Kelime Sayısı:1025
25 Bölüm
Üçlü Kuşatma
Kapı büyük bir sarsıntı ile ortadan ikiye ayrılmıştı. Borla gibi saldırı pozisyonu almıştı ve kapıları kesmeyi başarmıştı. Kapı yere düştüğünde büyük toz duman bulutunu etrafa dağıtmıştı. Askerlerden bir tanesi Irdenser'ın yanına gelmişti. Irdenser elinde ki bavulu açıp içerisinde ki bayrağı çıkardı. Karanlığın ordusunun bayrağı direğe geçirildi ve bir Vanun askeri bayrağı devraldı. Rhidger ''Bayrak herşeydir bu bayrak bugün yere düşmeyecek düşecek olursa aranızdan biriniz bu bayrağı kaldıracak ölme pahasına bile olsa. Bayrak kuleye dikilecek şehre iki taraftan gireceksiniz iki tarafta surlara çıkacak bir taraf benimle birlikte şehrin surlarına saldıracak. Irdenser sen kanatları kontrol edeceksin'' dedi. Rhidger ileriye doğru koşmadan önce kılıcını kaldırdı ''Vro!'' diye bağırdı ve koşmaya başladı. Geri dönüş yoktu, içeriye girmişlerdi. Karanlığın ordusu içeriye girerken üç kola ayrılmayı tercih ettiler. Birinci kol sol tarafa surlara çıkacaktı, ikinci kol ortadan devam edecekti üçüncü yok ile sağ taraftaki surlara çıkacaktı. İçeriye girecek gurup kendi aralarında ayrılacaktı bunlardan birisi içerdekilere yardım edecekti diğer grup kuleyi ele geçirecekti. Poligon sağ tarafa kuleye geçmek için orduyu takip etti. Ordunun en önündeydi rütbe bakımından diğerleri eşit olmasına rağmen bu savaşta geçici olarak Rütbesi arttırılmış idi. Zor zamanlardı büyük ve iyi savaşçılar bulmakta zorlanıyorlardı. Sağ tarafa Irdenser geçmişlerdi.
Ordunun büyük bir kısmı surlara çıkmıştı çok az bir kısmı kuleye gidiyordu bir kısmı ide Rhidger'in arkasında idi. 2 bin kişiden az ordu 100 bin den fazla kalan Oktavya ordusuna karşı savaşacaktı. Topları ellerinde tuttukları sürece Oktavya ordusuna zarar vereceklerdi. Oktavya ordusu kalabalıktı fakat ordu Oktavya sokaklarına sığmadığı için bölünmüşlerdi yoksa bu güçleri ile içerde kim olursa olman yenmeleri zor olmayacaktı. Hava kararmaya başlamıştı. Savaşta ilk günün son saatlerine girmeden iki tarafta savaşı bitirmek istiyordu. Hexan canla başla mücadele ediyordu geride düşman en fazla onu zorluyordu. Hexan ölmesi savaşın bittiği anlamına geliyordu. Arslan'ın ölümü duyurulmuştu askerler daha canlı ve kanlı şekilde saldırıyordı. Hexan birkaç kez aldığı kılıç darbelerinden dolayı yere düşmüş ve tekrar ayağa kalkmıştı. Ölüme direniyordu. Belki de kendisinden başka herkes ölmüştü diğerleri ile bir bağlantısı yoktu.
Durmadan savaşmaya devam ediyordu ne kadar daha edeceğini bilmeden savaşta düşündükleri hiçbir şey olmamıştı ve Oktavya ordusu sandığından daha güçlü çıkmıştı. Diğer krallık askerlerinden çok daha güçlülerdi savaş konseyleri zayıf olsa da organize saldırıyorlardı. Dalgalar halinde geliyorlardı, askerler artık teslim olmasını söylemişlerdi. Hexan ''Teslim olacağım ben ama ancak cesedimi teslim alabilirsiniz'' dedi. Parmaklarını oynayarak herkese etti etti. Askerler birbirlerine ile sebepsiz yere dövüşmeye başladı. Oktavyalıları kendi halinde dövüştürüyordu. Hexan inliyordu kan damarları dışarıya çıkmıştı dişlerini sıkıyordu etrafında herkesi kuklaya dönüştürüyor ve birbirleri ile savaşıyordu artık direk olarak onlarla savaşmıyordu Diz çöktü ellerini açtı ve gökyüzüne baktı kollarından çıkan karanlık dumanlar onları kuklaya dönüştürüyordu. Bütün kuklaları tek tek kontrol etmek zor oluyordu giderek zorlanıyordu fakat bunu yapmak zorundaydı. Rhidger ''Ben geldim!'' diye bağırdı. Hexan başını omzunun üzerinden geriye doğru çevirmişti Rhidger'in sesini duymuş gibi idi. Rhidger bir süre daha ilerledikten sonra ilk kez Oktavyalılar ile sıcak temasa geçmişlerdi. Rhidger ''Ben geldim savunun korkaklar hepiniz öleceksiniz'' diye bağırdı. Hexan onu duymuştu ''Buradayım Rhidger yetiş öldürüyorlar Karanlığın ordusunu'' diye bağırdı. Rhidger onun sesini duymuştu daha hızlı hareket etmeye başladı arkasında ki askerlere daha hızlı olmasını söyledi. Askerler koşarak onu geçtiler Rhidger yürüyordu sadece oldukça yaşlı idi bir zamanlar koşarak savaştığı yıllar çok geride kalmıştı. Kılıcını çekti ve elinde savurarak yuvarlanarak çeşitli hareketler yapıyordu en sonunda kılıcını tam kavradı ve saldırısı yaptı. Saldırını bir ok gibi kılıcından fırlasa da yayılarak hızı azaldı ve giderek genişledi, dokunduğu her şeyi yok ederek giderek büyüyerek etrafını yıkıma uğratmaya başladı. Hexan saldırının geldiğini anlayınca kukla yapmayı bıraktı ve ayağa kalktı.
