Kelime Sayısı:1177
14 Bölüm
Biri Beni Durdursun
Kadran adamlarının çıkması için etrafında herkesi öldürmeye başladı. Saber surlara çıkmıştı. Kadran'ın ters istikametine doğru gitmeye başladı fakat diğer tarafta da asker vardı. Kadran kılıcını savurup tekrar yere sapladı. Bu seferdi ''Büyük halka'' saldırısıydı. Bu saldırı daha geniş çaplıydı bütün surların üzerinde ki askerleri öldürmek içindi. Kadran saldırıyı yaptığında General Vorvor saldırıyı durdurmak için kılıcını kullandı. Siean kendisinin elini açtı ve olduğu yere saldırının gelmesini engelledi. Vorvor ''Savaş konseyini ikiye bölgemiz gerek. '' Bir kısmını şehre gönder istediklerinden seç Ön cephede olacağım. Worgreymon, Rhidger ve Irdenser'a tutmaya çalışacağım.Negro, Forcelini surlara çıktığında Negro ''Ne yapacağız Reis?'' diye sordu. Kadran ''Surların sonuna gidin oradan da Saray'a Karanlığın ordusunun bayrağını dikin. İlerleyen zamanlarda sizi koruyamayabilirim. Ölebilirsiniz o yüzden'' dedi. Herkes onunla olmanın ne olduğunu fark etmişmişti. Orduda Kadran ve adamları en zor görevleri alıyor ve bu görevlerden başarıyla çıkıp Gece Suvarilerinin şanlı tarihini baştan yazıyorlardı. Gece değildi fakat gökyüzünün karanlık olması henüz daha gece olmadan gece Oktavya'nın üzerine çökmüştü.
Kadran saldırısının durdurulduğunu görünce yürümeye devam etti. Onun saldırısını durduran kişi Baş komutan Siean'dı. Şehrin en güçlü adamıydı. Ona ulaşmak için bir çok kişiyi harcamak zorundaydı. Bunu yapacaktı, onun kim çıkarsa çıksın hepsini yere devirip en sonunda kendisine dişli rakip olarak Siean ile karşılaştı. Rakibini belirlemişti şimdi hedefe gitmeliydi. Sarışın Yukira ve diğerleri Forcelinin peşinden gitti. Surların onların gittiği tarafının bir kısımını Kadran temizlemişti. Kadran öne doğru giderken üç tane surun üzerinde insanları ve topları yok etmek zorundaydı. Güçlü toplar yok edilirse Karanlığın ordusu en az hasarla içeriye girecekti. Kadran üzerine gelen askerleri tek kılıç darbesi ile kollarını kesip sonrada kafalarını gövdeden ayrılıp işini bitiriyordu. Borla hemen yanında ki surlarda oda Kadran'a yardım ediyordu. Borla ''Daha hızlı olmalısın evlat görevin çok önemli. Sana bu konuda yardım edeceğim ama daha da gayret etmelisin'' dedi. Kadran gülümsedi. ''Göreceksin baba ona ulaşacağım. Karşımda artık dünyada durabilecek güç göremiyorum.'' Dedi. Borla ''Evet tek bir güç yok ama bütün güçler birleşince yine durdurulabilirsin'' dedi. Kadran
''Yenilmeyeceğim baba'' dedi. İleriye doğru ilerledi. Üzerine gelen askerler artıyordu. Büyük halka saldırısını engellenmişti. Kılıcını ileriye doğru uzattı. ''Keşişler'' yeni saldırısını denedi. Mavi kılıcından çıkan zikzaklar çizerek ilerleyen saldırı birisini kestikten sonra diğerine çıkarıyor düşmanın arasında zikzaklar çizerek ilerliyordu. Saldırıyı Kral süvarisi durdurmuştu. Kadran saldırısının bir kral süvarisi tarafından durdurulmasına şaşırmamıştı. Kral Süvarisinin önünde ki bütün askerler ölmüştü. Kral süvarisi kılıcını çekip dövüşe başlamadan önce ''Benim adım Yaşhi'' dedi. Kadran ismini önemsemedi. ''İsminin ne önemi var ölüm listeme çoktan girdin bile ben sayı ile adam tutuyorum isim ile değil. Ölünce sende tarihin tozlu sayfalarında yer alacaksın'' dedi. Yaşhi
