Kelime Sayısı:1059
28 Bölüm
Ezabuku VS Worgreymon
Karanlığın ordusu bütün hazırlıklarını bitirmişti. Ordusunun büyük bir kısmını Oktavya şehrinden çekip savaşa katılmaları için hazırlanıyorlardı. Borla bütün güçlerini Oktavya ve çevresinde toplamıştı. Ordu yaklaşıp 90 günlük sürecek yolculuğa çıkacaklardı. Bu yolculuk sırasında Bretonaska ordusunu Dünyanın omurgasına girmeden karşılamayı hedefliyordu. Oktavya biraz daha doğuda kalsa da Borla ve ona bağlı şehirlerde ki askerleri bu bölgeye daha yakındı. Askerlerini toplaya toplaya gitmeyi tercih etmiş. Askeri üslerinden bir tanesi olan Oktavyadan başlamak istemişti. Saray da Borla yokluğunda Ezabuku ve Siean şehri kontrolü verilmişti. Her zaman olduğu gibi orduda şiddetli tartışmalara sebep olmuştu. Ezabuku 7 yıldır hizmet ediyordu orduya fakat Siean bir yıl daha onlamamıştı. O henüz 12 yaşında olmasına rağmen gücünün General Maria eşit olduğunu ve General Arslan ile dövüşebileceğini söylemişlerdi. Hatta baş komutan Rhidger'e bile kılıç tokuşturabileceğini söyleyenler vardı. Borla onu geriye bırakmayı tercih etmişti. Kalbi halen buruktu Matar'ını kaybetmişti. Evlat acısı yüreğini dağlıyordu hatalıydı onun gitmesine izin vermesini ama Matar'ın bir anda sinirlenebileceği düşünememişti. Kendisinden sonra yerine Rhidger, Arslan onlarda yoksa Matar geçmesini istiyordu. Henüz geç olmasına rağmen Matar kendisi ile dövüşebiliyordu.
Onun için tek yapması gereken bir efsaneyi yenip efsane olmasıydı. Çok değil 20 yaşında dünyanın en güçlü adamı unvanını kendi elinden alabilecek güce ulaşacaktı. O kendisi için önemliydi. Borla ileride ona yenileceğini bile bile yetiştirmişti. Yaşlanıyordu yerine çok güçlü birisini bırakmak niyetindeydi. Rhidger de yaşlanıyordu. Orduda genç ve güçlü olan birçok kişi vardı ama kendisine yakın güçte hissettiği gençlerden Arslan ve Sagata idi. Arslan vurdun duymazlığı ciddiyetsizliği ile birçok kez Borla onu huzurundan kovmuş olsa da onu severdi. Savaşların hiçbirinde kaçmadan en ufak olay olsa anında olay yerine gelen Arslan sırf bu özellikleri yüzünden ordudan atılmamıştı. Borla dışında herkesi küçük görürdü. Rhidger ile bile ölümüne kavgaya tutuşmuşlar Borla engellemişti. Ordu içinde ki düelloları genelde karışmayan Borla bu ikilinin savaşına karışıyordu. Kapılar açıldığında ordu dışarıya çıkıyordu. Borla Ezabuku ve Siean son bir kez baktı. Elini Siean saçına koyup karıştırdı ve gülümsedi. ''Şehri ikinize bırakıyorum umarım ben yokken şehre iyi bakarsınız'' dedi. Borla ufak çocukları da götürecekti. Palmon, Robando, Worgreymon çok sevinçliydi ilk kez büyük savaşa katılacaklardı. Robando'nun arkadaşı Hexan'da katılacaktı. Ufaklıkların hepsi kin dolu idi. Abileri Matar'ın ölmesinden dolayı iyilere kin kusuyorlardı. Ezabuku ''Siz merak etmeyin efendim biz iyi bakarız onlara'' dedi. Ufaklıkların içinde en güçlü olan Siean geriye bırakmıştı. Eğer savaşta işler tersine giderde diğerlerini ölürse Siean gelecekteki ordunun başına geçecekti.
...
Worgreymon biraz ilerledikten sonra durdu. İçeriye baktı. Saray'a girmişti Borla'nın yanından ayrılırken Borla'nın Ezabuku ile Siean konuşmak için bu odaya geldiğini hatırladı. Anılar gözünün önünde canlanmıştı, bir ordunun paramparça olmaya başlamasının başlangıç yeri değildi burası fakat bir orduya ihanetin başladığı ilk yerdi. Borla Oktavyalılara her şeyini vermişlerdi hiçbir savaşa katılmamalarına rağmen kendi ganimetinden şehrin halkına gönderiyordu. Oktavya şehri oldukça güçlü surların üzerinde kurulmuştu. Tarnova şehri ise sadece tek bir saldırı yönü olmasından dolayı oldukça iyi savunulabilirdi. ''Her şeyin başladığı yer'' diye mırıldandı. Ezabuku onun neyi kastettiğini anlamıştı. O da etrafa baktı Worgreymon'u görünce Karanlığın ordusunun şehrinden gidişini gözlerinin önüne geldi. Az sayıda Vanun birliği çok sayıda Oktavyalı asker Borla sefer sırasındayken şehri koruyacaktı. Ezabuku ''Bu şehirde güzel anılar oldu her zaman'' dedi. Worgreymon sırıttı ''Aslında hiç olmadı bir ihanet bütün güzel anıları silip attı. Hepiniz satın alındınız sattınız bizi şimdi hesap zamanı geldi.'' Dedi. Ezabuku ''Karanlığın ordusu o dönemde dünyanın en güçlü ordusu ve en korkulan ordusuydu son zamanlarında yenilgiler almasına rağmen ama onu yıkan şey gittikleri yerleri yıkıma uğratmalarıydı. Her kez onlara saygıdan değil korkudan itaat ediyordu. Ve sonu da acı oldu'' dedi. Worgreymon sinirlenmişti fakat kendini kontrol etmeyi başarabildi. Matar gibi olmayacaktı. Biraz daha fazla konuşmak istemedi. Büyük abisi Matar'ile anıları bir türlü gözlerinin önüne gelmiyordu.
