Kelime Sayısı:674
59 bölüm yarın sabah
58 Bölüm
Sessizlik Derin Bir Sessizlik
Yavrukurt gözlerini açtığında boğazına kılıç dayanmıştı, göz ucu ile Arslan'a baktığında onun zorla kaldırıldığını görmüştü. Arslan ellerini havaya kaldırmış ve bağlanmıştı. ''Tuzağa düştük baba'' dedi. Arslan gülümsedi ''Ne bir ilk ne de son olacak haha'' dediğinde ağzına yumruğu yemişti. O sırada Panoz'un ipleri çözülüyordu, ayağa kalkmıştı. Ronların içinde bileklerini ovuşturarak gitmesi isteniyordu. Vile ortalıklarda yoktu, Selana ise çoktan gitmişti, diğerleri nerede olduğu bilinmiyordu. Tuzağa düştükleri veya kimin tarafından satıldıkları bilinmiyordu. Üç kişi vardı ve Panoz serbest bırakılmıştı, Ronlar Kalmukya krallığı ile aralarının bozulmasını istemezken Komutan Vardit ''Bir daha böyle bir işe kalkışırsan kötü olur Savaş Lordu Panoz'' dedi. Panoz arkasını dönüp ona baktı. ''Kalkışırsam ne olur? Ben söyleyeyim bütün Ronları yer yüzünden silerim. Hadi şimdi krallığıma söyleyin. Yok olursam yanımda sizi de götüreceğimden şüpheniz olmasın.'' Dedi. Vardit daha bir şey söylemedi dünyanın en iyi kılıç ustasına söyleyecek söz bulamıyordu. Panoz ele geçirmek bile büyük politik krizlere sebep olacaktı. Yavru Kurt ''Bizi satmış olabilir mi?'' diye mırıldanırken Arslan
''Olamaz! Panoz böyle bir şey yapmaz Akasele onu arkadan vurması için yetiştirmedi üstelik Kadran meselesinde satamaz bizi'' dedi. Yavru kurt ''Ne olacak bize?'' diye sordu. Arslan cevap vermedi, Vardit konuşmaları duymuştu. Vardit ''Sınırı geçtikten sonra sizi Bretonaska'ya teslim edeceğiz sonrası zaten biliyorsunuz idam! Birkaç kötü eksilmesi iyi olur bu dünyadan'' dedi. İkisi ayağa kaldırıp götürülmüştü askerler Arslan ile çöktürüp ayağa kaldırmaktan hoşlanmışlardı. Arslan bir dönem Karanlığın ordusunun General'i ellerindeydi artık. Kendilerine verilmiş en büyük ödüldü. İkisi birbirine bağlanmış ve yollara düşülmüştü, Sarslıların yaptığı özel ip ikisinin de gücünü kullanmasına engel oluyordu. Kalabalık Ron grubu onları arasına almış gidiyorlardı. Orada olanları izleyen bir kişi daha vardı. Şans eseri arayış içerisine giren Vile döndüğünde durumu görmüş ve mesafeyi koruyarak olan biteni izlemişti. Geri dönmez istese dönemezdi onları takip edecekti, gittikleri yeri öğrenecek ve onları kurtaracaktı. Ordudan uzak geçen yılları yeterince hareketlilikten uzak kalmış gözlemleme yeteneğini epey geliştirmişti. Önsezileri güçlendirmişti, tekrar iyilerin arasına girmesi zor olmamış geçen yıllarda kendini geliştirmişti.
Bir kahramanlık yapıp kendini tarihe yazdırmak istiyordu, kendisi çoktan Hain Vile olarak yazdırmıştı ama şimdide kahraman olmak istiyordu. İlerlemedi mesafenin daha çok açılmasını bekledi, tam olarak ne olduğunu anlamış değildi, geri döndüğünde sadece üç kişi kalmışlardı. Kadran kılıçlarını alıp gelecekti, onun yetişip yetişmeme ihtimali de düşünmek zorundaydı, tek başına yapması gereken işi Kadran ile birlikte olursa daha hızlı ve güvenli olarak yapabilirdi. Giderek uzaklaşıyorlardı ve ilerlemeye başladı, ağaçlar en yakın arkadaşları olmuşlardı. Ronlar ilerlerken komutan Varnit ''Hala söylemedin neden burada olduğunu Arslan? Eski bir intikam peşinde misin yoksa birisi öldürme peşinde misin?'' diye sordu. Arslan ''Beni bilmezsin tanımazsın birazcık tanıman için söylüyorum. Ben herşeyin peşindeyim, açılmamış defterlerin, kapanmamış hesapların, bitmemiş dövüşlerin peşindeyim. Bunlarda benim hayatıma göre her şey ediyor yani'' dedi. Varnit ''Yanında ki çocuk senin mi yoksa eğitiyor musun?'' diye sordu. Arslan ''Budala bunun bir önemi yok ki. O benimle kalmayı tercih etti ve buraya kadar benimle geldi. Bundan sonra ne olur bilemem'' dedi. Varnit ona vurmak istedi ama vazgeçti, onun da istediği buydu. Arslan onun yüzüne bakar bakmaz Ron askeri onu arkadan iteledi ve hızlandırmaya uğraştı. Yavru kurt ''Ne yapacağız?'' diye sordu. Arslan ''Sessizlik derin bir sessizlik'' diye mırıldandı, çevresindekiler, Yavru kurt ve ona yakın duran Varnit mırıldanmasını duymuştu, kimseye anlamlı gelmemişti. Bazı şeylerin sırrını sadece kendisi bildiği söylenirdi. Ona bunu öğreten adam hayatından ki en ağır yenilgisini tattırmıştı. O şimdi toprak altındaydı kendisini üst tarafta kalmıştı. Yavru kurt ''Savaşarak ölmeyi bekliyordum'' dedi. Arslan ''Ahmak çocuk daha ölmedik ki yolun başındayız sonun başlangıcındayız. Henüz son gelmedi ama geliyor, yaklaşıyor hepimiz için'' dedi. Varnit
''Son yenilginden sonra kafanı da toparlayamamışsın haha'' diyerek kahkaha attı. Arslan ''Beni tanımış olsaydın hiçbir zaman kafamın yerinde olmadığını bilirdin. İyi ki tanımıyorsun içim rahat seni rahat öldüreceğim'' dediğinde Varmit atından atladığı gibi Arslan'a vurdu, onu yere yığdı, Arslan bir süre ayağa kalkamadı, yerinden bile kıpırdayamadı. Ron askerlerinden bir tanesi onu sırtına alarak taşımaya başladı. Yavru kurt yerinde duramıyordu ona da bir asker vurmuştu fakat o yere yığılmadı dimdik ayaktaydı ve dik dik askere bakıyordu. Arslan ile göz göze geldiğinde onun sırıttığını görmüştü. Ne olduğunu veya ileride neler olacağını kestirmesi zordu. Sağ solu belli olmayan adamlardan bir tanesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşayan Efsane III
FantasiOnlar kötülüğün ete kemiğe bürünmüş haliydi. İntikam hissi ile yanıp tutuşan kötülüğün son temsilcileri kötülüğün ancak topyekun savaşa girerek ayakta kalacağını inanıyorlardı. Geriye kaybedecekleri hiç bir şey yoktu ama iyiler öyle miydi? Hayatta k...