Bölüm 23

2 1 0
                                    

"Mahala ARONSKY'nin kendi el yazısı ile tuttuğu günlüğün günümüze ulaşan kısımlarından alınmıştır."

40 yaşında olan bir insanın daha önce hiç kimse ile duygusal bir yakınlaşmaya girmemiş olması size garip gelebilir. Fakat devamlı olarak içinde bulunduğum o hızlı yaşantı içerisinde bir iki defa böyle bir duygusal yakınlaşmayı denemiş olsam da her defasında başıma gelen büyük olaylar nedeni ile yaptığım tüm teşebbüsler sonuçsuz kaldı.

Lise yıllarında gönlümü kaptırdığım ancak daha konuşma fırsatı dahi bulamadan, babamın ölümünün acısını yaşamam, bir daha hiç karşılaşmadığım, sarı saçlarını hayal meyal hatırladığım sınıf arkadaşım geliyordu aklıma.

Ya da gazetecilik lisansımın onaylandığı gün tanıştığım ve az daha lisansımı uğruna yırtmayı dahi düşündüğüm, fakat şimdi ise ne adını ne yüzünü hatırlayabildiğim o güzel kadın.

Evet, kırk yaşına geldim. Ancak Egonya vatandaşlarının genelinin mustarip olduğu gibi ne çocukluğumu ne de gençliğimi rahat rahat yaşayabildim.

Azra'nın evinde kaldığım o on beş günlük süre boyunca gözüm, istemeden de olsa, devamlı olarak Azra'ya kayıyor, onun her oturuşunda, her kalkışında vücudunu baştan aşağı süzüyor, arkasını bana dönüp yürüdüğü o kısacık anlar esnasında kalçalarını en ince ayrıntısına kadar inceliyordum. Azra'nın üzerine attığım o kaçamak bakışların Azra tarafından fark edildiğini hissedince, yüzüm kızarıyor, bakışlarımı kaçırıyor ve başımı öne eğiyordum.

Akilah ile ilk gün yaptığım konuşma esnasında beynimin devamlı kahvaltıya odaklanması gibi, ne kadar karşı koymaya çalışsam da devamlı olarak Azra'yı düşünüyor, her gece odama uyumak için geçtiğimde gözümde onunla birlikte olduğumu hayal ediyordum.

Kapının önünde Azra'nın beni kapıya dayayarak dudaklarıma yapışması bende anlık olarak bir şaşırma hissi yaratsa da hiç karşı koymadım. Dizginleri tamamen Azra'nın eline vererek, iki elimle kulaklarının arkasından kafasını kavrayıp, hayatımda yaşadığım en güzel öpüşme anının zevkini çıkartıp, o anı hiç unutmamak için kafama kazımaya çalıştım. Dolgun göğüsleri vücuduma değdikçe beni daha da heyecanlandıran ve kontrolden çıkmama neden olan azra ile dakikalarca öpüşüp, hemen oracıkta tam da kapı önünde birlikte olmuştuk.

Zihnimin oldukça karışmasına neden olan, Azra ile yaşadığım bu cinsel deneyim sonunda Azra'nın da benden etkilendiğini görmekten ziyadesiyle memnun oldum.

Kırk yıllık beklemenin verdiği heyecan ile tüm günü sevişerek geçirdikten sonra ilk kez o gece birbirimize sarılarak birlikte uyuduk. İçinde bulunduğumuz rüya ortamı, Azra'nın yarın beni götürmek için gelecek olan Garim'i haber vermesi ile bozulsa da yaşadığım mutluluk ve huzur hissini, bir daha Azra'yı görememe ihtimali dahi bozamıyordu.