Matar onu anılarında da mı terk etmişti? Worgreymon belli etmedi fakat içinde fırtınalar kopuyordu. Worgreymon ileriye atıldı, Ezabuku ileriye atıldı. İkisi ortada buluşup kılıçlarını tokuşturdu. Ezabuku karanlık gücünden el yapımı kılıcını kullanıyordu. İlk vuruşmada kılıçtan ateş attılar etrafa. Kılıçlar aşağıya indi, tekrar vurdurdular Worgreymon yukarıdan aşağıya saldırmıştı. Ezabuku bir adım geriye attı. Worgreymon güçlü vurmuştu. İkisi de karanlık gücünü açmamıştı. Ezabuku aşağıda vurdu. Worgreymon gelen saldırıyı durdurdu. Ezabuku ''Beni yenemezsin'' dedi. Worgreymon geriye kaçtı, Ezabuku metal saldırısı yaptığında ondan rahatça kurtulmuştu. Havada duran metal dondu, Ezabuku onu vurup dağıttı, Worgreymon yanından dolaşarak ona saldırmak istedi bu sefer çekilip kenara kaçan Ezabuku idi. Worgreymon ona vurduğunda kuklasını ortaya kadar kesmişti. Ezabuku boştaki eli onun yüzüne vurarak birkaç metre uçurdu. Worgreymon ayağa kalkamadan Ezabuku onu boynundan yakalamıştı. Kaldırıp fırlattı, Worgreymon'un gideceği yerde havada metal oluşturup ona çarpıp yere düşmesini sağladı. Ezabuku hızlıca olduğu yere doğru ilerledi. Yukarıdan aşağıya inen kılıç darbesi ile durup kendini geriye çekti, ikinci darbe karnına ters istikametten gelmişti. Karnını geriye çekip kurtuldu. Ayağına bir saldırı geldi. Worgreymon kılıcı ayağına vurdurduğunda Ezabuku'nun ayağını kesemedi. Ayağını metala dönüştürmüştü. Worgreymon başını kaldırdı. Ezabuku
''Karanlık gücü olmadan beni kesemezsin gücünü açarsan bende açarım yine yenileceksin''dedi. Worgreymon ''Acı çekmeden seni öldürmeye niyetim yok ölümün elimden olacak'' dedi. Ezabuku ''Çok kesin konuşuyorsun tıpkı baban gibi'' deiyince Worgreymon sinirlenmişti. Ezabuku kılıç savurmasından kurtulup yakın mesafeden tekme atıp onu yerde sürülmesini izlemişti. Ezabuku ayağa kalkmıştı. Koşarak ilerledi. Worgreymon gel işareti yapıyordu. İkisi yakınlaşınca kılıcı savurdu fakat Worgreymon onu durdurdu. Ezabuku diğer eline bıçağı alıp savurdu. Worgreymon karnını kesmişti. Kılıcı bir anda çekip ayağını kesmek istedi. Worgreymon ayağını kaldırdı. Ezabuku arkasına geçip sırtına kesik attı. Worgreymon arkasına döndüğünde Ezabuku onu aşağıdan yukarıya kesti. Kılıcını yere saplayıp omzunu çevirdiği gibi Worgreymon'un göğsüne vurdu. Worgreymon havalanarak uçtu kılıcı ve kendisi farklı yere dağıldı. Ezabuku koşarak ilerlemeye devam etti. Worgreymon kılıcı çağırdı kılıç ona doğru giderken Ezabuku onun kılıcına vurduğu gibi başka yöne attı. Kılıcını onun göğsüne saplamak istedi.
Worgreymon dönerek kılıç darbesinden kurtuldu. Ezabuku yere kılıç saplayıp onu yakalamaya uğraşıyordu. Ayağa kalktı, Ezabuku kılıcı yerden yukarıya doğru salladı, Worgreymon iki elini kılıcı durdurdu. Kılıç ellerinin arasında kalmıştı. Ezabuku boştaki elini yumruk yapıp terse doğru yüzüne vurdu. Worgreymon darbeyi aldığı gibi havada taklalar atarak birkaç metre uzağa düştü. Ezabuku ''Söylemiştim beni yenemezsin'' diye ''Karanlık gücünü aç'' dedi. Worgreymon kılıcını çağırdı fakat gelen kılıca Ezabuku ayağını basarak durdurdu. ''bu kadar kolay o kılıca erişemezsin senin gibi kılıç ustasının kılıcı olmadan dövüşmesi elleri olmadan yumruk atmaya çalışması gibi bir şey. Kılıcın olmadan bir hiçsin üstelik karanlık gücünde yok. Şu an sıradan bir insan gibi dövüşüyorsun. Seninle vakit kaybediyorum. Gelenlerin içinde en güçlüsü sen isen bu savaşı çoktan kaybettin.'' Dedi. Worgreymon 'Epey güçlüler var aramızda özellikte Rhidger de var. Ben seni yenmez isem Rhidger yener'' dedi. Ezabuku onun adını duyduğunda yüzü değişmişti. ''Rhidger!'' diye mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşayan Efsane III
FantasyOnlar kötülüğün ete kemiğe bürünmüş haliydi. İntikam hissi ile yanıp tutuşan kötülüğün son temsilcileri kötülüğün ancak topyekun savaşa girerek ayakta kalacağını inanıyorlardı. Geriye kaybedecekleri hiç bir şey yoktu ama iyiler öyle miydi? Hayatta k...