Kelime Sayısı:1033
33 Bölüm
Yeraltında Suikast II
Akasele ve Borla son dövüşünü yapamamıştı. Kadran ve Panoz'un engellemesi yüzünden ve kılıçlar çekilmeden öğrencileri ile ilgilenmeye başlamıştı. Bazı insanlar bu dövüşün bir kazananı olacağını olacağına inanıyorlardı fakat dövüş başlamadan bitirilmişti. Kadran ve Mr.Wonderful aynı anda içeriye girdi farklı yönlere gittiler arkasını onlara dönük askerleri hançerleyip yere indirdiler. Oldukları yerden dışarıya çıktılar. Kadran ona durmasını işaret edip yerinden ayrıldı ve dışarıya çıktığında çömelerek adamı takıp etmeye başladı. Hızlıca onu yakalar yakalamaz hançerledi ve onu tutup kenara bıraktı. İçeride aydınlatma vardı fakat yeterince iyi değildi kenarlar genelde loş bir ortam vardı. Çok dikkatli bakılmadığı sürede hiçbir şey net görünmüyordu. Kadran onun içini bitirdiğinde Mr.Wonderful Voranin'e gel deyince birlikte yürüdüler. Kadran biraz daha ilerledikten sonra durdu. Geniş bir alan vardı, askerler ortalıklarda dolaşıyordu. İki bölüm karşılıklı olarak ortalığı dolaşırken bir çok asker yorgundu kendilerini salmışlar yere oturmuşlardı. Bazıları kendi aralarında konuşuyorlardı. Mr.Wonderful ve Voranin Kadran'a ''Nasıl ilerleyeceğiz savaş yapmadan pek ilerlemek mümkün görünmüyor. '' dedi. Kadran ''Yapacak bir şey yok artık kendimizi göstermenin zamanı geldi. '' Voranin ''Suikast yapacağımızı sanıyordum ordu bize karşı olacaktır.'' Dedi. Kadran sırıttı ''Eğer yaşayan kalırsa'' dedi.
Kadran onlardan ayrılıp sırtında ki mavi kılıcını çekti, kılıcı mavi dumanlar çıkar iken kendisini gösterdi. Kılıcını yere sapladı ve belinde ki hançeri çıkartıp kılıca vurdu. Kılıç olduğu yerde öne gidip yerine gitmeye başladı ''Merhamet yok'' dedi. Kılıçtan çıkan mavi ile kara duman karışıp bir anda yayıldı ve gözler görmez olmuştu. Birkaç saniye içerisinde mavi duman yerini kara dumana bıraktı. Mr.Wonderful ile Voranin onun yanına geldi. Kadran ''Voranin onları yak'' dedi. Voranın ellerini açtı ''Alevlere boğ'' dedi. Avuçlarından çıkıp kısa sürede etrafa yayılan alev dumanla birlikte çabucak büyüdü ve genişledi. Mr.Wonderful ellerini ile yüzünü kapatmıştı. Voranın ise bir adım geriye adım attı. Kadran ateşe bakıyordu. Mr.Wonderful ''Halka dokunulmayacaktı Kadran biliyorsun'' dedi. Kadran ''Ölecek olan halk umurumda değil. Yaşayanlarla idare ederiz.'' Dedi. Birkaç dakika sonra duman ve alev yok olmaya başladı. Kadran yürümeye başladı. Alevler ve duman tamamen dağıldığında görülen manzara oldukça kötü idi. Meydanda tek bir yaşayan insan yoktu herkes yanmıştı.
Mr.Wonderful ile Voranın onun arkasından yürüyordu. Kadran elinde ki kılıcı sağlı sollu savuruyordu, yanık kokusu her yerde idi. Meydanı geriye bıraktıklarında sokakların önüne gelmişti. Topraktan yapılan evler çökmeye başlamıştı. Mr.Wonderful ''Bu saldırının etki alanı nedir?'' diye sordu. Kadran ''Şehrin yarısını yok ettiğimi düşünüyorum'' deyince Voranin ve Mr.Wonderful bir birine baktılar. Görünen etrafta kimse yoktu yerde bir sürü cesetler vardı. Şehir kokuyordu. Voranin ''Bu yanık kokusunu günlerce çıkmaya bilir'' dedi. Mr.Wonderful biz bu insanları yaşatmak için buraya geldik öldürmek için buraya gelmedik. Worgreymon'un emri böyle idi. Neden böyle bir şey yaptın ki?'' diye sordu. Kadran ''Eğer yaşatmak ise Abim beni göndermeyecekti buraya ben yaşatmak için değil öldürmek ve yok etmek için buradayım. Yanlış kişiyi göndermiş abim.'' Dedi. Mr.Wonderful susmak zorunda kaldı. Onunla tartışmak istemiyordu. Kadran giderek daha gaddar yapıya bürünüyordu. Giderek Borla'ya benzediğine Mr.Wonderful şimdi şahit olmuştu. Worgreymon ona kendi planlarından bahsetmişti. Yeni ordu Borla'nın dünya üzerinde bıraktığı kötü imajı silip yeni ve güvenilir bir imaj oluşturmak istiyordu. Mr.Wonderful şimdi olmasa bile Worgreymon ve Kadran'ın bir noktada birbirlerine ters düşeceğini düşünüyordu. En yakın zamanda konuyu Worgreymon'a açacaktı.