Kendine iyi bir yer bulup korumaya aldı. Gelen saldırını nasıl geleceğini az çok tahmin edebiliyordu. Saldırı etrafa ilk kez Oktavya orduna değdikten sonra ortalığı feryadı figan sarmıştı. Dalgalar halinde ilerleyen duman geçtiği yerde yaşamı yok ediyordu. Hiçbir güç bu saldırıyı durduramazdı şehirde. Rhidger'in çığ saldırısı kısa sürede etrafı sarmıştı ve bir süre sonra durdu. Hexan etrafına bakındığında yerde sadece cesetler görüyordu. Büyük bir yıkım olmuştu. Sagata Olcayto,Hexan birbirlerini sonunda görebildiler Voranında oradaydı. Tekrar bir araya geldiler Rhiger yere düşmeden ayakta kalmayı başardı. Gökyüzüne bakıp ''Son zaferimi görmeme izin ver'' diye mırıldandı. Surlara çok kısa sürede yerleşen Irdenser ve adamları top atışlarına başlamışlardı. Karanlığın ordusu şehri top atışlarına tutup bombalıyordu. Herkes bir araya geldiğinde Rhidger ''Sagata kuleyi ele geçirin'' dedi. ''Hexan,Voranin ve Olcayto siz benimle kalın'' dedi. Surların diğer tarafında Oktavyalılar destek göndermişti. Poligon ok atışları ile gelenleri indiriyordu. Bir süre böyle devam ederken iki ordu askeri surlar üzerinde çarpışmaya başladı. O sırada Kadran'ın hortumu geliyordu. Oktavya ordusu arkasına bile bakamadı, surların hortum ya parçalıyor ya da surların üzerinden atıyordu. Kadran saraya gitmekten son anda vazgeçip ve onun yerine Forcelini saraya göndermişti. Kralı indirmek ne kadar önemliyse de içerde ki savaşı kazanmak ondan daha önemsiz değildi.
İki ateş arasında kalan oktavya ordusu kısa sürede ufaldı ve yok oldu. Kadran hortumunu durdurdu ve dağıttı. Rhidger ona bakıyordu. Kadran ona selam verdi. ''Borla bu günleri görmeliydi. '' diye iç çekti. Kimse konuşmamıştı. Sagata gurur duyuyordu. Uzun yıllardan beri gidenlerinin yerine bir türlü güçlü savaşçılar çıkartılamamasından yakınan Sagata birkaç Kadran gibi kişi yetiştiğinde ordunun kaderinin değişeceğinden emindi. Aksi taktirdi bu ordunun son zaferi olabilirdi. Olcayto ''Zaferi konuşacağız bu gece anlaşılan'' dedi. Rhidger ''O kadar emin olmayın tedbiri elden bırakmayın halen onlar çok güçlüler'' dedi. Rhidger ilerlemeye devam ediyordu. Kadran saraya gitmek için yola koyuldu. Poligon durup kendini kenara çekti. ''Hadi çabuk topları alın ve top ateşine başlayın. Bir ordunun kaderi sizin elinizde çabuk olun güçlü olun'' dedi. Vanun birlikleri ve Siyah pelerinliler hızlıca toplara sarıldılar el birliği ile topları çevirmeye başladılar. Topların bir kısmı zarar görmüştü Kadran'ın saldırılarından dolayı fakat kalanlar ile çevirip şehre nişan aldılar topları yerlerine yerleştirdiler. Poligon herkes 'in hazır olduğunu görünce ateş emrini verdi. Fitiller ateşlendi. Toplar ateşlemeye başladı. Hepsi anda yerlerinden ayrılmıştı. Toplar saldırıya geçen Oktavya ordusuna isabet etmişti. Oktavyanın hasar verici ağır topları Oktavyalıların üzerinde deniliyordu. İsabet eden yerde büyük çukurlar oluyordu. Oktayya ordusu top gücü ile etrafa dağılıyordu. Her iki taraftan atılan toplar orduyu çok zorluyordu.
Ordu kendi topları ile vurulurken Rhidger ve Olcayto ilerliyordu. Ortalık iyice karışmıştı. Oktavya ordusunun kaçabilecek bir yeri yoktu, toplar onlara ağır kayıp verdirmeye başlamıştı. Kadran ikinci kez saraya gitmekten vazgeçip surlardan aşağıya inmeye başlamıştı. Amaç Oktavya ordusunu iki taraftan çıkıştırmak ve top gücü ile Oktavya ordusunun tamamını yok etmek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşayan Efsane III
FantastikOnlar kötülüğün ete kemiğe bürünmüş haliydi. İntikam hissi ile yanıp tutuşan kötülüğün son temsilcileri kötülüğün ancak topyekun savaşa girerek ayakta kalacağını inanıyorlardı. Geriye kaybedecekleri hiç bir şey yoktu ama iyiler öyle miydi? Hayatta k...