğim, kaçışım, saklanışım... hareket etmeden durduğum yatağın üzerinde artık hepsini daha net hatırlayabiliyordum. Büyük hatalarım oldu. Garim ile yaşadığım aşk belki bu hataların en büyüğü idi. Son zamanlarda Akilah ile tanışmam ve Mahala için belki de hayatım boyunca savunduğum her şeyi bir anda silip atmam...
Benim için asıl önemli olan şey ise yaptığım bu büyük hatalardan şu anda içine düştüğüm kötü duruma bakılarak pişman olup olmadığım. Her ne kadar kurtuluşun pasif unsurlarından birisi iken kurtuluş için vermiş olduğum mücadele için "keşke hiç bulaşmasaydım" diyebiliyor muydum? Sırf bu kendi içimde gördüğüm muhakeme sonucunda onların istediği sahte itirafı yapmalı mıydım? İşte bütün bu içinde bulunduğum açmazlar bana o kadar ağrı kesici verilmesine rağmen başımın çatlarcasına ağrımasına neden olmaktaydı.
Zaman su gibi akıp giderken yalnız başıma bulunduğum odadaki boş duvara bakmaktan başka hiçbir şey yapamıyordum. Benden ne istediklerini söyleseler de benden gelecek herhangi bir cevabı duymak için herhangi bir girişimde bulunmuyorlardı.
Büyük bir psikolojik işkence içindeydim. Gözyaşlarım yanaklarımdan aşağı süzülürken artık onların istediği her şeyi yapabilecek kıvama geliyordum. Şu ana kadar ne düşündüğüm ne söylemeye karar verdiğim hiç önemli değildi. Onlar bana neler anlatmam gerektiğini söyleyecek, ben de onların bana söylediği şeyleri kameranın önünde bir papağan gibi tekrar edecektim. Böylelikle hayatı boyunca hiçbir zaman öne çıkmayan ben, bir anda bütün ülke önünde "kurtuluşa ihanet eden kadın" olarak damgalanarak ünlü olacaktım. Hayatım boyunca ulaşabileceğim en üst noktaya ulaşmama ramak kalmıştı. Karşılığında ise istediğim tek bir şey vardı. Bütün bunlar bittiğinde daha fazla işkenceye maruz bırakılmadan yaşamıma son verilmesi...
"Sevgili Mahala. Seni tanıdığım süre hayatımın çok kısa bir kısmını teşkil eden bir dönemdi. Ancak hayatımda gerçekten büyük bir iz bırakmış olduğunu bilmeni istiyorum. Her ne kadar kendimi inandırmaya çalışmama rağmen hâlâ inanmasam da bu kurtuluş davası olmasaydı birbirimiz ile hiç karşılaşmış olamayacaksak da seninle çok farklı bir zamanda ve çok farklı bir hayatta birlikte olmak isterdim. Şu anda seninle yaşadığım o kısa ancak mutlu dönemin diyetini ödemek zorunda bırakılıyorum. Sen benim hayatıma giren belki de tek doğru şey oldun. Ve şunu sana açıkça söylemem gerekiyor ki seninle geçirdiğim zamanlar karşılığında bu duruma düşeceğimi en başından bilseydim dahi yine seninle birlikte olmayı seçerdim. Senden tek istediğim şey son nefesimde dahi seni düşündüğümü bilmen ve kendi doğruların için hiçbir zaman taviz vermemen. Seni senin tahmin ettiğinden dahi çok seviyorum."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP DEVRİM
Mystery / ThrillerKayıp Devrim, olmayan bir dünyada, olmayan bir ülkenin hikayesidir. Anarşinin son bulması için siyasi rejim değiştirilerek 6 parçaya bölünen Egonya, yepyeni bir lider ile içinde bulunduğu diktatörlük rejiminden kurtulabilecek midir? Yoksa ülkeyi kur...