İlerlemeye devam ederken yangın giderek azalıyordu fakat gördükleri her yerde yanmış insanlar vardı. Halk ve askerler yanmışlardı. Çökmüş evlerin içerisinde Voranın kadın ve çocukları görmüştü. Mr.Wonderful hamile kadınları görmüştü. Yaşlılar vardı. Kadran ve Voranın şehrin yarasında hayatı yok etmişlerdi. Kadran yeterince ilerlediğini düşünüp artık konuşmanın zamanı gelmişti. ''Şimdi beni iyi dinleyin Oktavya halkı ya şimdi ortaya çıkar üst tarafa çıkarız ya da hepinizi öldürürüm burada. Worgreymon sizi bağışlanacağını söylemek için beni buraya gönderdi. Şehrininiz büyük kısmını ve arkadaşlarını ve yakınlarınızı öldürdüğüm için yapacak bir şey yok. Ya şimdi yukarıya çıkarsınız teslim olup ya da hepinizi öldürürüm. Askerler Worgreymon'un insafına kalmış ya sizi affeder ya da öldürür çıkın'' dedi. Voranın ''Söylediklerine kim inanır ki Kadran?'' dedi. Kadran kahkaha attı. ''Mecburen inanmak zorundalar yoksa öldürürüm. İnanmasalar da olur. Ölümden korkuyorlarsa saklandıkları deliklerden çıkacaklar.'' Dedi. Aradan fazla zaman geçmeden insanlar ağızlarını kapatarak dışarıya çıkmaya başladılar aralarında askerlerde vardı. Kadran ''Askerler silahları bir kenara atsınlar ve önüne düşsünler halk ise onlar peşimizden gelecek. Voranin sen önden git buraya biraz asker getir bekli bizden sakladıkları bir şeyler vardır'' dedi. Voranın başını sallayıp Kadran'ın dediklerini onayladı ve geriye dönüp hızlıca yürümeye başladı. Askerler halkın içerisinden çıkıp silahlarını kenara bırakıyorlardı. Kadran ile Mr.Wonderful aralarında mesafe koymuşlardı. Askerler aralarında geçmeye başlamıştı. Mr.Wonderful onları kendi önüne katacaktı. Kadran askerleri iyice süzüyordu. ''Aranızda komutanınız nerede'' diye sordu. Askerler olduğu yere durdu. Bilmiyoruz diyip yürümeye devam ettiler. Kadran onu ortaya çıkarmak istiyordu. ''Komutan ortaya çıkmaz ise yaşamasınızı garanti edemem. Nerede saklıyorsanız onu karşıma çıkartın'' dedi.
Halk ve askerler ondan epey korkmuşlardı dediğini yapıyordu ve hiçbir şeyden korkmuyor görüntüsü vardı. Bir süre halkın içerisinde itişmeler yaşandı ve komutan halkan dışarıya itilerek yere düştü. Komutan kılıcını çekti, Kadran onun üzerine yürüdü. Komutan kılıcını savurduğunda Kadran onun kılıcını kendi kılıcı ile kesti. Komutan yarıdan kesilen kılıca baktı yere attı belinde ki kısa bıçağı çıkartıp ona savurmaya kalktı, Kadran hızlıca geriye çekilmiş ve kılıcını sırtına yeniden asmıştı. Belinde ki hançeri çıkartıp komutana yaklaştı ve göz göze geldi. Burunları neredeyse birbirine değecekti. Yakından Kadranı gören komutan elinde ki bıçağı korkudan yere düşürmüştü. Kadran onun omzuna bıçağı sapladı ve karşısına ona diz çöktürdü. Elinde ki hançeri bırakıp sırtında ki kılıcı tekrar alıp kafasını hızlıca kesti. Kılıcı yerine asıp hançeri adamın omzundan çıkartıp beline koydu. Adamın kafası yere düşmekte iken saçından yakalatıp kafasını tuttu ve adamın tek parça halinde duran gövdesinin omzuna ayağını koyup geriye doğru attı. Kadran ''Yaşamak isteyen beni takip etsin ölmek isteyen ise elimde ki kafaya bakmaya devam etsin dedi. Kadran yürümeye başlamadan önce bütün askerleri önüne katan Mr.Wonderful'a baktı. Askerlerin çoğu şehrin yok edilen kısmında yanarak ölmüştü. Kalanları da Mr.Wonderful önüne katarak ilerliyordu. Daha asker çıkmayacağını anladıklarında Kadran da yürümeye başlamıştı. Halk ona karşı mesafeli duyuyordu ve her an ölecekmiş gibi korku ile birbirlerine sarılmıştı. Kadran durumun farkında idi.
''Ölümden birbirinize sarılarak kaçamazsınız eğer ki ben gelmiş isem canınızı istersem alırım istersem almam'' dedi. Halk yine sarılmaya devam ediyorlardı. Kadran haklı bile olsa onların bir umut idi. Kalmukya da çokça şehir, kale, köy varken onlar Oktavya'yı bulmuştu. Halk son derece şanssız olduğunu anlamıştı. Ellerinden bir şey gelmiyordu. Çoğu yaşadıklarının kâbus olmasını diliyordu fakat bu çok iyimser durumdu. Kötülük Oktavya'nın üzerine çökmüştü oradan da bütün dünyaya yayılmayı bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşayan Efsane III
FantasyOnlar kötülüğün ete kemiğe bürünmüş haliydi. İntikam hissi ile yanıp tutuşan kötülüğün son temsilcileri kötülüğün ancak topyekun savaşa girerek ayakta kalacağını inanıyorlardı. Geriye kaybedecekleri hiç bir şey yoktu ama iyiler öyle miydi? Hayatta k...