''Ben yerinde olsam öyle düşünmezdim. Eskiden cesaretin yoktu. Krimorda ölümü bekleyen Kadran şu anda ölümü getirmekten söz ediyor. İsminin değerini insanlığa hissettirmeden seni haklayacağım'' dedi. Kadran yerinden fırlayarak hızlandı ve kılıcını Yahşi'nin kafasına indirmek için kaldırdı. Yaşhi kendi kılıcı ile onu durdurmuştu. İki kılıcın birbirine vurması dolayısı ile etrafa ateşler saçılmış sur kısa süreli olsa da yanmıştı. Yaşhi Kadran'ı tutmak istiyordu fakat Kadran giderek bastırıyordu. Biraz daha bastırdığında Yaşhi irade gücünü açtı fakat kılıcını kırıldığı gibi Kadran onun sağ kolunu koparttı. Kırılan kılıcın parçaları bir yana kendisi bir yana düştü. Kılıç sesiyle birlikte Yaşhi'nin bağırması duyulmuştu. Kadran onu geçip giderken Yaşhi ''Öldür beni böyle yaşayamam'' dedi. Kadran ''İki ihtimal var ya hayatta kalıp benim gibi olursun ya da kan kaybından ölürsün. Kan kaybından hızlı şekilde ölmek istiyorsan'' dedi ve ayağı ile karnına yakın yeri gösterdi. ''Bıçağını buradan çok. Önce ılık bir şey hissedersin sonra gözlerinin kararır bedenin yavaşlar ve ölürsün. Sana bir kol bıraktım. İntikamını almak istiyorsan beni bir şekilde bulursun bu dünyada'' dedi.
Kadran onu geride bırakmıştı. Yaşamak içinde ölmek içinde şansı vardı, geriye dönüp hangisini tercih edeceğine bakmadı. İlerlemeye devam etti. Önüne bütün surlardan adam gelirken hem onları öldürüyor ya da kollarını kesip bırakıyordu. Topları ile yok ediyordu. Surların bu tarafına kimse gelmeyecekti. İçeriye hızlıca giriş yapmıştı. Savaş konseyi henüz tam olarak karar verememesi Kadran surların üstünde tek başına önüne geleni doğrayıp kolayca ilerlemesine sebep olmuştu. Çok büyük çaplı saldırıları yapmıyor yapsa bile güç kullanmıyordu. Henüz karanlık gücünü bile açmamıştı. Kendini bu gücü kullanmadan da normalin üstünde olan Yaşhi'yi kolayca harcamıştı. Askerler gelmeye devam ederken bir anda durdular ve aralarından üç tane kadim lord çıkageldi. Kadran giydiklerini kıyafetlerden rütbelerini seçebiliyordu. Karanlık gücünü yine açmadı o hızına güveniyordu. Kılıcını savurdu ve mavi kılıcını daha da mavi dumanlarını sarmıştı. Sırtında asılı olan Kaderin kılıcı ile onun kulağına sürekli vesveseler veriyordu. Kılıcın gücü çok yüksekti ve henüz tam anlamıyla kontrol edemiyordu. Borla'ya alışmış olan kılıç Kadran sözlerini ve davranışlarını tiye alıyor ve sanki onu kontrol eden Borla'mışcasına davranıyordu. O yüzden kılıcı çok ciddi bir rakip ile karşılaşmadığını sürece kınından çıkarmayı düşünmüyordu. Kadim lordlar irade güçlerini ve aydınlık güçlerini açmıştı aralarından bir tanesi sars gücüne sahipti. Kadran çok hızlı ilerledi ve hemen karşısında ki Kadim lordunu ortadan ikiye ayırdı, durmadı ve devam etti orta sura zıplayıp ikincisini belinden kesti. Üçüncüsüne yaklaştığında geriye kalan son kadim lord kendisini kurtarmayı bilmişti. Bu onu ancak birkaç saniye daha fazla ayakta tutabilmişti. Kaçmıştı fakat Kadran'ın gazabından kurtulmak mümkün müydü? Tabii ki bunu başarabilecek birçok insan halen hayattaydı henüz Kadran onlarla karşılaşmamıştı.