Garim'in beni almaya geldiği sabah, yanımda uyuyan Azra'nın bana verdiği huzur ile her zamankinden daha mutlu başlasa da içimdeki bu mutluluk Garim'in yaklaşması ile birlikte, yerini rahatsız edici bir heyecana bıraktı. Sanki yıllardır birlikte olduğum eşimden bir daha hiç birleşemeyecekmiş gibi ayrılıyordum. Ancak ne uğruna olduğu bilinmeden, boşu boşuna feda edilen koskoca bir hayat, ilk kez bir anlam kazanmak üzereydi.

Kafamı toparlayarak daha mantıklı düşünebilir hale gelebilmek için acilen Azra'dan ayrılarak yola çıkmam gerektiğinin farkında olsam da Azra'dan ayrılmak bana ölüm gibi geliyordu.

Pencereden bakarken Garim'in kamyonetinin arkasında bıraktığı toz bulutunu görmemle birlikte, son defa Azra ile vedalaştım. Ne kadar çok sarılırsak, o kadar birbirimizi bırakmamak geliyordu içimizden. Ayrılmak o kadar zor geliyordu ki!

Gözlerimden iki damla yaş süzüldü. Hiç konuşmadan ellerimiz birbirini bıraktı ve kapıya çoktan yanaşmış olan ve beni bekleyen yüzü asık Garim'in kamyonetine gitmek için kapıdan dışarı çıktım. Azra dışarı çıkmayarak beni evin içinde yolcu etti. Kim bilir? Belki ayrılmamızı daha da zorlaştırmak, belki de Garim ile karşılaşmak istemiyordu.

Garim ile yaptığımız yaklaşık yüz kilometrelik yolculuk boyunca neredeyse hiç konuşmadık. Kamyonetin penceresinden baktığım süre boyunca Egonya'dan Baltur'a verilen şehirlerde yaşanan fakirliği, çekilen acıları iliklerime kadar hissetme imkânım oldu. Yıllardır sahipsiz kalan şehirlerde kimse tek bir çivi dahi çakmamış mevcutta bulunan binalar eskiyerek çürümeye terkedilmişti.

Garim ile yol boyunca yaptığımız nadir ve kısa sohbetler esnasında, Baltur'un nispeten değerli olan Brost'un iç kesimlerinde yeraltı kaynakları arama çalışmaları yaptığını ve sonucunda çok değeli petrol ve değerli maden yataklarına ulaştığını öğrendim. Garimin yol boyunca anlattığına göre Merkezi Yönetim göz göre göre sahip olduğu neredeyse tüm değerli yeraltı kaynaklarını yabancı ülkelere değerinin çok altında satıp, tabiri caizse hediye etmişti. Egonyada yaşayan insanların bu durumu öğrenmemesi için merkezi yönetim tarafından büyük bir özen gösterildiğine özellikle dikkat çekiyordu Garim. Merkezi yönetimin böyle bir hatayı görmemesinin imkânı yoktu. Her şey bilerek ve isteyerek yapılmış, böylelikle verilen tavizler sonucunda Merkezi yönetimin rejimi elinde tutması, Baltur tarafından el altından desteklenmişti.

Garim ile 7D şehrine vardığımızda beklentimin çok üzerinde büyük bir şehir ile karşılaştım.

Kontrol merkezinin kurulacağını söylediği yeri kafamda, birkaç kişinin toplandığı küçük bir baraka gibi hayal ederken kendimi, içinde yüzlerce kişinin bulunduğu dört katlı devasa bir eski fabrika binasının önünde buldum. Her ne kadar Azra'nın evinde bulunduğum süre içerisinde umutsuzluğa kapılıp, hayata geçirilmek istenen şeyin imkânsız olduğunu düşünsem de Akilah'ın kurduğu kontrol merkezinin uzaktan görüntüsü dahi ne kadar boş bir umutsuzluğa kapıldığımı bana göstermek için yetti.

Kapının önünde Akilah ile birlikte benim gelişimi bekleyen o insanlar topluluğunu da görünce bizim hep birlikte bu işi başaracağımıza dair olan umudum yeniden arttı.


KAYIP DEVRİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin