Kelime Sayısı:1019
19 Bölüm
Oktavya Savaşı I
Kadran ve surların üzerinde ki savaş
Siean hiçbir şey söylememişti. Borla yanına gelmişti. Elini Kadran'a attı, birbirlerine baktılar. ''Zafer bu dünyada paha biçilemez değerdir evlat'' dedi. Kadran evden dışarıya çıktığında ''Ben kazandım!'' diye bağırdı, sesi Oktavya'ya yayılmıştı. Kimilerinin yüzünü güldürün ama çoğu kişilerin üzüleceği haber kısa sürede Oktavya içinde yayılmaya başlamıştı. Kadran Siean'i yenmişti. Bu Oktavyalılar için büyük üzüntü Karanlığın ordusu için büyük moral olacaktı. Kadran surların üzerine çıkmaya başladı, surların üzerinde ki toplar içeriye doğru çevrilmişti, savaş bitmemişti, Oktavya'lıların gidebilecek yeri olmadığını için krallıklarını ölümüne savunmaya karar vermişlerdi. Kadran surların üzerine çıkarken ilk top atışı yapılmıştı. Kadran topun gittiği yöne baktı. Top Arslan'a yakın bir yere düşüp Arslan'ı havalandırmıştı. Kadran daha canla başla surların üzerine yeniden çıkmaya başlamıştı. Arkasını dönüp Saber tarafına baktı, onlar Oktavya güçleri tarafından durdurulmuşlardı, sayıları çok fazla idi. Saber ile Kadran birbirlerine baktılar, ikisinin gözleri her şeyi anlatıyordu. Savaş çok çetin geçiyordu, İçerde ki gruba ne olduğunun Kadran farkında değildi Oktavya ordusu yer yerde idi. Sokaklarda evlerde evlerin üstünde resmi binalarda okçuları, ağır zırhlıları hatta süvarileri ile birlikte Karanlığın ordusuna geçit vermek istemiyorlardı. İkinci top atışı etrafı saran karanlık bulutuna yapılmıştı. Karanlıkta delik açılmıştı.
Kadran açılan deliğe baktı ve toplarda irade gücü olduğunun hemen farkına varmıştı. Daha azimle tırmanmaya başlamıştı.
Arslan'nın savaşı
Etrafı kısa sürede sarılmış hep birlikte onun üzerine çullanmışlardı. Arslan elinde ki tırnakları uzadı ve keskinleşti kılıçtan çok daha keskin olan elini pençeye dönüştürmüştü. Bakışlarını kaldırdı, karanlık gücünü kullanarak ve pençesi ile havayı kesip dalgalar halinde gönderdiği saldırısı etrafında olan askerleri dalgalar halinde kesip öldürmüştü. Arslan etrafına bakıyordu, ölenlerin yerine yeni askerler geliyordu. Kafasını kaldırıp ellerini geriye doğru açtı karanlık dumanı saldığında içinden aslanlar çıkmaya başlamıştı, kükrüyorlardı. Giderek çoğaldılar ve saldırıya geçtiler, sokaklar binalar her taraf asker kaynıyordu. Arslan kendisini nereye attığının farkında yeni yeni varıyordu. ''Gördüğüm her yer budala kaynıyordu yavru kurt işte sana anlatacağım bir hikâye de alabildiğine budala'' dedi. Kadın kalabalığın arasında onu izliyordu, İhtiyar Arslan'ın yaşlandığını gözleri ile görmüştü yine de hızından ve dövüşünden hiçbir şey kaybetmediğini 20'lik erkeklere taş çıkardığı görebiliyordu.
Aslanlar sayısı armış ve biraz Arslan rahatlamıştı. Arka planla havayı kesip pençe saldırıları yapıp aslanlarına yer açıyordu. İnsanlar ona doğru savaşmaları veya yürümeli bir dakika sürmüyordu. Cesetler üst üste yığılmaya başlamıştı. Arslan daha fazla aslanını dışarıya sardı, düşmanın sayısında bir azalma gözlemlemiyordu. Arslan ''Haydi aslanlarım gösterin onlara gücünüzü'' diye bağırdı, aslanlar kükremeye başlamıştı, daha fazla aslan gelmeye başlamıştı. Arslan karanlık gücünü açtığında boynunu yatırıp iki pençesini birbirine vurdu, yerden kalkan toz ve ileriye bir çizgi halinde ilerleyen karanlık sokağın neredeyse sokağın sonuna ulaşmıştı. Arslan ''Açıl!'' diye bağırdı ellerini açtığında karanlık yayılmış insanlar çığlıklar atmaya başlamıştı. Ellerini yana kadar açtığında etraftaki binalara zarar vermeyecek şekilde saldırısını düzenlemiş böylece düşmana daha fazla geniş alanda yakalanmaktan kurtulmuştu. Ellerini indirdiğinde karanlık kaybolmuş önünde Kadın dışında kimse kalmamıştı. Kadın etrafında ki karanlığı keserek hayatta kalmayı başarmıştı.
Oktavya ordusu olayın şokunu atlatmaları bir dakika bile sürmemiş sokaklardan askerler çıkarak Arslan'ın önüne geçmeye çalışıyorlardı. Bir dakikanın sonunda sanki onları hiç öldürmemiş gibi tekrar önü dolmuştu. Etrafını ve kendisini koruyacak daha fazla aslan gerekliydi. Arkaya dönüp baktığında ikisinin ağır yaralar alarak yere yığıldığını görmüştü. Arslan etrafına dönüp pençelerini toprağa soktu, yere yakın mesafeden havadan hızlıca kılıçtan keskin tırnak yağmuru inmeye başlamıştı. Arslan kendisini ve aslanları koruyordu. Ordu cesetlerin üzerine basarak Arslan'a ulaşmaya çalışıyorlardı, ölümden korkmuyorlardı, emirler açık ve netti. Karanlığın ordusundan kimseyi sağ bırakmayacaklar kanlarının son damlalarına kadar dövüşeceklerdi. Oktavya iyi günler görebilmesi için Karanlığın ordusunun bu savaşta durdurulması gerektiğine inanmışlardı. Arslan ''Aslan adamlar'' dedi. Arkasında dumanın içerisinde çıkan boyları iki metre olan yarı aslan yarı insan karışımı olan yaratıklar ortaya çıkmaya başlamıştı. Bedenleri insan bedeniydi elleri ve kafası aslan kafasıydı. Kükrediler ve saldırmaya başladılar. Arslan etrafında döndü, pençeleri açıktı ve etrafında ki askerleri bir anda yere serdi. Askerler ölmüşlerdi ama yerleri kısa sürede doldurulmaya başlamıştı.
Etrafına bakmaya başladı, askerler yine geliyordu. Aslanlar ve aslan adamların sayısını arttırmaya başlamıştı. Arslan savaşı dengelemeye çalışıyor etrafında ki binalara çok fazla zarar vermek istemiyordu. Düşmanlar geniş alan bulamadığı için Arslan karşı büyük çaplı saldırılar yapamıyor dalgalar halinde üzerine gidiyorlardı. Arslan bu dalgaları durdurmak zorundaydı. Bir süre daha durdurmak zorundaydı, suların üzerinde ki Saber ve Kadran başarılı olması gerekliydi ki Karanlığın ordusu içeriye zayiat vermeden girebilsin. İçerde ki diğer kişiler saraya Vile'nin rehberliğinde girmeye çalışacaklardı.
Gece Süvarileri Surlar
Saber ve diğer gece süvarileri surları ele geçirmeye devam ederken surların üzerinde ki askerleri öldürmeye çalışıyorlardı. Surların üzerinde ki topları içeriye doğru çevirip içeriye yardım etme fikrini Forcelini ortaya atmıştı. Negro Saber ve Forcelini düşmana karşı dövüşüp arkaya geçmelerine geçit vermez iken Sarışın,Yukira,Eni Enelibon ve Yurdia Skeliboy toplardan büyük olanı çevirmeye başlamışlardı. Amaçları burada Arslan ve diğerlerine yardım etmekti, şehrin içi alabildiğine asker kaynıyordu, onların moralini bozmak ve kayıp verdirmek için top atışları önemliydi. Toplar şehre dönmeye başlıyordu. Surların üzerinde askerlerin sayısı artıyordu. Saber Forcelini ve Negro saraya ulaşma çabasını bırakmışlar gelen asker akınları durdurmak için öndekileri tutuyordu. Palmon'un ölümünden sonra Kadran'ın hizmetine giren Negro ve arkadaşları onun tarafından eğitiliyordu. Saber Kadran'ın sol kolu idi, o olmadığında grubu yöneten kişi idi. Negro bu grubun eski lideri olmasından dolayı ona sağ kolu olmuştu. Kadran olmadığında Saber ne dedi ise yapıyordu ama grupta Negro daha ileriydi görev olmadığı zamanlar Negro grupta hakimiyetini konuşturuyordu. Saber görevler dışında liderlik vasıflarını sergilemiyordu.
Forcelini konuşmayı sevmeyen emirleri yerine getiren katildi. Süvarilerinin pis işlerini ona kalıyordu. Kadran direk öldürmediği birisini Forcelini'ye yönlendiriyordu. Kadran onu suikastta öğretmişti. Panoz dünyanın en iyi kılıç ustası olduğu ve Suikastçiler loncasında ki yönetimi kendisi sayesinde elde ettiğini biliyordu. Politikada giderek güçlenen Panoz'a set olmak için Forceli'nin suikast yeteneklerini geliştirmek istiyordu. Panoz'un Favateus kozuna karşın kendisi Forcelini ileriye sürüyordu. Sarışın çok az kadında bulunan biçimli vücudu, ses tonu, bakışları ve çekiciliği ile içerde ki kadın rolünü oynuyordu. Yukira savaşçı kadın olmuştu. Kadran onu gösteriş için ileriye sürmekten çekinmiyordu. Gece süvarilerinde kadınlar bile çok güçlü olduğunu göstermek için ona kimseye öğretmediği teknikleri öğretiyordu. Sarışın ikisi çalışırken kıskanıyordu. Eni ve Yurdia henüz yeni katılmıştı, iki düşman kabileler arasında savaşı Kadran'a müdahale etmesi sonucu Bon kabilesinin en güçlü genç savaşçısını almış Boy kabilesinin en güzel kadınına sahip olmuştu. Olay hakkında onlarca farklı haber bulunuyordu. Gerçeği sadece kabile liderleri, Kadran ve Eni ile Yurdia biliyordu. Gece süvarilerine savaştan sonra Kadran durumu açıklayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşayan Efsane III
FantasíaOnlar kötülüğün ete kemiğe bürünmüş haliydi. İntikam hissi ile yanıp tutuşan kötülüğün son temsilcileri kötülüğün ancak topyekun savaşa girerek ayakta kalacağını inanıyorlardı. Geriye kaybedecekleri hiç bir şey yoktu ama iyiler öyle miydi? Hayatta k...