Kelime Sayısı:836
47 Bölüm
Onları Durdurmak II
Isugar ''İsyancıların kapasitesi belli yerleşim yerleri Dova. Bir gece dünyanın dizinden omurgasına geçip Kornapaya saldırıp geri dönüyorlar, yağmaları oldukça başarılı, stratejik veya sizin güçlü olduğunuz noktalara saldırmak yerine daha tenha yerlere saldırıp yağmayı yapıp geri dönüyorlar ama bende bir şeyi bekliyorlar'' dedi. Henrik
''Worgreymon'u bekliyorlar bana göre Worgreymondan çok daha güçlü ve organize orduları var fakat bunu direk olarak kullanmaktansa büyük krallıklara karşı yıpratma savaşı uygulayıp krallıkların hata yapmasını bekliyorlar ve hata yaptıkları an esas güçlerini göstereceklerdir.'' Dedi. Kvievatida ''Karşımızda güç kaybetmiş Karanlığın ordusu var. Rhidger yok, Irdenser yok Arslan ordudan ayrıldı. Kadran ordudan ayrıldı. Worgreymon en yakınında adamımız var ayrıca Suikastçi Loncası lideri Panoz'un içeride adamları var. '' derken Waldo onun sözünü kesmişti. Reilwelder,Mordekei Yorgun Savaşçı ve Nelsan Dara Ben ordularına kattılar. Yine güçlüler üstelik arkadan gelen Vile, Rarar, Ottravaha,Furyata Barta, Emrial ,Yerovalı gibi çok yetenekli kişileri ordularında barındırıyorlar. Beş yıl boyunca gelecek vadeden herkesi orduda toparlamayı başardı. Worgreymon biz ise bu yetenekler konusunda geride kaldık. '' dedi. Manex
''Bence onları nasıl durdurabiliriz onu konuşmalıyız'' dedi. Lusa ''Nasıl ve ne hale geldikleri önemli değil. Önemli olan onları nasıl durduracağımız'' dedi. Henrik ayağa kalktı. ''Ateşkes sona erdi artık onlardan gelecek tepkiye hazırlıklı olmalıyız ama nereden ve ne şekilde saldıracakları konusunda bir bilgimiz yok. Worgreymon bu bilgiyi kendisinden başka kimseye söylemediğini biliyoruz. Ben gidiyorum. O savaşmadan önce savaş ilan edecektir babası gibi. Bu konuda biraz avantajlıyız zira Worgreymon da babası gibi kana kan dişe diş dövüşmek istiyor. Pusu kuracak bir tip yok onda.'' Dedi. Nobe Roke ''Savaşı bizim açmamızı bekliyor olabilir mi? Barış zamanı sona ereli bir ay geçti fakat hiçbir kıvılcım yok ortalıkta'' derken Waldo ''Haklısın Barış zamanı bittikten sonra isyancıların hareketlerinde epey yavaşlama oldu. Sürekli yağmaları azalıyor ve daha önce ele geçirdikleri bazı noktaları terk etmeye başladılar. Sanırım artık plan değiştiriyorlar'' dedi. Barra ''Ya da birleşip birlikte hareket edecekler. Ya da daha kötüsünü becerecekler. Şimdi nereye saldıracaklarını tahmin edebilirsek oraya güçlerimizi yığıp onları yok edebiliriz. Sayısal üstünlük bizden tarafta'' dedi. Henrik
''Sayısal üstünlük tarihin akışı boyunca hep krallıklar ve İmparatorluğun oldu fakat Karanlığın üçlüsü hep bu gücü aşmayı başardılar. Zerma'nın ölümünü hatırlayın o kadar güçlü olmamamıza rağmen kötüler bir şeyi hedefe koydularsa mutlaka alırlar.'' Dedi. Otnierzs Senbo ''Burada düşünülmesi gereken saldıracağı değil nereye saldıracağıdır. Dünyanın omurgasına girebilmeleri için üç yol var. Kuzey yolu direk Kornapa krallığına çıkıyor isyancılar bu yoldalar Makrian çok iyi komutan olduğu gerçeğini bir kez daha anlıyoruz. Dovadan bu yola en az üç saat at üstünde ilerlemeleri gerek üstelik yağmayı yapıp geri dönüyorlar dinleniyorlar ve birkaç gün sonra yeniden geliyorlar.
Diğer yollar ise güney yolu ve orta yolu. Güney yolunda onları durdurabilecek Kalmukya imparatorluğu var. Orta yolda ise onları karşılayabilecek 3 krallık ve bu krallıkların arkasında Bretonaska var. Ayrıca Kornapa kısa sürede yardım yetiştirebilir oraya ama Güney yolu Kalmukya'ya birliklerin yetişmesi zaman alabilir. Bana kalırsa Orta yolu tercih edecekler.'' Dedi. Barra ''Emin olma orta yoldan giderlerse beş krallık ile savaşmak zorunda kalacaklar Worgreymon Tarnovayı almak istediğini zaten söyledi. Orta yolda birçok kale ve şehir var. Bu yol onlar için çok zorlu bir yol.'' Dedi.
Waldo diğerlerine baktı. Önlerine harita açılmıştık. Henrik gitmeye hazırlandı. Odadan dışarıya çıkmadan önce ''Nereden gelirse geldin öncelik olarak bir yere önem verirsek hata yapmış oluruz. Bir işaret beklemeliyiz bence çünkü karşımızda Worgreymon var ve Irdenser'in eğittiği Yerovalı var. Biri gaddar diğeri zeki ve aynı dava için savaşıyorlar bir işaret beklemek daha uygun olur. Kısa zamanda zaten yine buluşacağız. '' dedi ve toplantıdan ayrıldı.
...
Kadran sabaha karşı az uyumuştu o sırada yanına Nogur geldi. Kadran bir gözünü açtı. ''Ne oldu'' dedi. Nogur ''Efendi Kadran'' dediğinde Kadran tokadı yapıştırmıştı. Kadran ''Bana bir kez daha efendi dersen kafanı gövdenden ayırırım senin. Geçen sefer az daha yakalanıyorduk. '' dedi. Nogur ondan dayak yemeğe azar işitmeye alışmıştı. Kadran onu oğlu olarak tanıtmıştı. Çocuk daha konuşarak gücü olmadığını anlayınca onu cesaretlendirmek istedi. Kadran ''Ne oldu? Anlat daha fakat tokat yemek istiyorsan bir tanesi yolda'' deyince çocuk elleri ile olumsuz işaret yaptı. Tokadın etkisi ile yana devrilmişti. Doğrulmuş ve hemen söylemesi gerektiği şeyi söylemeye çalışıyordu. ''Baba Bierta ben birkaç kişi gördüm handa buralardan değiller'' dedi. Kadran dün akşam ahırın kapısı açılmıştı. Nogur ''Ve dün akşam bilmiyorum sen uyuyor muydun? ama ahırın kapısında birkaç kişi vardı. '' dedi.
Ayağa kalktı kılıçları yanında yoktu izini bulmuşlardı. Sesi çok net tanıyordu ama burada olmasına bir türlü anlam verememişti. ''Nogur ortadan kaybol bir süre gözükme'' dedi ayağa kalktı hızlı yürüyerek ahırın kapısını açtı. Dışarı çıkar çıkmaz Jorhas'ın ona iş vereceğini biliyordu. Yönünü köye doğru dönüp yürümeye başladı. Jorhas ortalıkta yoktu. Köyün içerisine girdikten sonra hana ulaştı ve kapıyı açtı. İçeriye baktığında hep aynı tipler dışında sadece bir kişi vardı, yüzü kapalı pelerinli birisi üzerinde kılıcı olmadığını Kadran ilk bakışta anlamıştı. Yürümeye başladı ve masaya oturdu. Kadran ''Beni nasıl buldun?'' diye sordu. Karşısında ki ''Budala henüz saklanmak için yeterli deneyime sahip değilsin ama beş yıl başlangıç için iyi bir zaman. Borla gibi olmalısın yok oldu mu kendisi ortaya çıkmadan bulunamayan adam gibi.'' Dedi. Kadran
''Neyse ne Arslan benden ne istiyorsun?'' diye sordu. Arslan ''İkimizin de intikama ihtiyacı var birlikte almalıyız'' dedi. Kadran ''Ne intikamı her şeyi geçmişte bıraktım'' dedi. Arslan ''Hayır budala karını geride bıraktığını hiç sanmıyorum. Benim Donor senin ise karına bunu kimin yaptıklarının hesabını kesmen gerek üstelik. Çocuğun öldüğüne dair bir kanıt yok'' dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşayan Efsane III
FantasyOnlar kötülüğün ete kemiğe bürünmüş haliydi. İntikam hissi ile yanıp tutuşan kötülüğün son temsilcileri kötülüğün ancak topyekun savaşa girerek ayakta kalacağını inanıyorlardı. Geriye kaybedecekleri hiç bir şey yoktu ama iyiler öyle miydi? Hayatta k...