Kadim lordların harcayan Kadran yoluna devam etti. Kılıç kesişlerine birden fazla saldırı ekleyerek onlarca kişiyi tek bir saldırını ile kesip parçalıyordu. Siyah pelerini ile ortalığı dağıtıyordu. Yakında veya uzakta ölümü her askere götürmeyi kusursuzca yerine getiriyordu. Biraz daha ilerleyince karşısında Yüce savaşçı Güvansen ile Chennaemi çıkmıştı. Aydınlık gücü saldırılarını ona göndermişler onun gözlerini geçici kör etmek istemişlerdi. Düşünce güzeldi fakat Kadran ön görülemez gücünü hesaba katmamışlardı. Karanlık gücünü açmadan mavi kılıç gelen aydınlık gücü saldırısını emip yok etmişti. Yüce savaşçılar birbirlerine bakmış ve şaşkınlığa uğramışlardı. Karanlık gücünü açmadan bu saldırıyı nasıl engelleyebildiğini anlamak güçlü. Onun kısa sürede bu kadar güçlenmesini kimse tahmin etmemişti. Kadran ''Zavallılar beni durdurabileceğinizi mi sandınız?'' dedi. Elini açıp gökyüzüne baktı. ''Biri beni durdursun'' dedi. Güvansen ile Chennaemi aynı anda saldırıya geçmişlerdi. Kadran olduğu yerde durdu. Kılıcını sırtına geri astı ve karanlık gücünü açtı. ''Tek yumruk'' diye seslendi yumruğunu boşluğa indirdi ve havaya karanlık gücü ile çatlattı, üzerine gelen saldırı çatlamış havanın içine girerek karanlık güç tarafından bastırılıp emildi ve saldırıya geçip Güvansen ve Chennaemi geriye yuvarlayıp yüzlerinin üstüne kapandılar. Saber ve diğerleri saraya doğru giderken durdurulmuşlardı. Kadran etrafını kısa sürede sarılmak isteniyordu. Güvansen ilk ayağa kalkan olmuştu. Kadran elinden çıkan dumanı üfledi. Chennaemi henüz kendini yeni yeni gelmek üzereydi. Kadran kılıcını çekip saldırıya geçti ve ''Tek keşiş'' dedi ve Güvansen'in yanından fırtına gibi geçip durdu ve kılıcının kınına koyduğunda Güvansen yere düşmüştü. Chennaemi ayağa kalkmak üzereyken boynuna kılıç dayanmıştı.
''Son sözlerini alayım'' dedi. Kadran. Chennaemi ''Baban gibi sende öleceksin'' dedi. Kadran kulağını ona yakınlaştırdı. ''Bana bilmediğim bir şey söylemeni beklerdim zavallı. Her kes bir gün ölür ama bugün ama yarın ne önemi var ki? Bir gün ölmek için her gün yaşıyoruz zaten'' dedi. Rakibinden başka söz gelmeyince kılıcı ile boğazını kesti. Askerler saldırıya geçtiğinde Kadran kılıcını yere sapladı ve halka saldırısı yaptı. Karanlık gücü ile yapılmış halka saldırısı çok daha güçlüydü ve birçok asker onlarca kesik olarak can vermişti. Surların üstünü büyük bir kısmını temizlemişlerdi fakat şehirden surların üzerine çıkanlar oluyordu. Kadran gittikçe Siean yaklaşıyordu fakat her iki taraftan da kuşatılmıştı artık daha dikkatli ve daha ölümcül olması gerekliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşayan Efsane III
FantasyOnlar kötülüğün ete kemiğe bürünmüş haliydi. İntikam hissi ile yanıp tutuşan kötülüğün son temsilcileri kötülüğün ancak topyekun savaşa girerek ayakta kalacağını inanıyorlardı. Geriye kaybedecekleri hiç bir şey yoktu ama iyiler öyle miydi? Hayatta k...